23

343 9 2
                                    

"finalde 2 sorunuz var. onlarda klasik olacak. ikisi de sayısal, hesap makinelerinizi unutmayın. haftaya görüşmek üzere!" hocamız sınıftan çıktıktan sonra yanımda oturan betül'e baktım.

"başlayacağım sınavına artık! ben tatil yapmak istiyorum, gezmek tozmak istiyorum!" sitemine gülümsedim. "ehliyetini bi al da, söz benzin masrafın benden." heyecanla bana baktı. "hafta sonu direksiyon sınavım var. ablan geçecek tabii ki." gözlerimi büyütüp, kaşlarımı kaldırdım. "e bu harika haber! kiminle gideceksin, geleyim mi?"

yanakları kızarınca güldüm. "doğan mı geliyor?!" yüksek sesle sorduğum soru ardından omzuma vurdu. "sussana kızım!" gülmeye devam ederken ona döndüm. "siz olmuşsunuz baya, çok iyi." saçlarını yana attı. "sınav çıkışı alışverişe gideceğiz eksikleri varmış, benim tarzıma güveniyormuş!" ağzım açık ona baktım ve omzumla omzuna vurdum. "ay ay! benim betüşüm insanlarla sohbet edebiliyor, bir şeyler yapabiliyormuş! benim betüşüm büyümüş!" çatık kaşlarla baktığında gülmeye devam ettim.

"evet ahu hanım. siz n'aptınız?" gülümsemem yüzümde donduğunda alt dudağımı dişledim.

betül, benim esat için yaptıklarımın hiçbirini bilmiyordu. bilseydi; bir erkek için hatta esat için bunları yaptığım için beni tımarhaneye kapattırır, en sevdiğim far paletlerimi parçalar ve çeşitli işkenceler yapardı.

gerçekten yapardı.

"fotoğraf montajmış." gözlerini devirdi. "bu yalana inandın mı?" gülümsedim. "ben montajladım." gülümsüyordu fakat şoka girmişti. "nasıl yani?" omuz silkeledim. "öncesinde kavga etmiştik. uyuyorum dedi, telefonumdaki uygulamadan dışarı çıktığını gördüm bende gittim. baya sarhoş oldu bu aptal. masal yanına geldi, kollarını omzuna doladı. hemen resim çektim. ama esat itmişti bile onu. sonra eve döndü. bende fotoğrafı kendi fotoğrafımızla şopladım."

betül'e döndüğümde korkuyla bana bakıyordu.

"kanka nasıl iblissel bir zekaya sahipsin? deccal sen misin yoksa gözlerinde hafif büyük... kanka yani..." kollarımı göğsümde birleştirdim. "kanka yalan söyledi? cezasız mı kalsaydı?"

"kanka ben arkandayım o da yalan söylemeseymiş, gitmeseymiş oraya! o saatte ne işi varmış, aranıyodur kesin! erkek dediğin çakar kıçını evde oturur!"

bir anda beni desteklemesiyle gülümsedim ve ona sarıldım. "bu hayatta herkes hak ettiğini bulur." dişlerini gösterip sırıttı ve göz kırptı. "bi' kahvemiz var abla?" işaret parmağımla onu gösterdim. "abla sus biliyorsun!" kıkırdayarak eşyalarımızı topladık ve sınıftan dışarı çıktık.

o gece... çok tuhaf bir geceydi. çok sarhoş olmuştum ama birçok şeyi hatırlıyordum. özellikle esat'ın son konuşmasını.

pars'ı gördün mü hiç?

göremezsin.

bu konu hakkında hiçbir şey konuşamamıştık çünkü esat'ın telefonu çalmıştı. üvey annesi rahatsızlandığı için apar topar evden çıkmıştı.

o gecenin üzerinden oldukça zaman geçmişti ve esat'la hiçbir şekilde konuşamamıştık. ona mesaj bile atmamıştım. betül bir şeyler anlatırken hem onu dinliyor hem etrafa bakınıyordum. doğan ve selim'i görünce dikkatimi oraya vermiştim. tolga yanlarında değildi. esat'da öyle. omuzlarımın düşmesine engel olamayarak betül'le yürümeye devam ettik.

kafeye geçtik ve siparişlerimizi verdik. siparişlerimiz geldiğinde betül'e üstün körü geceyi anlattım. iyice düşünmem gerektiğini tembihledikten sonra konuyu kapatmıştık. doğan'la ilgili düşüncelerini ve bazı kaygılarını anlattı. doğan'ı esat sayesinde ona oranla daha fazla tanıdığım için kaygılarını gidermekte yardımcı oldum.

n'aptığını bilmesem de | textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin