(9)

186 37 6
                                    

Hi!

Iyi okumalarr

_________

Oyun devam ettiğinde 2-3 kez sonra sıra Chan'a gelmişti.
"Cesaret." Demişti Chan beklemeden.

"O zaman Seungmin'i kucağına oturt." Demişti Jisung sinsilik yaparak. Minho sevgilisine bakmış, kendilerini tutamayıp kahkaha atmışlardı.

Çünkü o da Seungmin'le Chan'ı yakıştırıyordu. Hatta masanın altından el ele tutuştuklarını bile görmüştü. "Yok artık." Demişti Chan. Jeongin Changbin'le bir birlerine bakarak kısıkça gülmüştüler.

Seungmin utanıyordu. Ne demek kucak?! Daha önce böyle bir şey yaşamamıştı. Az önce gerçekten de Chan'ın 'çok tatlı arkadaşları olduğu' düşüncesini geri almak istemişti. Jisung omuz silkmiş, "Zorundasın." Demişti.

Chan Seungmin'e doğru dönmüş, yüz ifadesini görmek istemişti ama onu çoktan izlediğini fark eder etmez önüne dönerek

"Rahatsız ola bilir, abartmayın." Demişti.

"O da doğru ama yapmazsan dışarı da sadece şortla gezersin."

Demesiyle Chan Seung'min'e dönmüş, onay istemişti. O asla şort giymeyi sevmez, hatta yarı çıplak çıkmayı bile düşünemezdi. Seungmin fazlasıyla utanmıştı. Bu baya utanç vericiydi.

Ama aklına dolan düşüncelerle gözlerinin dolmasını engellemek için yukarıya bakmıştı. Kimse onun gözlerinin dolduğunu görmüyordu çünkü Chan ve Jisung bir birine laf ediyor, diğerleri ise onları dinliyordu.

Seungmin korkuyordu da. Çünkü daha önce yaşadığı kötü anıları vardı. Kim istemezdi Chan gibi sevgilisi olsun?

Aslında Seungmin de isterdi bunu ama kaygıları ve yaşadıkları buna izin vermiyordu. Bazı şeyler yüzünden kimseye güvenemiyor, iletişim kuramıyordu.

Her ne kadar mükemmel çevresi, harika ailesi ve her zaman yanında olacak sevgilisi olmasını istese de, gerçekler tokat misali yüzüne çarpmış, bunların sadece rüyasında görebileceği bir hayal olduğunu anlamıştı.

Kısa süre sonra Chan her kesi susturarak kendini sakin tutmaya çalışan Seungmin'e dönmüş, ardından kulağına yaklaşarak

"Ne istersen yap Seung, zorunda değilsin."

Demişti sakince. E tabii arada da fırsattan istifade kokusunu içine çekmişti yavaşça belli etmeyerek. Jisung hevesle onlara bakarken, Seungmin derin nefes almıştı.

Ne vardı ki bunda? Sadece bir oyundu. Sonuçta Chan'ın bu soğukta sadece şortla dışarı çıkmasını istemezdi. Yavaşça dizleri üzerine kalkmıştı.

Chan onun rahatsız olmasını istemediği için ellerini beline atarak sadece bir dizine, sırtı göğsüne değecek şekilde oturtmuştu.

Her kes 'ooo' yapmış, Jisung alkışlamış ve sevgilisine yaklaşarak "eserime bak sevgilim!" Demişti. Minho biricik sevgilisinin saçlarını karıştırmış, yanağını öpmüştü.

Seungmin o sırada fazlasıyla utanmaya başlamıştı. Çünkü bu sefer ellerini onun belinden çekmeyen Chan'ın yüzü boynuna yakındı.

Hissediyordu onu kokluyordu ama çaktırmamaya çalışırken fazlasıyla kokladığı anlaşılıyordu. Utanınca yüzü kızaran insanlardan değildi fakat bu sefer biraz kızarmıştı. Chan'ın bacağı da rahattı, yalan söyleyemezdi.

