ZOR BAŞLANGIÇLAR

571 17 2
                                    

~12 Ekim 2019~

"Kızım nereden çıktı bu yeni okul işi şimdi ne güzel devlet okulu neyine yetmiyor?"

"Baba anlamıyor musun ülkenin en iyi liselerinden birinden yüzde yüz burs almışım bu şansı kaçıramam"

"Ama ben karşılayamam kızım durumumuzu biliyorsun. Annen vefat ettiğinden beri zor zamanlar yaşıyoruz.

"Biliyorum baba, onu ben de çok özlüyorum ama bu okuldan mezun olursam çok başarılı bir avukat olabileceğim tıpkı hayalini kurduğun gibi. Hem ben çalışırım, masraflarımı çıkarırım lütfen.

"Peki kızım, o okula gitmen içime pek sinmiyor ama madem bu kadar istiyorsun, umarım hislerimde yanılıyorumdur.

"Çok teşekkür ederim babacım. Merak etme çok çalışacağım.

...

"Zeynep inanabiliyor musun? Çırağan Lisesine gideceğim hala hayal gibi geliyor."

"Kızım ben bile inanamıyorum şu an olanlara ama oradaki insanların sana göre olduğunu düşünmüyorum. Seni hedeflerinden saptırabilirler biliyorsun değil mi?"

"Hayır Zeynep öyle olmayacak, babama bir söz verdim. Neyse konumuz bu değil benim acilen bir iş bulmam lazım. Babamı zor duruma sokmak istemiyorum. Zaten bu okula gitmeme pek sıcak bakmıyor, hepten üstüne yüklenmek istemiyorum."

"Aa arkadaşım Öktem'in çalıştığı kafe garson arıyordu sanırım ama baştan söyliyim kafe Cihangir'de, zorlanabilirsin."

"Ne olursa olsun, başka çarem yok."

"Sen öyle diyorsan"

Zeynep kot pantolonunun cebinden telefonunu çıkardı ve bir kaç mesaj yolladı ardından bana dönüp,

"Yeni işin hayırlı olsun, yarın saat 14.00 da Cihangir de ol, konum bilgilerini telefonuna yolladım."

"Bir tanesin Zeynep!"

...

Zeynep'in yanından ayrılıp, evin eksiklerini almak için marketin yolunu tuttum. Markete girdikten sonra babamın geçen akşam yazdığı alışveriş listesini bulmak için çantamı karıştırmaya başladım. Ne kadar ararsam arıyim bir türlü listeyi bulamadım, bakışlarımı market reyonlarından çantama çevirirken yürümeye devam ettim ve bir anda başım sert bir şeye çarptı. Kaşlarım çatık bir şekilde kafamı kaldırmadan,

"Kusura bakmayın" dedim ve sıyrıldım. O an ayrılırken tek aklımda kalan şey burnuma gelen vanilya ve sigara kokusuydu. Arkamı dönüp kim olduğunh görmeye çalıştım ama çoktan gitmişti..

...

~13 Ekim 2019~

Güneş ışığının yüzüme vurmasıyla gözlerimi ovuşturdum. Saat kaçtı ki?
Yüzümu buruşturdum ve başucumdaki saate baktım.

13.00

İnanmıyorum saat bire kadar uyumuş muydum gerçekten.
Yatakta doğruldum ve telefonuma baktım. Bir mesaj gelmişti.

Öktem
Geliyorsun değil mi? :P

İnanmıyorum, nasıl unutabildim. Bugün kafeye gitmem gerekiyordu. Ve sadece bir saatim kalmıştı. Bir hışımla yataktan kalktım ve dolabımı açtım. Bol paça kot pantolomun üzerine beyaz gömleğimi geçirdim. Aynanın önüne geçtim. Saçımı sıkıca toplayıp, üzerine şalımı geçirdim. Yüzümü yıkadım. Makyaj yapsa mıydım? Küçüklüğümden beri gerekmedikçe makyaj yapmayı sevmedim, bu günde yapmamaya karar verdim. Aynanın önündeki çilekli lipbalmımı alıp dudaklarıma sürdüm ve odadan çıktım. Beyaz ayakkabılarımı ayağıma geçirip evden ayrıldım. Tefonumda Öktem'in yolladığı konumu açtım ve yola koyuldum.

...

"Yetişebilmene sevindim Azra, seni gördüğüme çok sevindim."

"BENDE"
Nefes nefese kalıştım, bağırdığımı insanlar bana baktıktan sonra farkettim.

"Kusura bakma Öktem, biraz koştum da."

"Sorun değil" dedi gülerek.

"Hadi gel sana bakıcağın masayı gösteriyim."

Öktemin peşinden gittim ilk önce bana bir önlük, siparişler içinde kağıt ve kalem verdi. Sonra da beni bakıcağım masaya yönlendirdi. Masaya yaklaştım ve siparişleri almak için defteri çıkardım.

"Bu ne ya geçen haftaki kızıl garsona ne oldu?, çağırın o gelsin."

"Burak, saçma sapan konuşma."

"Ben bir cappuccino aliyim."

"Ben bir latte aliyim."

"Bende"

"Ee siz" dedim gözlerini telefonundan ayırmayan çocuğa, etrafta dönen muhabbeti dinlemediği her halinden belliydi. Gözlerini telefonundan ayırmadan,

"Filtre kahve, sütsüz" dedi.

"Başka bir şey var mıydı?"

"Telefon numaran olabilir mesela"

dedi az önce kızıl garsonu soran, az önceki konuşmadan isminin Burak olduğunu tahmin ettiğim o çocuk.

"Ben.. şey.."

"Gidebilirsin" dedi gözlerini ilk kez o sefer telefondan kaldırıp yüzüme bakan o çocuk, gözlerinin ela olduğunu yüzüne vuran güneş sayesinde farketmiştim. Kumraldı ve keskin yüz hatları adeta elle cizilmiş gibiydi.

Dönüp siparişleri getirdim ve masaya koydum.
Neden bilmiyorum ama tekrar gözlerimiz buluşsun istedim ama bana bakmadı bile. Gözlerinin sıcak renginin aksine çok soğuktu. Ben dönerken diğerlerinin fısıldaştıklarını hissettim ama duyamadım. O ise sadece telefonunda biriyle mesajlaşıyordu. Bu kadar süre kiminle konuştuğunh merak ettim, sevgilisi olabilirdi belki. Ne düşünüyorum ki tabi ki bir sevgilisi vardı, kızlar onu hiç yalnız bırakmıyor olmalıydı.

~19.00

Sonunda mesaimin bitmesine yarım saatten az kalmıştı. Öktem işini bitirip çıkmıştı bile ama ben beceriksizliğim yüzünden 2 bardak kırmıştım bile ve patron bana ek mesai vermişti. En azından maaşımdan kesmediğine sevinmiştim. Son işlerimi bitirip çıkmaya hazırlanıyordum ki dışarıda bardaktan boşalırcasına yağmur yağdığıni fark ettim. Kapşonumu başıma doğru çekip hızlı adımlarla yürümeye başladım ki bir anda üzerime düşen yağmur damlaları kesildi. Yukarı baktım ve üzerime tutulan siyah semsiyeyi fark ettim. Sorgularcasına yanımda dikilen karaltıya başımı çevirdim ve o an kan beynime sıçradı, vanilya ve sigara kokusu, ela hareler..

...

Umarım bu bölümü beğenmişsinizdir.. Giriş bölümünden sonra artık ilk başlangıcımızı bu bölümle yaptıkk

Serinin ikinci bölümü YAĞMURLAR için takipte kalın!









ZAMANIN GÖLGESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin