KUMA ๑ 5

17.2K 431 12
                                    

Instagram: betllznn

KUMA

YAZAR: BETÜL

BÖLÜM: 5

"Gelin alişverişe çıkacaktır. Yanında kardeşi ve anasıyla çıksın. Kısa sürede her şey halledilmiş ola. " Evleneceğim adamın annesi ayağa kalkıp başındaki tülbenti boynuna dolayıp anneme başıyla selam verdi. Bugün Naze ve annem birlikte alışverişe çıkacaktık. Naze'nin yüzündeki yaralar iyileşmişti. Sadece dudağında ve kaşında hafif kırmızılık vardı.

" Siz gidersiniz Keçamin, biz de evi temizleriz Nevin'le . " Nevin abla annemin en yakın arkadaşıydı. Evin yardımcısıydı. Yıllardır annemle arkadaştılar. Nevin abla ile çok iyi anlaşırdık. Tombul yanaklarıyla, gülen yüzüyle çok tatlı bir kadındı. Hiç evlenmemiş, bizi büyütürken hep annemin yanında olmuştu.

" Narin o zaman gidelim. " Naze'te döndüm elimi omuzuna koyup odaya çıkarttım. Babam Naze'yi dövmesinin üzerinden bir hafta geçmişti. Ve babam gece geç saatlerde eve gelip çok erken kahvaltı yapıp çıkıyordu. Bizimle hiç konuşmuyordu da.

Bir hafta içerisinde Evleneceğim Adam Berzan'la hiç karşılaşmamıştık. İstemeye geldiler mi ve kabul edildi mi kızı evden salmazdılar. Yavuklu olarak adlandırılırdı ailenin kabul edilen erkeği. Evlenene kadar yavuklusu derlerdi. Sevmiş, hamile kalmış, evden kaçacakmış o yüzden babası kabul etmiş gibi bir çok söylenti, dedikodu olurdu. Bu yüzden bir haftadır evden adımımı atmamıştım. Şimdi gelin alışverişine çıkıyorduk. Hem kına kıyafeti hemde gelinlik alınacaktı.

Muhtemelen bir aya evlendireceklerdi beni. Sonra eminim Naze'yi de babam yaşlı bir adama verirdi. Eminim yapardı bunu. Naze'yi hiç sevmezdi çünkü babam. Hep bana kıyafet alınırdı, o da benim eskilerimi giyerdi. Ben okudum o iş yaptı. Dövüldü, dışlandı. Ailemizde çok kız yoktu bizim yaşlarımızda. Bir kuzenimiz vardi 16 yaşında. O da zorla kendinden büyük biriyle evlendirilmişti ve üzerine kuma gelmişti. Kısır denmişti kıza çünkü. Ama kuması gelince de çocuk olmamıştı.

Eğer kuma almasaydı sadece kuzenim Perjîn'nin arkasından kısır diye konuşulurdu ama kuma gelince ve çocuğu olmayınca evlendiği adamın çocuğu olmadı diye tüm Şırnak konuşmuştu. Kendisi rezil olmuştu. Oğlum olsun diye hem rezil olmuştu hemde çocuğu olmamıştı. İbretlik gösterilebilecek şeydi ama kimse bunu düşünemiyordu. O kadar sığır kafalı insanlar vardi ki bu ince ayrıntıyı düşünemiyorlardı. Düşünseler de dile getirmiyorlardı. En çok korktuğum şey de Naze'nin kuma gitmesi veya üzerine kuma gelmesiydi. Yaşlı biriyle evlenmesi zaten en başında onun hayatının bitmesi demekti. Benim tek şansım yaşlı biriyle evlenmememdi.

" Üzerime her ne kadar ağabeyim Azad'ın bana kızacağını bilsem de sıfır kol elbise giydim. Hatta belimin bir kısmı ve bel gamzeleri görünüyordu. Nasıl olsa evlenmeyecek miydim? Dediklerine göre namusum ben evleneceği adamın üzerinde. Bu yüzden inadına daha açık giyinecektim. Hem Azad ağabimin artık bana bir şey yapamayacağını hem de evleneceğim adama inat olsun diye giyecektim.

Saçlarımı açık bırakıp ayağıma sandaletlerimi geçirdim ve aşağı indim. Arkamdan Naze'de inince dışarıya çıktık. Ama sadece kına kıyafeti alınacaktı. Ve kına için iki kıyafet alınacaktı. İlk bindallı giyilip kına olacaktı, daha sonra normal kına kıyafetiyle oynanacaktı. Bir hafta sonra da düğün olurdu muhtemelen. Normalde bir iki güne kınadan sonra düğün yapılırdı ama ben bir şekilde anneme ısrar edip kınayı haftaya düğünün de iki hafta sonra olmasını sağlamıştım. Çarşıya inip Naze'nin beğendiği bindallı dan ve kınadan sonra giymek için elbise aldıktan sonra eve dönüp temizlik yaptık. Odama çıkacakken adımı duyunca annemin odasının yanında durdum ve kapıya yaslanıp dinlemeye başladım.