Oyun biraz da devam etmiş, sonunda ikinci kez Seung'a denk gelmişti son oyunları. Hyunjin soruyordu.

"Doğruluk mu cesaretlik mi Seung?"

Öncesinde doğruluk dediği ve bir sırrını paylaşmak zorunda kaldığı için bu sefer

"Cesaret." Demişti.

"Hmm, Chan'ı kokla ve nasıl koktuğunu söyle."

Seungmin yavaşça kucağında oturduğu Chan'a dönmüş, kısa süre izlemişti onu. Arkadaki Jeongin'in "Yapa bilirsin Minnie!"

Demesiyle ayağa kalkmış, Chan'la yüz yüze gelecek şekilde oturmuştu yine tek bacağına. Yüzüne bakarak onay istemişti. Chan kafasını sallamıştı.

Yüzünü boynuna yaklaştırmış, kafasını omzuna yaslayarak kokusunu içine çekmişti. Önceden duyduğu bu mükemmel kokuyla bir kaç saniye daha geri çekilmemişti. Ardından geri çekilerek yeniden yer değiştirmişti.

O sırada Chan daha Seungmin'in onda bıraktığı etkiden kurtulamamıştı. İnanamıyordu. Beklemiyordu bunu. Heyecanlanmıştı da.

"Chan, ne kokuyor?" Diyen Changbin'le Seung biraz beklemişti.

"Okyanus, uçsuz bucaksız okyanus... Erkek parfümü gibi ama kendi kokusu... Rahatlatıyor bence."

Bununla her kes bir birine bakmıştı. Minho neden bunlar hala daha sevgili değiller? Seviyorlar bence.. Diye düşünmeden edememişti.
Chan'ın bunu duyması hoşuna gitmişti.

Biraz da oynamak isteyen Hyunjin ile birlikte diğerleri de birleşip, Changbin'in Jeongin'i sevdiğini itiraf etmesini sağlamıştılar. En son her kes film açmış, izlemiş, odalarına dağılmak için kalkmışlardı.

Ama bir sorun vardı. Evde dört yatak odası vardı.
Bununla Hyunjin duraksamış, düşünmüş, konuşmaya başlamıştı.

"Bir dakika, şimdi evde önceden de Minho ve Jisung birlikte uyuyordu, Jeongin benimle, Changbin ve Chan da ayrı ayrı odalarda uyuyordu. Şimdi Seungmin de var, ne yapalım?"

Jisung "Ben zaten sevgilimle uyuyorum Seung'un odasında, Jeong ve Changbin birlikte, -bunu dediğinde Jeongin'e göz kırpmıştı- Hyunjin ayrı, Seungmin ve Chan'da Chan'ın odasında uyusun."

"O zaman iyi geceler." Diyen Hyunjin odasına girerek kapıyı kapatmıştı. Geriye kalanlar da iyi geceler dilemiş, odalarına çekilmiştiler.

Seungmin odaya girmeden önce kendi odasından aldığı kahve rengi pijamalarını banyoda giymiş, Chan'ın yatağına yatmıştı.

O sırada Chan zaten yatakta telefonla ilgileniyordu. Bir kenara bırakıp, sırt üstü gözlerini tavana zillemiş Seungmin'e dönmüş, konuşmaya başlamıştı.

"Eğer rahatsız olduysan üzgünüm, arkadaşlarım seni biraz sıkmış ola bilirler, takma fazla. "

Seung ona bakmış, "Sorun değil, rahatsız olmadım merak etme." Demişti.

"İyi geceler Seungmin.."
"İyi geceler Chan hyung.."
Demişti arkasını ona dönerek..

Chan da kısa sürede uyumuştu zaten..

______

Yakınlaştırdım aşk kuşlarını ehehheh.

Hoşçakalın..

I'm Always With You •Chanmin°Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin