sarı alana geldiğimde alt dudağımı dişledim ve odaya göz attım. pars'ın boyalı saçlarını görünce oraya doğru ilerledim. ezgi, kolu serumlu, gözleri kıpkırmızı bir şekilde yatakta halsizce yatıyordu. bu tabloyu çok iyi hatırlıyordum. kendimden.
ikisi de beni görünce gülümsemeye çalıştım. ezgi heyecanla yerinde doğrulmaya çalışırken pars'la müdahale ettik. "yavaş ol, kolunda serum var." sessizce onu uyardıktan sonra yatağını dikledik. bir süre birbirimize baktık.
"bence biraz şov yapıyorsun."
bu sözüme üçümüzde gülmüştük. bende aynı konumdayken beni güldürmek için bu cümleyi kurmuştu. yüzündeki mutsuzluğa rağmen gülümsedi. "ahu ben çok kötüyüm... sana karşı, murat'a karşı çok kötü hissediyorum! ben kötü biri miyim?" hıçkırdı ve ağlamaya başladı.
soğuk elini tuttum. "sırası değil. daha iyi misin?" başını olumsuz olarak iki yana salladı. "ayrıldık. kendimi çok kötü hissediyorum." göz ucuyla pars'a baktım. ezgi'nin omzunu sıvazlıyordu.
"olay ne?" sorumla yutkundu. gözleri dolmuştu ama kendini toparladı. pars kenara çekildi. "sizi yalnız bırakayım." kısa süre içinde gözden kaybolduktan sonra ezgi'ye döndüm.
"murat'a takıntılı bir kız vardı hatırlıyor musun? havin." başımı salladım. havin, liseden beri murat'a saplantılı olan bir kızdı. murat onu araba çarpmasından kurtarmış, daha sonra kız buna anlam yüklemiş ve o günden bugüne murat'ı saplantı yapmıştı.
"ahu, bu kız bir daha musallat oldu. ben çok sinirlendim ve kavga ettik. ona sürekli polise şikayet etmesini söyledim çünkü kız eve girip murat'ın eşyalarını çalmaya başladı." gözlerimi belerttim. "oha şaka mı?"
başını iki yana salladı. "kanka bana mesaj falan yazmaya başladı anasını satayım. murat geldi bunu bana savundu." gözlerim bir kez daha şokla açıldı. "keşke ona şans verseydim dedi." şokla elimi ağzıma götürdüm. "biz geçen ay bir kulübe katılmıştık. murat yüzünden kaybettik. ya ahu aşırı basit bir şey ya, matematik sorusuydu tamam mı? bende 'torpille mi girdin üniversiteye bunu çözemeyen maldır' demiştim. buna çok içerlenmiş." gözlerimi kapttım ve gülmemek için dudaklarımı bastırdım.
"işte neymiş efendim, havin bu durumda ona destek olurmuş falan. siktir git dedim direkt. üç senelik ilişkiyi tanımadığı kız için bitirdi. bak varya delirdim şu an." üzüntüsü gitmiş yerine öfkesi gelmişti.
"yok abi, iyiyim ben! hemşire hanım kendimi iyi hissediyorum, serumu çıkarabilir miyiz?" dudaklarımı aralayıp ona baktım. "kızım delirme!" omuz silkeledi. gülerek başımı iki yana salladım.
yarım saat içinde ezgi hastaneden çıkış işlemlerini gerçekleştirmişti. pars arabasıyla beni evime bıraktı. inerken teşekkür etmeyi unutmamıştım. gülümsedi ve ezgi'yi bırakmak üzere ayrıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
n'aptığını bilmesem de | texting
Conto•tamamlandı• esat: seni çok özledim ahu: kaç zaman oldu lan ahu: bu kaçıncı ahu: kaç defa konuşmadık mı - 5 ekim 2023 - 16 mayıs 2024