35. BÖLÜM

47.1K 1.9K 341
                                    

"Yok kızım, sen geç annenle ve görümcenle oturuver misafirlerin yanında," dedi Gülbahar Hatun.

"Yok..." dedim utana sıkıla. "Yardım edeyim ben de size..." 

"Eh iyi madem Aden abla, çayı tekrar demleyiver," diye atılan Seher hâlâ sırıtıyordu. 

"Çayı demledikten sonra bi'görün ama misafirlere bence..." diye bana eğilerek fısıldayan Zarife'ye manasızca baktığımda ekledi. "Dün geceden sonra öldüğünü düşünmüş olabilirler." 

Zarife'ye ne kadar alık alık baktıysam elime sıçrayan kaynar suyla zıpladım. 

"Aaay!" 

"Yavaş yavaş gı!" diyen Seher de Zarife de kırk yıllık sırıtma haklarını tümden kullanıyorlardı. 

"Aaay!" diye taklidimi yapan Seher'e şaşırmama kalmadan iki elinde tabakla söylene söylene bahçeye çıkıyordu. "Aman aman olmasın sabahlaaar, dar gelir karyola bana dar geliiiir aah ah Seher'e de bu dünya boş gelir. Bak bana Osman Aga bak banaa... Bir Osman agam bile yokk!" diye bağıra bağıra kapıdan çıkarken, o kalabalıkta kendisine ağzının suyu aka aka bakan birini fark etmiş olacak ki laf arasında çemkirmeyi ihmal etmedi. "SANA DEMİYEM CAMIŞ! NE DİYE BAKİYEN BU TARAFA! HOŞT!" 

Kendince bir şarkı tutturan, iki arada bir derede de misafirlerden birini paylayan Seher'e küçük dilimi yutmuş bakıyordum. Sanırım dün gece olan düğünle ve bilhassa herkese mâlum olan gerdekle, milletin fitilini mart kedisi gibi ateşlemiştik. 

"Pes vallahi..." diye mırıldandım istemeden de olsa. 

"Kız Aden..." Bana eğilmiş fısıldayan Zarife'ye baktım. "Dışarı böyle çıkmak mı istiyen gı?" 

"Ne? Nasıl çıkmak istiyorum anlamadım?" 

Otuz iki diş gülümseyen Zarife kaşlarını yaylandırmış gözleriyle gerdanımı işaret ediyordu. Gülbahar Hatun da kaçar gibi bahçeye çıkarken ben de Zarife'ye eğildim. 

"Ne var ki orada?" dediğimde bir şey göremiyordum. 

"Heheheh..." diye sesli kıkırdayan Zarife; "Kapının ötesinde ayna var, git de bi'bak istersen." 

Aceleyle kapının orada aynaya gittiğimde açıkta kalan boynumda tek tek sayılabilir olan diş izleri ve morluklara bakakaldım. Göğüslerim muşmulaya döndüren delinin, boynumu es geçmesini bekleyemezdim değil mi? Aynaya hayretle eğildiğimde, utançtan ağlamak üzereydim. Ben böyle Reyhan Teyze, Munise ve evdeki diğer kızların önüne çıkmıştım. Zarife de olmasa bana bunu kimse demez, eminim misafirlerin önüne de böyle çıkardım... Boynumda bazı yerlere emilmekten kan oturmuş bazı yerlere de hem kan oturmuş hem belirgin dişlerle örselenmişti. Sinirle gözlerimi devirirken başımdaki yaşmağı çıkarıp boynuma bağladım fakat çok geçmeden arkamdan Zarife'nin sesi geldi. 

"Kız bu sıcakta ne boyun bağı ediniyen? Herkes anlar orada bir şeyleri gizlediğini." 

"Gözükmesinden iyidir bence." 

"Ay yok dur bak..." derken elinde masaya götüreceği kahvaltılıklarla bana doğru gelen Zarife, kahvaltılıkları sehpaya bırakıp yaşmağıma uzandı. "Bak bunu böyle şal gibi dola zaten belli olmaz böyle de. Hem elalemin ortasına yaka bağır açık çıkmamış, vay ne namuslu gelinimiş derler." 

Hayretle Zarife'ye baktığımda; "Bu köydeki herkes namusun denen kısmına ne meraklıymış da benim haberim yokmuş," diye söylendim. 

Zarife kıkırdadı ve şal yaptığı başörtüsüyle üzerimi iyice örttükten sonra tabaklara uzanıp bana göz kırptı. 

ADEN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin