Balık zaten pek sevdiği bir yemek değildi ama şu an tam bir işkenceye dönüşmüştü. Bu iki kardeşin kendisiyle ne konuşacağını çok merak ediyordu ve bu sessizlik her saniye de daha fazla gerilmesine neden oluyordu.
Asil onun tabağıyla sadece oynadığını anladığında artık konuşması gerektiğini anlamıştı. Pratikte bu konuşma oldukça kolay görünüyordu ama şimdi gözlerinin içine bakarken o kadar da basit olmadığını anlamıştı.
Çatalını masanın üzerine bıraktı. Onun bu hareketi İnci'nin dikkatini çekmişti. Doğrudan ona bakıyordu artık. "Biliyorum bir sürü soru var aklında. Aslında şu ana kadar böyle bir konuşmayı yapmanın sorun olmayacağını düşünürken artık zorlanıyorum. O nedenle nereden başlamam gerektiğini bilmiyorum."
"Neden burada olduğumuzla başlayabilirsin. Daha önce Ada ile okulda birkaç çift kelimemiz olmuştu ama sizinle ilk defa konuşuyorum. Açıkçası ne gibi bir konuşma olacağını gerçekten merak ediyorum."
"Haklısın, anlattığımda anlayacaksın." İnci devam etmesi için bekliyordu. "Annen hakkında konuşmak için buradayız aslında."
İnci artık pür dikkat kesilmişti. Annesi ile ne gibi bir konuya hâkimlerdi ki?" Annemi tanıyor musunuz ki?" Aslında kendisi bile yeterince tanımıyordu. Onunla yeterince zaman geçirememişti.
Ada ve Asil bir birine baktı. "Annenin ailesi hakkında bir bilgin var mı?" diye sordu Ada.
İnci kısa bir süre düşündü. Annesinin bu konular hakkında konuşmuş olsa ile hatırlamayacak kadar küçüktü. O nedenle başını sağa sola salladı. "Kaybettiğimde çok küçüktüm."
Masanın üzerinden uzanıp kuzeninin elini tuttu Ada."Gerçekten çok üzgünüm. Keşke onu bir kez olsun görme imkanım olsaydı."
"Nasıl yani? Annemi neden görmek isteyesin ki?"
"İnci, aslında biz senin annenin akrabasıyız. Daha doğrusu senin kuzenleriniz." Kıza duyduklarını sindirmek için zaman tanıdı Asil. İnci konuşamayacak kadar şaşkındı. "Bir halamız olduğunu biz de yeni öğrendik sayılır. Hemen halamı aramaya koyuldum ama artık hayatta olmadıklarını öğrendim. Sonra bir kızları olduğu söylendi bana. İşte o kız sensin."
İnci ne diyeceğini bilememişti. Aniden piyangodan çıkar gibi yeni akrabaları olmuştu. Akraba kelimesinden çok hoşlanmazdı. Elde olanlardan çok fazla sevgi göremediğinden fazlasının sadece yük olduğunu düşünürdü hep. Öyle ya amcasının bile sevemediği bir kızdı o. Oysa amcanın baba yarısı olduğu söylenirdi. Kendi amcası yüzüne bile bakmıyordu. Elinde olsa göremeyeceği kadar uzak bir köşeye yollardı onu. Babaannesi buna müsaade etse tabi.
"Şimdi siz bana kuzen olduğumuzu söylüyorsunuz öyle mi?"
Ada sıcacık bir gülümseme ile karşılık verdi. "Öyle, keşke daha önce birbirimizden haberdar olarak büyüseydik. Her şey çok farklı olabilirdi. Çok iyi..."
"Buna nasıl emin oldunuz? Eliniz de bir belge falan var mı? Öyle bir anda biz akrabayız deyince aaa öyle mi hadi kaynaşalım falan dememi beklemediniz umarım."
Asil bu karşılığı bekliyordu. O nedenle telefonundan halasına dair bilgileri bulup kızın önüne bıraktı. İnci annesinin adını gördüğünde boğazında bir yumru hissetti. Sonra babasıyla düğün fotoğraflarını gördü. Onlardı işte. Gözünden bir damla yaş süzüldü. Telefonu Asil'in önüne uzattı.
"Seni üzmek istememiştik." Dedi Ada ağlaması karşısında üzülerek.
İnci gözlerini sildi. "Üzüntüden değil sadece şaşkınım. Yeni akrabalarımın çıkması karşısında ne düşüneceğimi bilemiyorum. Elimde olanlardan pek bir şey görmedim de."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZOR AŞK -2 Aşktan öte
RomanceBir kaza sonucu anne babasını kaybeden genç bir kızın kendine aile kurma çabasının en acı verici hikayesi... Kimsesiz kalan ve bunu hayatının gerçeği olarak kabul eden İnci, ona sevgi bağının ne demek olduğunu öğretecek Asil. Aile içinde ailesiz k...