YENİDEN

253 11 9
                                    

Gözlerin gözlerime değince
felâketim olurdu ağlardım
beni sevmiyordun bilirdim
bir sevdiğin vardı duyardım
çöp gibi bir oğlan ipince
hayırsızın biriydi fikrimce
ne vakit karşımda görsem
öldüreceğimden korkardım
felâketim olurdu ağlardım
akşamlar bir roman gibi biterdi
jezabel kan içinde yatardı
limandan bir gemi giderdi
sen kalkıp ona giderdin
benzin mum gibi giderdin
sabaha kadar kalırdın
hayırsızın biriydi fikrimce
güldü mü cenazeye benzerdi
hele seni kollarına aldı mı
felâketim olurdu ağlardım..

                               ...
Yüzüme vuran güneş ışığıyla uyandım. Bugün okulun ilk günüydü, inanmıyorum sonunda bu gün gelmişti. Çok heyecanlıydım ama belli etmemem gerekti, acaba nasıl insanlar vardı. Neyse ne Azra kalkıp hazırlanmalısın.

Altıma okul forması olan siyah yüksek bel kumaş pantolonumu ve üzerine beyaz gömleğimi geçirdim. Yakamı birleştirip annemin bana hediyesi olan yasemin çiçeği şeklindeki altın broşumu taktım.



                               ...






Üzerime lacivert okul ceketimi giydim ve belime siyah ince bir kemer taktım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Üzerime lacivert okul ceketimi giydim ve belime siyah ince bir kemer taktım. Aynanın karşısına geçtim ve kendime baktım. Bitmiş bir haldeydim, dünden beri gözlerimin altı mosmordu. İçinde pek bir şey olmayan makyaj çantamı çekmeceden çıkardım ve elime gelen ilk kapatıcının kapağını açıp göz altlarıma sürdüm. Sonra bir maskara alıp gözlerime ince bir kat sürdüm. Tekrar aynada kendime baktım, bir şey eksik gibiydi. Rengim solmuştu. Çantadan bir allık ve çilekli lip balmımı çıkarıp onlardan da sürdüm. Şimdi çok daha iyiydi.

Artık evden çıkmam gerekiyordu hatta geçmişti bile. 5 dk içinde ders başlıyordu. Hemen dolaptan siyah şalımı çıkardım ve başıma taktım. Güzel görünüyordum. Sanırım...

Beyaz düz taban ayakkabılarımı giyip, anahtarımı alıp hemen evden çıktım. Evin önünden hemen bir minibüs çevirdim.

                              ...

Burasıydı.. Aylardır hayalini kurduğum o okul.. Çırağan Koleji.

Tam önünde duruyordum, üstüme okulun üniforması yakamda annemin broşu, her şey tam da hayal ettiğim gibiydi. Ta ki arkamdan yüksek sesle bir korna sesi duyana kadar.

"Önüne baksana leyla misin? Yolun ortasında dikilmişsin."

Bir anda irkildim ve arkamı döndüm.

"Sen.. o kızsın, kafedeki."

"Ee şey evet."

"Bu okulda olduğunu bilmiyordum" dedi arabasından inerek.

"Ben, yeni kaydoldum."

"Güzell. Ben Burak biraz tatsız bir tanışmamız oldu sanırım."
Elini uzattı.

Elini sıkmasam ayıp olurdu değil mi, okulun ilk günü düşman kazanmak istemezdim.
Elimi uzattım.

"Azra" dedim düz bir ses tonuyla.

"Hangi sınıftasın gel seni götü.." sözünü keserek,
"Benim gitmem gerek sağol gerek yok."

Dedim hızlı adımlarla okulun içine doğru yüriyerek.
Arkamdan , "Sen bilirsin" diye seslendi, başımı çevirdiğimde bana göz kırptı.
Gözlerimi devirdim.

Kayıt için öğrenci temsilcisinin odasına gittim ve kaydı yaptırdım.
Adının Zelal olduğunu öğrendiğim kız içeri girdiğimde cam kenarında oturuyordu. Sanırım ilk arkadaşım oydu. Bana okulu gezdirmeyi teklif etmişti fakat şuan tek istediğim sınıfa girmekti.

Ilk dersim edebiyattı. Edebiyat sınıfını bulmak hayli zordu, bir kaç kişiye sorarak bulmuştum. Sınıftakiler pek de arkadaş canlısı değildi sanırım.
Ardından bir kaç derse daha girdikten sonra son dersim için matematik sınıfının yolunu tuttum. Içeri girdiğimde gözlerime inanamadım, şansıma tüküreyim herkes buradaydı. Burak, o günki kafede oturan sarışın kız ve o.

Yavaş adımlarla içeri girip tek boş olan sıraya oturdum. Onların hemen yanındaki sıraydı. Gözlerinin üzerimde olduğunu hissettim. Ilk hamleyi Burak yaptı.

"Aa naber Azra, sen bu sınıfta mıydın?"

Burağın o cümlelerinden sonra ela harelerini üzerimde hissettim. Ilk kez gözlerini kaldırıp sorgularcasına bana bakmıştı.

"Evet son dersim."
Burak gülümseyerek yanımdaki sıraya geçti. Ardından kafede gördüğüm o kız bana doğru bir adım attı.

"Merhaba ben Pelin." dedi düz bir ses tonuyla. Pek de memnun değildi sanırım. Burak'a bir bakış attı ve kalkmasını işaret etti.
Burak omuz silkerek yanımdan kalkarken Pelin yanıma oturdu.

Hala gözlerini üzerimde hissedebiliyordum ama ona bakıcamk kadar cesur değildim. Bir süre sadece önüme baktım ve Pelin'in bir kaç sorusuna cevap verdim. Ardından sohbete Burak da katıldı. Nihayet hoca geldiğinde yanımdan kalktılar, böylece sorgum bitmiş oldu. Rahatlamıştım. Dersin sonlarında doğru yavaştan toplanmaya başladım. Tüm ders boyu gözlerini ayırmadı. Ne istiyordu. Gerilmeye başladım. Zil çaldığında çantamı sırtıma alıp kapının yolunu tutarken o anki cesaret ile arkamı döndüm ve gözlerimizi kavuşturdum. Ifadesiz yüzünün bir an yumuşadığıni hissettim. Sadece bir kaç saniye yüzünü inceledim ve sınıftan çıktım. Ama bana bir asır gibi geldi..

                               ...

Sonunda eve geldiğimde üzerimdeki tüm yorgunluğun uçtuğunu hissettim. Çantamı yatağa fırlattım ve aynanın önüne geçtim. Ellerimi ve yüzümu yıkadım ve o an keşke fark etmeseydim dediğim şeyi gördüm.

Broşum neredeydi?

                               ...




Canlarrrrr, nasılsınız? Umarım hikaye sizi sürüklüyorudurrr. Konunun nasıl ilerlemesini istersinizz? Fikirlerinizi yorum olarak belirtmeyi ve oy atmauı unutmayınnn. Kendinize çoook iyi bakınn.. 💖💖💖












ZAMANIN GÖLGESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin