İnci kapıdan girerken oldukça heyecanlıydı. Ancak yanında duran adam onu rahatlatmak için tetikte bekliyordu. Daha eşikten adımını atar atmaz bundan sonra birçok şeyin değişeceğinin hissini yüreğinde hissetmişti İnci.
Evin içini inceleyen kız oldukça şık döşenmiş ferah bir evin içine girmişti. Hol, doğrudan oturma odasına bağlanıyordu. İçerisi İskandinav tarzı ahşap ve beyaz tonlarda döşenmişti. Bu da eve oldukça sıcak bir hava katmıştı.
O sırada Ada, nereden çıktığını kimse anlayamamıştı koşarak kızın yanına geldi. Üzerinde pijamaları vardı. "Hoş geldin." Dedi sarılırken. Heyecanı elle tutulur düzeydeydi. Öyle ki kıza sarılırken bile yerinde duramıyordu. "Burada olman o kadar güzel ki? Sonunda evde başka bir genç kız daha olacak. Seninle öyle çok eğleneceğiz ki?"
"Ada, kızı niye sıkboğaz ediyorsun? Önce bir nefes alsın?"
"Alsın tabi." Biraz geri çekiliyordu. "Nasıl olsa artık bizimle yaşayacak."
Evde istendiğini bilmek onu daha da rahatlatıyordu. Sonunda onu isteyen aile üyelerinin arasında yaşayacaktı. Huzurla uyku çekebilecek ve birlikte yemek yiyebileceği bir ailesi olacaktı.
Ne kadar gergin olsa da mutluluğu yüzüne de yansıyordu. Yüzünde beliren tebessüm iki kardeşin de dikkatini çekmişti. Birbirlerine bakarken bunu karşılıklı olarak mutluluk verici olarak buluyorlardı. "Babaannem ne durumda?"
"İnci'nin geleceğini öğrendiğinden beri çok sabırsızdı. İlaçlarını içmek için odasına gitti birazdan gelir."
"Annem?"
"Buralardaydı." Ada da etrafına bakınıyordu. Az önce kanepede oturuyordu ne ara kaybolmuştu bu kadın? "Neyse gel oturalım. Birazdan gelirler nasıl olsa."
İnci kanepeye oturmuştu ki, arka taraftan gelen ahşap zeminin üzerinde gezen tekerlek sesleri ile Asil hemen ayağa kalkmıştı. İnci onun baktığı yeri görebilmek için omzunun üzerinden arkaya bakmıştı. Tekerlekli sandalyesinde yaşlı bir kadındı gelen. Onu tanıtmasalar da İnci kim olduğunu biliyordu.
Yaşlı kadının gözleri kendi gözlerini bulduğunda yüzündeki ifade ağlamaya dönmüştü. "Yavrum" dediğinde titreyen sesi tüm salonda yankılanmıştı.
İnci babaannesinden sonra ona böylesine sevgiyle seslenen biri olduğunu bilmek içine dokunmuştu. Bunu hayal etmesine imkân yoktu. Kendi dünyasında, etrafındakilerin tavırlarına o kadar alışmıştı ki, hayatının bu yöne döneceğini düşünemezdi.
Daha rahat görebilmek için ayağa kalkmıştı. Kadın hızlanarak yanlarına gelirken Asil, "Babaannem" diye tanıttı. Buna ihtiyacı olmadığını söylemedi.
Tam yanlarında duran yaşlı kadın ellerini uzattığında İnci istemsiz uzanan ellere doğru eğildi. Kadının zayıf ve buruşmuş elleri yüzünde gezinirken oldukça şaşkındı. Kadın ağlıyordu ve konuşamıyordu.
Gerçek olduğuna emin olmak ister gibi kızın her yerine dokunuyordu. Asil onun sakinleşemediğini anlayınca hemen yanında diz çöktü. "Babaanne sakinleş lütfen, bak kalbin var. Sana bir şey olacak diye korkuyorum."
Ancak kadın onu duymuyordu. "Aylin'e nasıl da benziyorsun" dedi. Kızı kendine doğru çekip yanaklarından öpmeye başladı. "Kızım gibi kokuyorsun. Yavrumun kokusu sinmiş üzerine."
İnci hiç direnmiyordu. Yaşlı kadının sakinleşmesini bekliyordu. Ancak kadın sakinleşmeye niyeti yoktu. Her geçen Dakika daha fazla ağlıyordu. "Ama böyle yaparsanız bir şey olacak size."
Asil, İnci'yi yaşlı kadından uzaklaştırdı. "Babaanne sakinleşemeyeceksen İnci yukarı odasına çıkacak."
"Hayır," dedi yaşlı kadın. "Asil gitmesin yavrum. Tamam ağlamayacağım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZOR AŞK -2 Aşktan öte
Roman d'amourBir kaza sonucu anne babasını kaybeden genç bir kızın kendine aile kurma çabasının en acı verici hikayesi... Kimsesiz kalan ve bunu hayatının gerçeği olarak kabul eden İnci, ona sevgi bağının ne demek olduğunu öğretecek Asil. Aile içinde ailesiz k...