7

512 58 40
                                    

Yoongi bugün güzel kıyafetlerinden giymişti. Mavi takımı, fuları, gömleği ve kulağının arkasına sıkıştırdığı saçlarıyla oldukça güzeldi. Bu durum evrene bir mesaj göndermiş olmalıydı ki işten çıkmak üzereyken koşar adım kendisine gelen müdürü ile işler değişmiş fazladan mesai yapmak zorunda kalacaktı.

"Vaktinde gelemeyeceğim ama takım elbiseni ve eşyalarını ütülemiştim hazırlar. Akşam yemeğinde bol şans tamam mı?"

"En azından beni uğurlamalıydın!"

Yoongi, Taehyung ile konuşurken bir yandan da AVM'nin otoparkına inmeye ve diğerleriyle verilecek davete gitmeye çalışıyordu. Çalışanlardan birinin eşi hastanedeydi bu yüzden gelememişti ve onun yerini doldurmalıydı. Taehyung, ahizenin diğer tarafında mızmızlanıyordu.

"Bensiz halledebileceğine eminim"

"Şu işi ne zaman bırakacaksın?"

"Kapatıyorum"

Yoongi telefonu kulağından çekti ve kapattı. Alfanın kızdığına emindi.

"Seni o halde görmeliydim"

Yoongi telefonu ekranı kilitlerken mırıldandı. Alfası kesin dünya yakışıklısı ünvanına sahip olacaktı. Yine de babası rica ettiği için onu dünyadan gizleyip saklayamazdı kurtlar sofrasına göndermeliydi. Bunları düşünürken parmaklarını oynattı telefonun ekranında midesi bulanıyordu aynı zamanda.

"Yarın izinli sayılsak keşke"

Yanındaki betanın söylenmesi ile kafa sallarken geçen yolculuğun ardından büyük yemek salonunun mutfağına giriyorlardı. Bütün yol boyunca uymamak için direnç göstermişti. Yoongi, bütün davet boyunca içkilerden sorumlu olacaktı.

"Yoongi sen ön tarafa geç"

Yoongi önce itiraz etmek istese de kafasıyla onaylayıp çift taraflı kapıya ilerledi. Mavi takımı uğurlu muydu? Değil miydi? Çözememişti. Yine de zengin kişilerin olduğu bir yer olduğu belliydi. Yaka etiketini taktıktan ve beyaz renkli eldivenini takarken bar kısmına doğru masaların arasından ilerledi. İnce bedeni bir kuğu gibi süzülüyordu.

"Eksik var mı?"

Yoongi birkaç dakika sonra alfayı düşünmeyi bırakıp işine odaklanmıştı. Masalarda gezip kadehleri parlatıyor ardından içkileri dolduruyordu. Sipariş edilen yemeklerin yanına içkiler öneriyor ve onlar hakkında bilgi veriyordu. Sommelier olmak kolay değildi. Beyninin bir çoğunluğu önündeki kaç çeşit şarabı ayırmak ve tanıtmak için tam zamanlı çalışıyordu.

"Afiyet olsun"

Yoongi, kadehi sahibine teslim ederken doğruldu ve derin bir nefes aldı. Bu sırada salonun hafif hareketlenmesine ve özellikle hanımların konuşmasına neden olan kişi kapıdan giriş yapmıştı.

"Yeni geliyor"

"Yemeği meclis başkanı vermiş olmasa görürdüm sırf arkalarında durduğu için böyle havaya girdiler"

Yemeğe daha sonradan gelen bu geç kalmış kişi kendi kocasıydı. Taehyung, bir siyah kuğu edasıyla içeri süzülürken anne babası da arkasından giriyordu. Yoongi, nefesini tuttu. Taehyung, dün gece özenle ütülediği siyah takımının içerisinde parlıyordu. Onun zengin olduğunu ve böyle yerlerde bulunduğunu biliyordu ama onu hiç görmemişti. Onun sanki bambaşka bir yönünü görüyor gibi hissediyordu. Deniz kokulu alfası sadece bu haliyle bile onu boğuyordu. Ve biliyordu ki geç kalmasının sebebi vaktinde hazırlanmamış olmasıydı.

"Keşke benim olsa"

Biraz ilerisindeki hoş kıyafetli kadının içi geçerken o zaten kendisinin olduğunu bilmek midesine kramplar sokmuştu. Fularının altında tüm salonun gıpta ettiği adamın mührü vardı. Taehyung, onu görmeden hızla arkasını döndü ve diğer masalara ilerledi. Mührü olsa bile onun hayatına ait durmuyordu değil mi? İçki servisine devam etmeli ve onu rezil etmemeliydi.

Tawny | TaeGiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin