akşam gözlü esmer*1

141 7 21
                                    

satır arası yorumlarınız🤍ben

keyifli okumalar dilerim:)

***

Korkak adımlarla kırmızı kapılı eve doğru yürüdü kadın. Karşılaşacağı adamdan oldukça çekiniyor yüzüne dâhi nasıl bakacağını asla bilmiyordu. Derin bir nefes aldı ve yanındaki duvara tutundu. Hafifçe yutkundu ve birkaç adım daha atarak kapının önünde durdu, son bi cesaretle kapıyı çaldı. Bunun geri dönüş yoktu artık.

Birkaç dakika bekledikten sonra kapının yavaşça açılışını izledi. O an orada düşmemek için yanındaki duvara tutundu tekrardan.

"Defne"

Solmuş ve dağılmış olan adama baktı kadın. Kendisi nasıl kuş kadar kaldıysa adam da o kadar zayıflamış ve çökmüştü. O eski dağ gibi olan Ömer İplikçi artık yoktu. Ve bunun sebebi de kendisiydi. Sızlayan kalbini dindirmek için hafifçe nefes aldı tekrardan.

"Merhaba Ömer, konuşabilir miyiz acaba?"

Sorduğu soruyla adamın hafifçe güldüğünü duydu kadın. O kadar çok çekiniyor ve ürküyordu ki soruyu sorarken hayranı olduğu akşam gözlü esmer adama değil yerdeki birkaç taş parçasına bakıyordu. Bu canını daha çok acıttı. Bir zaman ona hayran bakan gözlere artık bakamıyordu . Daha kötüsü bakmaya bile çekiniyordu. Zamanında aşkla bakan gözlerden çekiniyordu. Oysa o adam ona bi dönem deli gibi aşıktı.

Peki ya şimdi? Şimdi de aşık mıydı ona, yoksa hayatına giren kiralık bir aşka tamamen nefret mi doluydu?

"Ne hakkında tam olarak? Bi de yüzsüz gibi buraya mı geldin? Bitti artık tamam mı! Oyun falan yok artık."

"Ömer lütfen haksızlık ediyorsun. Son bir kez daha dinle-"

"DEFNE YETER!"

Adamın haykırışıyla olduğu yerde sıçradı. Normalde adamın ağzından aşkla çıkan kendi ismi şimdi öfke ve nefretle çıkıyordu. Gözünden akan yaşı başarısız bi şekilde silmeye çalıştı ama yaşların yeri çok rahat bi şekilde doluyordu.

"Konuşmak istemiyorum Defne. Düğün günü yeterince dinledim seni şimdi izin verirsen birkaç eşyalarımı da alıp tekrar gideceğim."

Düğün günü. Adamın cümlesinden aklında kalan tek şey buydu. Şahane bir şekilde başlayıp büyük bir hüsran ve hayal kırıklığıyla biten o düğün günü. Vicdanına yenik düşüp adama her şeyi anlattığı ve sadece bi gece süren evliliğinin temelini oluşturan o meşhur düğün günü.

Büyük itiraf sonrası şaşırtıcı olmayan bir şekilde adam onu dinlemiş ama asla anlamamıştı. Ardından kimseye nereye gittiğini söylemeden terk etmişti kadını, tekrardan. Her zaman yaptığı gibi.

Zaten ne zaman dinledi ki seni, diye düşünüyordu kadın. Gurur kumkuması adam hep öyleydi ve öyle kalacaktı. Peki niye şimdi adamın kısa bir süreliğine İstanbul'da olduğunu duyar duymaz buraya gelmişti? Kalbinin kendisiyle derdi neydi tam olarak?

"Dinlemek yerine anlamaya çalışsan peki?" dedi Defne sesini hafifçe gürleştirerek. Ardından bi cesaretle adama baktı. O aşık olduğu gece karası gözlere.

Duygu vardı o gözlerde. Ama önünde çok engel vardı o duyguların. O engeller de tamamen adamın kendisiydi zaten. 'Engel sensin Ömer.' dediği an geldi aklına kadının. O an ne kadar haklı olduğunu da anladı tekrardan.

"Defne daha fazla uzatma lütfen, gerek yok." dedi ve içeri doğru yürüdü.

Adamın itirazlarını duydukça daha da acıyordu kalbi. Adamın her sözü, her yabancı gibi ona bakışı kalbine derin bi pençe atıyor gibiydi. Hafifçe burnunu çekti ve güçsüz bir sesle tekrar konuştu.

part'lıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin