saçmalık*3

128 6 0
                                    

"Keşke burada olsaydın Ömer."

Gözünden akan bilmem kaçıncı yaşı temizlerken kalbinden geçen tek şey buydu. Adamın burada olması ve ona yalnız olmadığını, geçen gün asansörde sarıldığı gibi sıkı sıkı sarılarak hissettirmesi. Ona yine tatlı tatlı ve asla incitmek istemiyormuşçasına derin derin bakması.

Hayali için kısa bir süreliğine gözlerini kapadı. Ömer şu an yanındaydı ve hafif hafif yüzünde yine çarpık gülüşüyle saçlarını okşuyordu. Elleri kenetlenmiş bir şekilde sırtını adama yaslamış oturuyorlardı ikisi. Adam kulağına yine güzel şeyler fısıldıyordu. Özürler diliyor, yalnız olmadığının üzerine basıyor, kadını deli gibi sevdiğini bülbül gibi şakıyordu.

"Defne!"

Adının seslenmesiyle aniden hayalini sonlandırdı. Tanıdık ses kulaklarını doldurduğunda önce sertçe bir şekilde yutkundu. Hayali gerçek oluyor gibiydi ama koskocaman bi sorun vardı. Okudu mu acaba, diye geçirdi içinden. Hesap sormaya mı geldi yoksa beni yolcu etmeye mi? İçinden ikinci olmasını deli gibi istiyordu. Şükrü abi bu kadar hızlı iletmezdi çünkü.

Bi cesaretle arkasına döndü ve özlem dolu gözlerle buluşturdu kendi gözlerini. İşte o zaman koskocaman bir rahatlama geldi içine. Okumamış, dedi ve hızla adama doğru yürümeye başladı. O hızla yürüdükçe adam da yavaşça bir adım atıyordu. Defne yürüdükçe mesafe daha da artıyor gibiydi. On saniye ona adeta on dakikaymış gibi geliyordu.

Çevresinde ona bakan herkes artık ona zavallı dermişçesine bakamayacaktı. Onu da seven onu da yolcu etmek için gelen biri vardı artık.

Kollarını açmış bir şekilde bekliyordu artık Ömer. Onu bugün yalnız bırakamazdı n'olusa olsun. Kızın daha da yaklaştığını gördü ve bi iki adım attı on saniye asla geçmek bilmiyordu.

En sonunda iki adımlık mesafeyi hızla koşarak tamamladı Defne. Şu an kolları adamın boynunu sıkıca sarmış şekildeydi. Teşekkürler, dedi kulağına hafifçe fısıldayarak. "Beni yalnız bırakmadığın için teşekkürler Ömer."

Her ne kadar İngiltere için heyecanlı olsa da artık içini yavaş yavaş bi korku da sarmaya başlamıştı. Önceden Emir'in de kendisiyle olacağını düşündüğü için az biraz rahattı. Ama şimdi o yoktu ve bu yolculukta tamamen tek başına olacaktı. Bunun telaşı, Neriman'ın sözde küçük oyunu, ailesiyle arasının açılması derken üstüne üstlük regl olması iyice duygusal olmasına neden olmuştu.

Belinde olan ellerin daha da sıkılaştığını hissetti Defne. Adam resmen içine sokmak istememişçesine sarılıyordu kıza. Arada hem saçlarını okşuyor, öpücük konduruyor ve derin derin kokluyordu. Tıpkı asansörün önünde sarıldığı gibi. Hatta şu an daha derin duygular hissettiğini düşündü Defne. Adam daha farklı sarılıyor gibiydi.

"Gitme Defne"

Duyduğu cümleyle neye uğradığını şaşırdı kadın. "Gitme" derken neyden bahsediyordu tam olarak. Ayrıca daha iki hafta önce ona bu seyahat dolayısıyla çok başarılı olacağını söyleyen o değil miydi?

"Anlamadım? Gitme derken" artık vücutlarının ayrılma vaktiydi anlaşılan.

"Gitme işte Defne. İngiltere'ye gitme. İleride birlikte gideriz zaten. Hem ben sana orada öğrenmen gereken ne varsa öğretirim de. Ama sen gitme artık" dedi adam bi eli kadının ellerini sıkıca sararken diğer eli kadının yüzünü okşuyordu nazikçe.

"Daha fazla ayrı kalmayalım Defne. Zaten yeterince kaldık, yeterince özlem çektik fazlasına gerek yok. İzin ver bundan sonra hep birlikte olalım. Lütfen Defne, lütfen"

Adamın sesi adeta yalvarırmışçsına çıkıyordu. Yüzünde olan eliyle, elini kadının yüzünde gezdirdi ve alnını kızın alnına yasladı. Diğer eli tekrardan kadının beline gitmişti bile .

part'lıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin