14

2.1K 267 96
                                    

ıyı geceler. bu hafta nası bı hafta amk

jisung's pov

ellerimin arasındaki bardağa biraz daha sıkı sardım parmaklarımı. sıcacık kahve avuç içlerimi ve parmaklarımı ısıtırken bir yudum almamak için ısrarcı gibiydim.

diğer öğrenciler için oldukça klasik geçen bir öğle arasındaydık. sporla ilgilenen bazı öğrenciler geniş bahçede top oynuyor, yemek yemek için kantine inenler yanındakilerle sohbet ederken öğle yemeğinin tadını çıkarıyor, bazı derskolikler de başını kitabına gömmüş test çözüyorlardı. her şey yerinde gibiydi.

bizim takım dışında tabii. iki gündür okula gelmiyordum ve iki gündür bizimkilerin ne mesajlarına ne aramalarına bakıyordum. hâliyle bugün benden doğru dürüst bir açıklama bekliyorlardı bunun için. bu yüzden öğle arası antrenmanı ertelemiş, zaten final maçı bittiği için esnek davranıyorduk, öğle arasını kantinde geçirmeye karar vermiştik.

aslında grupta gerekli açıklamayı yaptığımı düşünüyordum. bir daha bu konuyu açmak istemiyordum ama haklılardı, açıklama yapmadan ortadan kaybolmam doğru bir şey değildi.

"jisung." ismimi duyduğumda daldığım yerden çektim bakışlarımı ve sakura'ya odaklandım. "şunu bitirsene kanka, ben bitiremeyeceğim." sakura elindeki tostu bana uzatırken gülümsedim ve onu reddettim. yemek istemiyordum, sadece tekrar ortadan kaybolmak istiyordum şu anda.

hyunjin'in bana kırıldığını tahmin edebiliyordum. o beni kızlardan iyi tanıyor, bunu neden yaptığımı biliyordu ama her seferinde bana kırılıyordu.

ben de her seferinde bir daha yapmayacağımı söyleyip gönlünü alıyordum. ama bir şekilde tekrar aynı yerde buluyordum kendimi. herkesten habersiz çekip gitmiş.

derin bir nefes alıp oyalanmak adına bakışlarımı başka yöne çevirdim. gözüm birkaç masa ötede gülerek arkadaşlarıyla konuşan bedene takıldığında bakışlarımı sabitlemiş, onu izlemeye başlamıştım.

dün minho'yla parkta uzun süren konuşmamızdan sonra bir daha hiç karşılaşmamıştık. bugün ilk kez görüyordum onu. gözlerinin içi gülüyordu, parıltılarını kaybetmemişti.

gülüşünü izlediğim sürede farkında olmadan benim de dudaklarıma yayılmıştı geniş bir gülümseme. bunu ancak onunla göz göze geldiğimde fark edebilmiştim. yakalanmanın üzerimde yarattığı utanç duygusuyla önüme döndüm ve bizimkilere odaklandım bu sefer.

masa oldukça sessizdi ve ben de diğerleri gibi hyunjin'den ses bekliyordum. o ise gözlerini masaya dikmiş, bacağını gergince sallıyordu masanın altından. derin bir nefes verip yüzüme bir gülümseme yerleştirdim, daha fazla karamsarlığa dayanabilecek gibi hissetmiyordum.

masanın üzerindeki elini tuttuğumda bakışlarını bana çevirdi hyunjin. "dün konuyu kapatırız diye düşünmüştüm ama sizden tekrardan özür dilerim. bir anda sessizce uzaklaşmamın kötü bir şey olduğunu biliyorum ama evdeki durumları az çok biliyorsunuz, sizi de üzmek istemediğim için çok bahsetmek istemiyorum. bir şeyleri ciddi ciddi anlatmayı sevmediğimi de biliyorsunuz zaten."

hyunjin dudaklarını aralayıp bir şey söyleyecekken eunchae'nin konuşmasıyla ona döndük. çoğu zaman her şeyle alay edip espriler yapan, bizi güldürmeyi başarabilen eunchae şimdi gayet ciddi bir konuşma yapacak gibiydi.

"biz senin yalnız olduğunu düşünmeni istemediğimiz için böyle davranıyoruz. hyunjin dün gergindi çünkü seni uzun süredir tanıyor ve sana yetememekten, sana bir şey olmasından ödü kopuyor." duraksayıp kıkırdadı ve devam etti. "dün elli kez tekrarladı aynı şeyi, psikoloji sınavında bunu yazacağım ağzıma edecek hoca."

darari, minsung ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin