12▪︎ Ardında Kalan

220 11 23
                                    

🎼Majeste- Aşk Dediğin

Hadi Bayım!
Birimiz yağmuru dansa kaldırsın
Birimiz çocuk olsun yeniden

Cahit Zarifoğlu

▪︎☕️▪︎

Eğer yağmurlu havaları hiç sevmiyorsanız yanınızda her zaman bir şemsiye olur. Gri renk gelip bulutlara ağlamayı öğretirse kafamın üzerine bir kalkan misali yerleştirir kendimi gizlerim, ne de olsa bulutlar insan gözyaşları kadar tuzlu, hüzünlü bir yüreğe sahip olmaz. Diye düşünerek taşırsınız.

Neslihan da hep yanında bir şemsiye taşırdı, ıslanmayı hiç sevmediğinden ama bugün unutmuştu şemsiyesini
o yüzden rengi pembe değil
siyaha kaçıyordu.

Bir elinde simsiyah kalkanını tutarken diğer elinde parmaklarının ucunda tuttuğu sigarasına baktı. Onu da kalkanın altında tutuyordu ki bu fırtınada hemen sönmesin. Dumanın havaya karışıp öylece kendini tüketmesini izledi. Şarkıların yanında duran solmuş çiçek tekar açsın diye bir prenses gibi yeminler ederken, o çiçek solsun diye duranlar olmuş meğer hep yürüdüğü yolların başında. Oysa eskiden yolun başında hep Güven olurdu, bisikletinin üzerinde; sepetinde çiçekler tutardı gülümseyerek. Başını her belaya soktuğunda ona gelen, ona güvenen o olurdu. Zaten şimdi de yolun sonunda oluşu onun olamayışından değil miydi?

Sigarasının dumanını izlemeyi bırakıp dudaklarına değdirdi ve içine çekti. Acaba hiç bırakmasa mıydı nefesini dışarı, yine bir fırtına da boğsa mıydı kendini? Hazel'in dediğini yapıp, tuzda değil bulutta mı boğulsaydı? Vermeyecekti nefesini bir rüzgar çıkıp şemsiyesini uçurmaya yeltenmeseydi.

Yukarı doğru çekilen siyah kumaşı ve içindeki telleri izledi. Meğer yanında ne katil eller duruyordu. Bir çiçeği olduğu yerden koparmak için yapraklarına dokunan eller; sona geldiğinde de koparan.. Bu ellere kana bulandı denilebilir miydi? Bir hatırayı yakmak suç sayılır mıydı insanlığın nezlinde ?

Rüzgar biraz daha sert esip şimşekler çaksaydı elindeki kalkan da sökülüp giderdi ve ah bu sorular! Hiç bitemezdi çiçeğin yapraklarında, hiç vermezdik cevaplarını.

Birkaç saat önce ☕️

Neslihan: Nasıl, nasıl yapabildi bana bunu? Niye yaptı?

Hazel: Ben de o olduğunu bilmiyordum, öylesine bir hırsız sandım. Bu ana kadar hiç aklıma gelmemişti.

Elini kesilen nefesinin üzerine koydu. Çok uzun zaman geçmemişti boğazına bıçak dayanalı. Ölüme yaklaşalı çok olmuyordu o yüzden yadırgamadı ama o ölüm mü daha çok nefes kesecekti yoksa bu yalan mı daha çok kesiyordu nefesi? Ayıramadı ikisini birbirinden.

Riya öyle bir kesiyordu ki insanın canını aynı kağıtlar gibi, bıçak kağıt kesiğinin yanında hiç kalıyordu. Hemen ölmezdiniz kağıt sizin canınızı kestiği zaman ama bıçak,
o hemen öldürürdü.

Neslihan: Tarif ettiğin ile örtüşüyor. O. Bisikletimi o yakmış.

Şekersiz Kahve Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin