Bana gerçekten bunu sormuş muydu?
Yüzüne baka kaldığımı fark ettiğimde utançtan yanaklarım yanıyordu. Kamera ağzına girmiş durumda, Dünya seni izliyor Aylin! Kendine gel! Yutkundum, serice kuruyan dudaklarımı ıslatıp, "bu akşam ki şampiyonlar daveti için mi?" Diye sordum.
Başını sallayıp belli belirsiz bana doğru kaydı. "Evet." Dedi. "Gelir misin?"
Heyecandan bayılmadan önce şu yayını bitirmeliydim. "Tabii elbette. Size eşlik etmeyi çok isterim."
"Harika." Deyip öyle geniş, öyle güzel, öyle karizmatik gülümsedi ki ekran başındaki kızların benden önce kanepelerine, yataklarına ya da halıların üzerine bayıldığına eminim. Sertçe yutkundum. Direkt gözlerime bakmayı hemen kes!
Gülümsemeye çalıştım ve, "başka söyleyeceğiniz bir şey var mı?" Diye sordum. Ben röportajlar da böyle olmazdım, avcı olan, yırtıcı olan ben olurdum ama şu an kendimi savunmasız hissediyordum. Yatağıma girip yorganımı başıma kadar çekip çığlık atmak istiyordum.
Ağzını açtığında içimden 'lütfen başka bir şey söyleme, lütfen lütfen' diyordum. "Hayır." Dedi beni duymuş gibi. "Sadece bu akşam izin verirsen kapanışı ben yapmak istiyorum."
Yeter ki bitsin. "Tabii." Dedim elimle göstererek, kameraya bakıp tebessüm ettim zorla. Ellerim heyecandan titriyordu, hemen arkama götürdüm ve ellerimi birleştirdim.
Ataberk kameraya dönüp sevimli ama karizmatik gülümsemelerinden birini yüzüne yerleştirdi. "Benim bütün yarışlarımı beni çok seven hayranlarıma adadığımı herkes bilir, bu akşam ki galibiyetimi yalnızca Aylin'e adadım ve sizlerin bunu sorun etmeyeceğini biliyorum çünkü sizler de en az benim kadar ona hayransınız." Başını yatırıp yan gözle baktığında bakışıyla içim titredi, nefes almayı bıraktım. Kameraya döndü. "Bana olan destekleriniz ve sevginiz için teşekkür ederim. İyi akşamlar dilerim." Gülümsemesi güzelleşti ve başını hafifçe yana yatırdığında Utku yayını kesti, kamerayı indirdiğinde bunu anladık.
O zamana kadar başımı ona çevirmiş gözlerimi bile kırpmadan onu izlemeye daldığımı hiç fark etmedim, editler birkaç saate yağacaktı, malzeme vermek için çaba bile sarf etmemize gerek yoktu.
Ataberk kamera inince çekinerek bakışlarını yavaşça bana çevirdi, tepkimi görmek için baktı. Hiçbir tepki veremedim, öylece gözlerine bakmaya devam ettim, ama utanmıştım. Arkamdaki kalabalıktan biri Ataberk imzalasın diye dergi uzatırken korumalar onu tutamadı ve sırtıma çarptı. Öne doğru sendelediğimde topuklu ayakkabılarım denge kurmamda pek yardımcı olmadı.
Ataberk yarışçılara has bir süratle uzanıp elimi tuttu ve kendine doğru çekip arkasına sakladı. Diğer elini de uzatıp, "sakin olalım lütfen." Dedikten sonra başını bana çevirdi, elim elinin içindeydi ve kolum koluna hatta sırtına değiyordu. Bugün ona neler oluyordu böyle? Hala sözlerini sindirememiştim. Gözlerine masumca baktım. "15 dakika sonra odada buluşalım, olur mu?" Diye sordu.
Hangi oda diye soracak oldum fakat neyse ki aklım o kadar da gitmemişti. Yarıştan önce konuştuğumuz odadan bahsediyordu. Başımı belli belirsiz salladığımda Ataberk elimi parmaklarımızı birbirine sürterek isteksizce bıraktı ve hayranlara ilerledi. Tebessüm edip el salladı önce, sonra da ona uzatılan dergileri, tişörtleri, hatta kel kafaları bile imzaladı.
Yutkunup arkamı döndüm, adım atmakta zorlanarak içeri ilerlerken diğer yarışçıları gördüm. Omuzları düşmüş, hüsran içerisindeydiler. Hatta biri- ağlıyordu!
Hayatın gerçeği buydu işte. Biri kazanır, biri kaybeder. Biri mutlu olur, biri üzülür.
Odaya giderken yanımdaki Utku, "vay be." Diye mırıldandı başını iki yana sallayarak, o benden daha çok afallamış görünüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PİSTİN KALBİ
RomanceO Nascar yarışlarının kralı, kraliçesi ise tam bir baş belası ve afet! 🏁🖤