2▪︎ Sığınamadım

525 33 8
                                    

▪︎☕️▪︎

Hayal ve gerçeği ayırt etmek çok zor oluyor bazen. Hem hayal olmasını istiyorsunuz hem de gerçek. Gözler açıkken bile rüya görmek istiyor insan..

Peki çiçek hayali mi gerçeği mi seçiyor derseniz; ikisi de değildi.
Neslihan ne yaşadığını bilmiyordu ve bilmek istemiyordu acı içinde.
Boynunun şah damarından gelip kalbine uzanan bir yeisti bu, direkt kalbine bağalandığı için gün geçtikçe artıyordu izi.

Neslihan: Serhan, iyiyim diyorum. Duymuyor musun beni?

Elindeki telefonu sıkmaktan parmakları ağrımıştı ama ses tonunu değiştirmeye uğraştığından dolayı sıkmaya mecburdu parmaklarını. Sesi acı içindeydi fakat yine de güçlü durmaya çalışıyordu. Eğer güçsüz olduğunu görürse yine gözünden hiç dinmeyecek yaşlar akıtırdı bu adam, biliyordu hiçbir zaman anlamadan atardı onun kalbini bir kenara.

Serhan: Nasıl duymayayım, herkes senin rehin alınmanı hattâ kurtarıcını konuşuyor. Üstelik konferansta berbat olmuş.

Neslihan: Konferans. Tek derdin o değil mi?

Serhan: Neslihan gerçekten seninle kavga edecek vaktim yok. Yurt dışındayım ve hastanemiz için uğraşıyorum. Lütfen sen de bir an önce konferansı yap.

Gözlerini kapattı, parmakları daha da sıkı tuttu telefonu. Hayatta hiç kimse ona ne olduğunu sormamıştı demiştik, bunun en başında da hayat arkadaşı vardı işte. Hep belkemişti ona sığınmayı ve onunla iyileşmeyi ama unutmuştu; İyileşmek Güven isterdi her zaman, güvenmediğinle iyileşemezdin.

Neslihan: Tabi, merak etmeyin Serhan bey. Hastaneniz de paranız da tehlikeye girmez.

Telefonu kapattı ve gerçekten titreyerek sanki üşürcesine bir nefes verdi. Buz kesmişti bu ağır cümleler ve umursamaz tavır karşısında.
Doğruldu yataktan güç almak ister şekilde ve kolunda ki seruma kaydı gözleri; her ne kadar doktor olsa dahi umursamadan bir hışımda çekip çıkardı o serumu.

Kolundan çok kan akmadı belki ama boynunu sert şekilde çevirip telefonu çok uzun süre tuttuğu için boynunda ki yara hafif açılmış ve tekrar kanamaya başlamıştı.
Ama önemli değil dedi, parmaklarını hafifçe değdirdi ve akan kana bakmakla yetindi sadece.
Konferans önemliydi şuan o değil. O kimse için önemli değildi.

Güven: Kanıyorsun yine.

Sesle irkilip ellerinde olan bakışları, hasta yatağının tam önünde durmuş ve gözlerinde hem endişe hem rahat hisler barındıran adamı teğet geçmişti.

Rüya sanmıştı onu ilk gördüğünde ama şimdi karşısındaydı. Hayal değil miydi yani? Gelmiş miydi?

Neslihan: Sen hayal değilsin.

Şekersiz Kahve Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin