kıtabın pl ıhtıyacını bu bolum karsıladı aq
☆
hafif bir öpücük, yüzümün tam önünde duran dolgun yanaklardan birine. bir diğer öpücük, dolgun yanaklardan diğerine. sevgilimin beyaz tenine kelebek öpücükleri bırakırken her öpücükten sonra geri çekiliyor, uzunca yüzünü inceliyor ve ona doğru uzanıp tekrar öpüyordum.
yumuşacık saçlarına yöneldim bu sefer. sabaha kadar yerinde dönüp durmaktan dolayı hem yüzü şişmiş hem de saçları hafiften dağılmıştı, aşırı tatlı duruyordu karşımda uyurken ve ben onu ısırmamak için direniyordum. dağılmış saçlarına hafif bir öpücük kondurdum. elimi kaldırıp gözüne gelen birkaç tutamı geriye doğru taradıktan sonra parmaklarımı saçlarının arasına daldırdım. parmaklarımın arasından geçip giden saçlarını okşarken karşımdaki beden hafiften kıpırdanmaya başlamıştı.
yeni yeni uyandığı için ekşittiği yüzüne karşın gülümseme yayıldı dudaklarıma. saçlarının arasındaki elimin hareketi dururken yüzüne doğru eğilip son bir öpücük kondurdum, bu seferki hedefim öne doğru büzdüğü dudaklarıydı.
gözlerini araladığında yüzüne hafif bir gülümseme yayıldı. duvarla benim aramda sıkışık bir şekilde yatmasına rağmen yerinde gerindi ve yan dönüp kolunu belime attı. "günaydın sevgilim," diyebildi sonunda yeni uyandığı için derinleşen sesiyle. başını göğsüme gömdüğünde tekrar saçlarını okşamaya başladım.
"sana da günaydın bebeğim. rahat uyuyabildin mi?" aslında gece salona geçip benim yatağımda rahatça uyumasını ona teklif etmiştim ama yanında yatmamı istediği konusunda ısrar etmişti. en sonunda bana iyice sarılmış, dudaklarıma da uzun bir öpücük kondurarak şirinlikler yapmış ve istediğini elde etmişti.
başını hafifçe sallayıp bana sokuldu iyice. "hayatımda aldığım en iyi uykuydu. öyle ki bütün gün uyuyabilirim." söylediği şey ile biraz geriye doğru kaydım. düşmemek için çok fazla mesafe koyamamıştım aramıza ama ondan hafifçe uzaklaşmam bile kafasını kaldırıp bana bakmasına sebep olmuştu.
"ben de tüm gün seninle böyle kalıp uyumak isterim ama kalkıp yemek yememiz lazım aşkım. hem çok güzel planlar yaptım bugün için." saçlarını okşayıp gözlerinin en derinine bakarak söylediklerimin sonunda başını tekrar göğsüme gömdü. üstteki bacağını bacaklarımın üzerine atarken "bir dahaki sefere yapsak," diye sormuştu son kelimenin harflerini uzatarak.
ona hayır diyemeyeceğimi biliyordu. eğer gerçekten okuldan, antrenmanlarının bütün o stresinden, benim sınav stresimden ve diğer her şeyden biraz olsun uzaklaşıp güzel bir gün geçirmek istemeseydim seve seve kabul ederdim. jisung ile sadece oturup nefes almak bile günümü güzelleştirirdi ama bugün için güzel planlar yapmıştım.
"talebiniz sevgiliniz lee minho tarafından reddedildi han jisung. eğer ben yüzümü yıkayıp gelene kadar uyanmamış olursanız sizi başka yollarla uyandırmak zorunda kalacağım." bedenimi iyice sarmış olan bedeninden zar zor kurtulup odadan çıktığımda jisung'un serzenişleri kulağıma ilişiyordu. lavaboya ulaşıp aynanın karşısına geçtiğimde gülümsemeden edemedim.
hızlıca yüzümü yıkayıp dişlerimi fırçaladım ve hiç de aceleci olmayan adımlarla tekrar odama ilerledim. tam da tahmin ettiğim gibi, güzel sevgilim battaniyemin altına saklanmış uyumaya devam ediyordu. yanına ilerleyip sıkı sıkıya sarıldığı battaniyeyi üzerinden çekip aldım. yere bıraktığım battaniye yerine kaşlarını çatıp söylenerek yastıklardan birini kolları arasına almıştı.
jisung ile ilk kez birlikte uyuduğumdan dolayı ilk defa fark ettiğim bir şey varsa o da uyurken bir şeye sarılmaya ihtiyaç duyduğuydu. bir şeye sarılmak istiyor, da diyemiyordum. içindeki sarılma dürtüsü çoktan isteme aşamasını aşmış gibiydi.