" Kız öğrendiğinde kalır mı sanıyorsunuz kimseyi dinlemez çıkar gelir eve koca evinden. Şimdi söyleyeydiniz en azından ne olacak neyle karşılaşacak bileydi. " Ninemin ağır aksanlı sesini işitip dinledikten sonra kafamı kaldırıp hemen odama çıktım. Bir şey olmuştu ya da bir şey vardı. Evlenince ne görüp bilecektim bilmiyorum ama bu şey hiçte seveceğim bir şey değildi. Bundan emindim. 

...

1 Hafta Sonra

Kalkıp dolabımdan Bindallı'mı çıkartıp giyindim ve saçlarımı yapması için Naze'yi odama çağırdım. Bir haftadır düğünden kaçamamıştım,  Ninemle annemin bahsettiklerini de öğrenememiştim. Tüm hazırlıklar bitince çardağa çıkıp çay içtim. Kadınlar gece olmadan gelip kurulmuşlardı baş köşeye. Bende hava almak için çardağa çıkmıştım. Tek boş yer orasıydı zaten. Islık sesi gelince aşağıya baktım ve Berzan'ı gördüm. Hıyar olan, benim evleneceğim adam. Bana sırıtarak bakıyordu. Onun sırıtması kendimi sorgulamama neden oldu. 

Ne çabuk kabul etmiştim, benimsemiştim evliliği, Berzan'ı ? Ne kadar çabuk yenilmiştim ? Daha çok diklenip kaçabilirdim, bu kıyafetleri almaya gitmeyebilirdim. Zorlasalar bile en azından direnirdim. Bıkmalarını vazgeçmelerini sağlayabilirdim. Neden beni verdiklerini, annemle Ninemin konuşmalarının aslını öğrenebilirdim.  Ama hiçbirini yapmamıştım. Bir haftadır denileni yapıp uyguluyordum. Sanki bir robot gibi beni kılıfa sokup onların hizmetini yapmaya zorluyorlardı beni ve bende buna göz yumup eksiksiz her dediklerini yapıyordum. 

"  Ne oldu şapşal şapşal bakıyorsun etrafa? " Dikkatimi ona verip elimdeki çay bardağına baktım ve elimle gelmesini işaret ettim. 

" Bak sana bir şey söyleyeceğim ama kimseye anlatma. Çok gizli. " Kısık sesle o öne gelirken kafamı uzatmış fısıldıyordum. İlk kat olduğu için çok uzun mesafe yoktu aramızda eğilsem yere kolayca atlayabilirdim. 

" Ne oldu yoksa düğünden mi kaçmayı düşündün? " Kafamı hayır anlamda salladım. Kıkırdayıp daha çok eğildim ve içi hala dolu sıcak çayı ters çevirip hızlıca kafasına attım. İlk önce yandığı için bağırmıştı sonra bardak kafasında kırıldığı için acıdan. Kafasını eğip cam parçalarının birazının dökülmesini sağladıktan sonra küfür edip bana baktı.

" Bittin kızım sen. Geberttim seni. Evlenmeyecek misin sanki benimle. Gebermek için dizlerime kapandığın zaman görürüm seni. Bekle sen ödetirim sana bunu. " Kafasını tutup arkasındaki arabaya binince kıkırdayarak duyması için yüksek sesle bağırdım. 

"  Televizyon kadar kafan var ama düğmesi kadar aklın yok. Hala ödetirim diyorsun. Hıyar kafa! " Kıkırdayıp içeriye geçtim ve perdeyi çektim. Birazcık sinir etmekten zarar gelmezdi şu hıyarı .

Vaktim yok o yüzden medyadaki resme Kuma  yazmadım direkt attım. Daha sonra düzenleyeceğim. 

...

Bir bölümün daha sonundayız. Pazartesi kursa gideceğim. Cuma diye söz vermiştim ama maalesef kurs yüzünden bölümü yarım bıraktım. Şimdi tamamlıyorum ve atıyorum. Kurs dolayısıyla bölümler haftada bir kere gelecek. Affınıza sığınıyorum. Hayalim kursa gitmeden önce on bölüm yayımlamaktı ama maalesef olmadı. Artık bir ay böyleyiz. Bölümün kısalığını maruz görün lütfen :) Kendinize iyi bakın. Gelecek bölüm görüşmek üzere :)

KUMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin