Zamanın içinde biriktirdiğimiz anılar, dostluklarımızın temelleri, her bir gülüş, her bir paylaşılan sır, ortaklaşa geçirdiğimiz günler... Zeynep, hayatımın en değerli parçalarından biriydi. Onunla geçirdiğim her an, kalbimdeki derin kesikleri dikmek için bana verilmiş zamanlardı sanki. Onun bana arkamdan çevirdiği bıçakla, güvenin kırılganlığını ve dostluğun ne kadar değerli olduğunu bir kez daha anladım. Bu ihanetin ardından, içimde derin bir boşluk ve anlam karmaşasıyla baş başa kaldım. Artık geçmişteki anılar, neşe dolu görüntüler yerine, acı dolu anılarla doldu. Düşündükçe gözlerimden süzülen her damla yaş, o eski dostluğun ne kadar önemli olduğunu hatırlatıyor bana. Ve şimdi, belki bir gün, bir saniye bile onsuz geçirmek istemediğim Zeynep, şuan kabul etmek istemediğim, reddettiğim gerçeklerdi...
....
Onu gördüğüm anda çenem kaskatı şekildi, gözlerim yumdum ve derin bir nefes aldım. Bir hışımla elim emniyet kemerini çözdü ve kendimi kapıdan dışarı attım. Başım o kadar ağrıyordu ki, Yamaç'ın bana seslendiğini duyamıyordum.
"Azra! Azra bekle! Azra dur!"
Sesler boğuktu ve kulaklarım çınlıyordu. Yamaç'ı artık duyuyordum, ama durmak istemiyordum. Hızlı ve emin adımlarla Zeynep'in girdiği apartmana doğru koşmaya başladım. Koşarken yüzüme vuran rüzgar yanaklarımdan akan göz yaşlarını siliyordu. Doğa adeta bana ağlama diyordu. Ben senin yanındayım, ağlama diyordu.. Apartmanın kapısının önüne yaklaşınca hızlandım. Yamaç arkamdan koşuyordu ve beni yakalasın istemiyordum. Çünkü biliyordum eğer..
Eğer beni yakalarsa pes edicektim.. Eğer beni tutarsa..
Dünya dursun istiyecektim, sadece ona sarılmak isteyecektim.. Eğer beni kendine çekerse...Apartmanın kapısından içeri girerken sağ bileğimde bir el hissettim. O tarafa bakmak istemiyordum.
"Bırak!" Dedim bileğimi geri çekmeye çalışırken.
"Hayır."
"Yamaç bırak!" Dedim yüzüne bakmayarak.
Bileğimdeki elini sıkılaştırdı. Tutuşuna direnmeye çalıştım ama beklediğimden güçlüydü.
"Yamaç BIRAK!!"
"AZRA!" dedi sesini yükselterek ve beni bir anda kendine çekti. Artık direnmeyi bıraktım. Beni çektiği tarafa yöneldim ve kafam göğsüne çarptı. Kurtulamayacağımı biliyordum ama yine de teslim olmak istemedim. Son kalan gücümle göğsünu ittirmeye çalıştım fakat bir santim bile ilerlemedi. Gözlerimde ki yaşlar artik gidecegi yolu bulamıyordu. Yanaklarım, burnum, çenem, yüzüm sırılsıklamdı.
Ne yapacağımı bilmiyordum. Ağlamak istemiyordum, ağlamak istemiyordum.. ağlamak..Artık tutamıyordum, dayanamıyordum, en yakın, tek arkadaşımın ihanetine dayanamıyordum. Onunla konuşamıyordum bile. Neden yaptığını soramıyordum, Ne istedigini, ne zamandır bunu planladığını..
Gerçekten yapıp yapmadığını soramıyordum..
"Neden? Neden bırakmıyorsun? Neden hesap soramıyorum? Neden, neden neden!?"
Bağırmaya başlamıştım. Anlamıyordum, beni neden durdurduğunu, bana neden sarıldığını, neden hala yanımda olduğunu anlamıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZAMANIN GÖLGESİ
RomanceDüştüğünde seni kaldıran ben olacağım. Mutlu olduğunda, sevincini ben paylaşacağım. Ihtiyacın olduğunda ben olmayacağım, ihtiyacın ben olacağım. Bu kocaman insan denizinde, gözlerim hep seni arıyor sevgilim, seni ve hep hasret kaldığım ela harelerin...