Asil, normal koşullarda gün içinde gereğinden fazla yüzle muhatap olduğundan kendisine ayırdığı kısıtlı zamanlarda yalnız olmaya özen gösterirdi. Ama bu defa kendi isteği ile kardeşinin okuluna oldukça yakın bir kafeteryaya gidiyordu. Bunun sadece tek bir nedeni vardı; o da halasının biricik kızını daha yakından tanımak ve aileye çabucak alışmasını sağlamaktı.
Hala onu babasına nasıl anlatacağını bilemiyor olsa ki ona kalsa karşısına geçer doğrudan anlatırdı ama buna ne babaannesi müsaade ediyordu ne de İnci'nin durumu imkân tanıyordu. Kızın zaten zor bir aile hayatı olduğunu biliyordu. Eğer babası da aynı tavrı sergilerse daha fazla üzüleceğinden endişe ediyordu. Bu nedenle her şeyi ağırdan almaya özen gösterse de kuzenine yakınlaşmak için hiçbir fırsatı kaçırmamak için çabalıyordu.
Aracını kafeteryanın otoparkına çekti. İnmeden önce ceketini çıkardı ve yolcu koltuğuna düzgünce bıraktı. Ardından kravatını çıkarıp onu da ceketinin üzerine yerleştirdi. Gömleğinin ilk iki düğmesini açıp kabanını üzerine geçirdi. Özenle taranmış saçlarını eliyle karıştırdı. Amacı gençlerin arasında patron gibi görünmemekti. Bu şekilde görünerek onlara tepeden baktığını düşünmelerini istememişti.
Ancak onun hesaba katmadığı bir detay vardı. Evet, şimdi bir patron gibi görünmüyordu ama dergi çekimlerinden fırlamış bir manken edasıyla kafeteryaya girdiğinde tüm gözlerin ona doğru çevrildiğini istemsiz fark etmişti.
Kardeşi ve kuzeni ilerideki masada Güven denen çocuğun yanında bulmuştu. Onun yanlarında olmamasını tercih ederdi ama Ada'nın yapışık ikizi gibi olduğundan ondan ayrı kalmasını düşünmesi saçma olurdu.
İnci onlara çekimser olarak da olsa katılmaya başladığını fark etmişti. Fark ettiği bir detay daha vardı. Güven'ın İnci'ye olan bakışları... Gereksiz bir ilgi fark etmişti orada. Bundan neden bu kadar rahatsız olduğunu anlamasa da yanlarına doğru yürümeye başladı.
Onu ilk fark eden kapıya dönük oturduğu için İnci olmuştu. Tanıdık bir yüz gördüğünde rahatlayarak gülümsemeye başladığında Asil'de ona aynı şekilde karşılık vermişti. Sonra Ada ve Güven' da Asil'i gördü. Güven hemen ayağa kalktı. Ada'nın çok yakın arkadaşı olduğundan evlerine bile rahatça girip çıkan biri olmasına rağmen Asil ile uzun uzadıya sohbet etme şanına erişememişti. Onu karşısında görünce o nedenle şaşırıyordu. Yine de elini uzatarak karşıladı onu. "Hoş geldin." Dedi nazikçe.
Asil kendisine uzatılan eli sıktı. "Hoş bulduk." Kardeşine sarıldı. "Ne haber?"
"İyi dedi Ada. İnci'ye bakarak "Öğle yemeği için oldukça uzak bir tercih" diye takıldı ona.
"Sizi merak ettim." İnci onu nasıl karşılaması gerektiğini bilemedi. Ada gibi sarılsa fazla samimi olurdu, Güven gibi el sıkışsa fazla resmi. O nedenle oturduğu yerde kalmayı tercih etti. Asil de onun tereddüdünün farkındaydı ve aynı duygulara sahipti. O da nasıl selamlaşması gerektiğini bilememişti. O nedenle iki kızın arasındaki sandalyeye oturdu. "Sen nasılsın İnci?"
"İyiyim, Ada ile olup da aksini söylemek haksızlık olur." Kuzenine bakarken gözlerinin içi gülüyordu.
"Güzel," Garsonu yanlarına çağırdı. "Hızlı bir şeyler hazırlar mısınız? Hem acelem var hem de çok açım."
"Hemen efendim."
"Siz bir şeyler ister misiniz?" hiç biri bir şey istememdi. Garson başka sipariş olmadığını anlayınca uzaklaştı.
Ada "Madem bu kadar acelen vardı yakın bir yerlerde yeseydin. Kendine ekstra iş çıkarıyorsun." Derken onu eleştiriyor gibi görünse de bu durumdan hoşnuttu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZOR AŞK -2 Aşktan öte
RomantikBir kaza sonucu anne babasını kaybeden genç bir kızın kendine aile kurma çabasının en acı verici hikayesi... Kimsesiz kalan ve bunu hayatının gerçeği olarak kabul eden İnci, ona sevgi bağının ne demek olduğunu öğretecek Asil. Aile içinde ailesiz k...