Merhabalarr, hanımlarr, iyi okumalar hanımlarrr...(Medyadaki şarkıyı dinleyerek yazdım şarkıyı açmayı unutmayın aşklarım💜)
___________Burnuma gelen enfes yemek kokularıyla uyandım. Yataktan kalkıp banyoya girdim. Hızlıca elimi yüzümü yıkadım ve dişlerimi fırçaladım. Aşağıya, mutfağa indiğimde Jimin sofrayı kurmuştu. Geldiğimi fark edip kocaman bir gülümsemeyle,
"Günaydın, uykucu. Yine iyisin sana enfes bir kahvaltı hazırladım. Otur da başlayalım." Dedi. Neşesi fazlasıyla yerindeydi. Çoktan takım elbisesini giymiş, iş için hazırlanmıştı. Sanırım bugünün onun için bir ayrıcalığı vardı.
"Sana da günaydın Jimin. Kahvaltı cidden çok güzel görünüyor. Ellerine sağlık." Dedim onun neşeli sesinin aksine yorgun sesimle.
Boğazım ağrıyordu çünkü dün gece tam dört kez kusmuştum. Tabii bundan Jimin'in haberi yoktu. Çünkü üzülmesin, beni kusarken görmesin diye elimden geldiğince sessizce kusmaya çalışıyordum. Tabii bunu yapmak çok zordu. En sonunda rahatça kusabilmek için suyu sonuna kadar açıp öğürmelerimi gizlemiştim.
Jimin hızlıca kendine bir sandalye çekip oturdu. Ellerine çubukları alınca ben de kendime bir sandalye çekip oturdum. Jimin yaptığı şeylerden benim tabağımı doldururken,
"Güzelce ye, tamam mı? Güzel yersen güzel iyileşiresin." Dedi. Ben bir ağzına kadar dolmuş tabağıma bir de Jimin'e bakarken,
"Ben bunları nasıl bitireceğim Jimin? Bu benim üç günlük yemeğim." Dedim. Jimin bana ters ters bakıp,
"O tabak bitecek Seokjin. O kadar." Dedi. Sonra gülümseyerek,
"Ekmeğine tereyağı süreyim mi?" Diye sordu. Onun bu ani duygu değişimlerinden korksam da,
"Hayır, teşekkürler." Dedim. Bu sefer ben ona ters ters bakıp merakla,
"Nereden geliyor bu mutluluk Jimin?" Diye sordum. Sanki bu soruyu sormamı bekliyormuş gibi büyük bir heyecanla,
"Kesinleşmesini beklediğim için sana söylememiştim ama ben bugün terfi alıyorum, Seokjin! Insan kaynakları müdürü oluyorum!" Dedi. Farkında olmadan ellerindeki çubukları masaya vurup neredeyse yerinde hoplayarak söylemişti. Bende heyecanlanıp,
"Gerçekten mi? Bu mükemmel! Tebrik ederim, Jimin." Dedim. Sonra sandalyemden ona uzanıp boynuna sarıldım. Sonrasında bütün kahvaltı boyunca iş yerindeki arkadaşlarını anlattı bana. Rakibi Song Kang'dan daha çok çalıştığını, onu tam anlamıyla kıskançlıktan ortadan ikiye çatlattığını, minho ve jisung'u öpüşürken gördüğünü, yeni gelen sekreterin kendisine asıldığını ve bir çok şirket dedikodusunu anlattı.
O kahvaltısını bitirdiğinde ben tabağımı yarılamamıştım bile. Jimin hızlıca çantasını alıp yanağıma bir öpücük kondurdu ve,
"Tabağını bitirmesen de olur. Kendini yemek için zorlama ve kendine dikkat et. Akşam geç kalabilirim beni beklemene gerek yok. Seni seviyorum!" Dedi hızlı hızlı. Bende başımı sallayıp,
"Tamam Jimin. Dikkatli git. Bende seni seviyorum." Dedim. O bu sırada ayakkabılarını giyiyordu. Neredeyse koşarak evden çıktığında kahvaltıda fazla oylandığı için işe geç kalmak üzere olduğunu anlamıştım.
Jimin o yetimhanede ki bir çok çocuktan çok daha fazla şanslıydı. Çünkü ne olursa olsun inat edip okumuştu. Ayrıca o neredeyse 15 yaşında zengin bir aileye evlatlık verilmişti. Her ne kadar yetimhaneden gitmiş olsa da iletişimi kesmemişti ve her hafta yanımıza gelirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Joker | Namjin
Fanfiction!!!Lütfen bu kitabı kan, istismar, şiddet gibi öğelerden etkilenmeyecek kişiler okusun. Eğer etkileniyorsaniz okumayın. Içerisinde şiddet, istismar ve kan barındırır!!! "NASIL HATIRLAMAZSIN?!" Diye bağırdı. Korkudan bedenim tir tir titrerken yanakla...