(Temsili değil, aynısıdır)
Otele döndüğümüzde ayakkabılarımı çıkartıp kendimi sırt üstü yatağa bıraktım. Tavanla bakışırken derin bir nefes verdim, çalışmayı severdim ama son günlerde otel odamı özlüyordum. Günler ise su gibi akıp gidiyordu sanki, dün 7 yaşındaydım, bugünse 27. Tabii daha iki gündür belgeseli çektiğimiz düşünülürse su gibi kısmı biraz abartı oluyordu.
Yanı başımdaki çantamın içindeki telefonumdan bildirim sesi gelince başımı çevirdim. Tek elle savaş vererek çantamı açtım ve telefonumu aldım.
Polat bey: (Akşam yayınından bir saat önce şirkette olur musun? Ataberk sürüş çalışacak.) 01:13
Bu ne anlama geliyordu ki? Ataberk sürüş yapacaksa bundan bana ne. Yayın saati içinde yapsaydı anlardım ama öncesi diyordu... Tabii ki düşüncelerimi ona söylemedim.
Ben: (Çekim mi yapalım?) 01:13
Polat bey: (Hayır, izlemeni istiyorum.) 01:13
Parmaklarım ekrana hizalı şekilde kaldı, anlamıyordum, izleyip ne yapacaktım ki. Bazen kendimi tutmak zor oluyordu ve dayanamayıp sordum.
Ben: (Neden?) 01:14
Polat bey: (Bir yarışçıyı araba sürüşünden tanırsınız.) 01:16
Polat bey: (Akşama bekliyorum Aylin hanım.) 01:16
Amma da rica etti, gideyim bari... Gözlerimi devirip telefonu bırakmadan önce geleceğimi bildiren mesajı attım. Başka şansım varmış gibi. Tavanla tekrar göz göze geldiğimizde maskaram kirpiklerime ağırlık yaptı sanki, uykum geliyordu ama gündüz uyumazdım. Öğlen uykusu sağlıklı olsa da uyursam akşam uykum kaçıyordu, benimle alakalı bir problemdi ve akşam geç yatarsam sabaha yorgun hissediyordum.
O yüzden kalktım ve öğlen yemeği için lobiyi aradım, siparişim gelene kadar makyajımı çıkartıp üstümü değiştirdim. Şirkete gitmeme düz hesap 5-6 saat vardı. Ben yüzümü yıkarken kapım çaldı, yemeğimi alıp iki koltuk bulunan küçük köşeye gittim. Yatakta yemek yenmesine karşıydım. Televizyonu internete bağladım film izlemek için, seçim yaparken kumanda tuşuna basıp durdum, hiçbir filmi izleyesim gelmiyordu. Pes etmek üzereydim, belki yemek yerken film izlemek yerine çalışmalıydım.
Ataberk'e sorulacak başka sorular bulmak gibi.
Ne kalmıştı ki?
Ailesi hakkında konuşmuştuk, kariyerini konuşuyorduk, hayatını çekiyorduk, aktiviteler yapıyorduk.
Sonra aklıma Arabalar animasyonunu sevdiği geldi. Belki seriyi seyredersem hakkında konuşabilirdik, en azından yayınlarda konuşurduk ve zaman geçerdi. Harika bir fikirdi. Ben bir dâhiyim!
Hevesle animasyonu açıp arkama yaslandım, tavuklu, bol yeşillikli salatamı yerken izlemeye koyuldum. Film ya da çizgi film, benim için fark etmezdi, eğlenceli ve kaliteli olan her işi zevkle seyredebilirdim. Bu konuda Ataberk bana benziyordu, X-men'i sevmişti, animasyon seyrediyordu. İki türü de seviyordu yani.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PİSTİN KALBİ
RomanceO Nascar yarışlarının kralı, kraliçesi ise tam bir baş belası ve afet! 🏁🖤