24.BÖLÜM

38K 1.7K 261
                                    

Salonun camı patlamış, dört bir yana dağılmıştı. Tepsideki parmaklarımı kasmıştım, lakin şokla öylece kımıldamadan ayakta duruyordum. Bir taşın daha atıldığı vakit kafama gelmesi an meselesiydi.

"ULAAN! ALLAHSIZLAAR!" diye yakardı dışarıdaki ses.

Bir yandan bağırıyor bir yandan ağlıyordu.

"BEBEM ÖLDÜ LAN BENİM! SİZ NEEDİYENİZ ONUN ÖLÜSÜNÜN ÜZERİNEEE?! O SOĞUK MEZARLARDA YATIP DURUR! SİZ DAVUL ZURNA MI ÇALACAAAĞNIZ O MEZARDA DURUR İKEN?!"

Hüseyin Amca'nın beti benzi atmış, Munise'nin buraya nasıl gelebildiğine şaşırmış gibiydi. Sorgular gibi Reyhan Teyze'ye baktı.

Herkes daha toparlanamadan ve kimseler daha konuşmaya vakit bulamadan Munise kapıya dayandı.

Demir kapı yumruklanmaya başladığında, Munise'ye yapma etme diyen Bülent'in yalvarmaları da beraberinde duyulmaya başlamıştı.

Annemle babam korku içinde birbirlerine baktılar.

Kapıyı açıp açmamak konusundaki tereddütleri barizdi lakin Munise'nin anne babası bizzat buradayken ona kapıyı açmamak pek isabetli bir tavır olmazdı.

Başa gelen çekilirdi, nitekim Munise'nin eninde sonunda bu patlamayı gerçekleştireceği barizdi.

Kapı gümbür gümbür yumruklanırken, Mustafa'nın olduğu yerde başını öne eğip kasıldığını fark ettim.
Ben de put gibi ayakta bekliyordum, annem korkuyla kapıya giderken bakışlarını benden alamıyor en çok Munise'nin bana bir şey etmesinden çekiniyordu.

Kapı açıldığı vakit saçı başı yolmaktan dağılmış Munise, kolunda onu zaptetmeye çalışan Bülent'le birlikte içeri döküldüler.

Bülent kapının açılmasına şaşırmış hatta üzülmüş ve korkulu gözlerle Hüseyin Amca'ya bakıyordu.

Hüseyin Amca da ona sinirinden kıpkırmızı olmuş bir vaziyette bakıyordu.

"Niye saldın la bunu, buraya?!"

"İlacını içmedi bubaa! Uyuya sanıyedim ama kaçmış valla evden, siğirttim de yolda zor yakalayiverdim valla!" diyen Bülent soluk soluğa ve suçlulukla durumu izah ediyordu.

Munise'nin derdi bu değildi ki babasına isyan etti.

"GÖZÜNÜ TOPRAK DOYURSUN BABAAA!"

Munise öne eğilmiş Hüseyin Amca'ya feryat ediyordu.

"BENİM GÖZÜMÜN GÖRMEYE DAYANMAYACEĞİ KIZI EVİMİZE SOKİYEEEN! GÖZÜNÜ TOPRAK DOYURSUN!"

Munise'nin hıçkırıkları, zayıflamış hatta git gide çökmüş bedenini de sallıyordu. Eskisine oranla yuvarlak yüzü süzülmüş, zayıflıktan köprücük kemikleri belirginleşmişti.
Gözaltları ise torba torba ve mosmordu.

En son Asım'ın öldüğü gün görmüştüm onu ve o günden beridir o da yaşayan bir ölüye dönmüştü. Hüseyin Amca sinirle homurdanıp iki höt höt sesi çıkardıktan sonra Bülent'e elini savurdu.

"De al git bunu Bülent! Kattı karıştıdı gene ortalığı! Tut kolundan götür bunu eve!"

Bülent tam ağlayan Munise'yi kolundan tutup götürüyordu ki solumda kalan Mustafa oturduğu yerden gürledi.

"HÖST LAN! ABLAM İSTER KALIR İSTER GİDER! ÇEK ELİNİ ONDAN!"

Mustafa'nın gürlemesiyle Bülent gerilerken, Munise, kardeşinin varlığını ancak hatırlamış gibi yaşlı gözlerini Mustafa'ya döndürdü.
Hüzünle ve bir yarası sızlar gibi baktı.

ADEN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin