BEKLENEN

160 6 1
                                    


Biz az önce..??

Gözlerimi hızlıca koridorda gezdirdim ve koçun olmadığından emin olduktan sonra adımlarımı kapıya yönelttim. Hızlı adımlarla okuldan çıkıp otobüse bindim. Arkalarda bir koltuk bulup oturdum.
O andan beri sıkıca tuttuğum yumruğumu gevşettim. Gözlerim avucumun içinde tuttuğum broşa odaklandı. Iğnesinin arkasına ufak bir kağıt tutturulmuştu. Katlanmış kağıdı açtım ve içinde ufak bir not buldum.

"Bazen en yakınında sandıkların sende en çok hasar bırakmak isteyenlerdir."

Notun altında bir adres vardı ve saat 7.30 yazılmıştı.

Bu gün ne oluyor bilmiyordum ama bildiğim tek şey bir şeylerin ters giittiğiydi. Bu kağıdı o bırakmış olabilir miydi? Ya da sadece aptal bir şaka olabilirdi. Bilmiyordum ama gidicektim. Merakima yenik düştüm tekrar ve tekrar.

07.00

Kafedeki mesaim bittiğinde telefonumu açtım ve notta yazan adresi girdim. Olduğum yerden 30 metre ilerideki mavi bir evi gösteriyordu. Soluklandım, acaba tek gitmesemiydim. Zeynep'i aramak pek de fena bir fikir değildi aslında ama sınavlar yaklaşıyordu. Kendini ders kitaplarına gömmüş olmalıydı. Zaten her sınav haftası istisnasiz telefonunu kapatır ve ders çalışırdı. Onunla kaç kere kavga etmiştim bu yüzden. Kim ders çalışmak için telefonunu kapatırdı ki, hem de tüm hafta boyunca.

Kafeden çıktım, sahil yolundan yürümek daha güvenli geldiği için yolu biraz uzattım. Mavi eve doğru yaklaştıkça adımlarım ağırlaştı. Gitmek istiyordum fakat bacaklarım beni durduruyordu. Duraksadım, beynimin içinde kalan son tereddüt duygusunu sildim ve evin kapısına doğru yürümeye başladım. Sahil kenarında her zaman görebileceğiniz türden bir evdi bu. Hani size yaz anılarınızı anımsatan, sıcak gecelerde aileniz ve arkadaşlarınızla bahçede oturup çekirdek çitlediğiniz akşamlar. Maviliği gökyüzünu anımsatsa da yer yer soyulmuştu boyaları duvarların, eski bir ev olduğu her halinden belliydi. Ahşap kapının köşeleri aşınmış ve deliklerden dışarıya ışık sızıyordu. Içeride birisi vardı.
Elim metal kapı kulbuna giderken tereddüt ettim. Evin bu kadar eski olmasına rağmen kapı kulbu o kadar parlaktı ki kendimi görebiliyordum neredeyse. Yansımama baktım. Derin bir nefes aldım ve kulbu çevirdim. Kapının gıcırtısı evin içinde yankılanırken içeri doğru bir adım attım. Uzun koridor etrafımı sardığında elimde sıkıca tuttuğum broşum artık avucumun içini çizmeye başlamıştı. Koridorun sonundaki odadan televizyon sesi geliyordu. Içeri girdim. Kimse yoktu. Sadece televizyonda başlatılmayı bekleyen bir video vardı. Ufak bir ahşap sehpa ve tek kişilik yeşil bir koltuk ve sehpanın üzerinde kumada duruyordu. Kumandaya uzandım ve başlata bastığımda video oynamaya başladı. Videoda arkası dönük bir kız sınıfta oturuyordu. Kamera açısı gizli çekildiği için biraz yamuktu. Sınıfın benim sınıfım olduğunu anlamam çok uzun sürmedi. Kız sırama doğru doğruldu ve çantamın içine bir kağıt koydu, bir kağıt masamın altına ve bir kağıt da askıdaki montumun cebine. Neler oluyordu. Montumu okulda bırakmıştım ve sıramın altını kontrol etmemiştim. O kağıt da neydi. Videonun sonunda kızın yüzünü gördüm. Bu kız..

Zeynepti.

Kafam karışık bir şekilde evden çıktım, tek istediğim eve gidebilmekti. Sahil yolunda yürürken telefonum çaldı.

Alo?

Azra, sen misin?

Benim, siz?

Ben okulun öğrenci başkanı, tanışmıştık. Numaranı belgelerden aldım. Acil bir mesele var.

Ne oldu?

Kopya.. sıranda, montunun içinde ve dolabında kopya bulmuşlar. Sınavların iptal olucak.. Bursun yanabilir..




...



Çok uzun bir ara oldu okuyucular valla yazmaya çok üşendim kusura bakmayın :))

ZAMANIN GÖLGESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin