Derin Dünya Düzeni

Ölümsüzlük

Herkese merhaba arkadaşlar. Bu bölümümüzde insanlığın çağlar boyu araştırdığı ve hala araştırmakta olduğu bir konuyu işleyeceğiz. Bu bölümde insanlık için en önemli konuyu işleyeceğiz.

Bir insan ne kadar varlıklı olursa olsun, kendine zaman yaratamaz ve insanoğlu bu varlığını kullanacağı daha fazla zaman elde etmek ister. Amaç sahip oldukları varlıklarla kendinlerine zaman yaratabileceklerini kanıtlamak. Zaman, insanoğlu için hep korkutucu olmuştur. Çünkü en bilgili kişi bile zamanı gelince gidecektir. Hani derler ya "çok zamansız gitti" diye, işte hiçbir insan zamansız gitmez.

İşte yapılan araştırmalar, bu "zamansız gitti" lafını ortadan kaldırmak için. Çünkü bir insan güçlü ve ölümsüz hele de nüfuz sahibi bir insan olursa çok daha büyük işlere imza atabilir.

İlk ölümsüzlük serum araştırmaları Naziler tarafından, İkinci Dünya Savaşı sıralarında yapılmıştır. Hitler emri bizzat vermiş, bizzat kendisi denetlemiştir. Çünkü Hitler'in yenilmeye tahammülü yoktur. O zaman kullanılan denekler yahudiler ve alman askerleridir. İlk deneyler başta sonuç vermese de, sonrasında gelen sonuçlar umut vericidir. İkinci Dünya Savaşı'nın sonlarına doğru bulunan serum insanı bir nevi zombiye çevirmektedir. İnsanlara saldırıp, parçalama manasında değil, bacağı kopsa hiç acı çekmeden devam etme manasında. Bu serum enjekte edilen askerler savaş alanına gönderilip, gözlem altına alınmıştır ve asker kafası kopsa dahi serumun etkisiyle kalkıp yürümeye devam etmiştir. Serum bir nevi beynin kasları komuta eden bölgesine direk etki edip, kasların kasılı halde kalmasını sağlamaktadır. Kaslar sürekli kasılı kaldığı için beyin gitse bile vücut hala yürümeye devam etmektedir.

Bunu yapmayı başarabilen Alman bilim adamları sonraki adım için harekete geçerler. Sonraki adım serum verilen askerleri kontrol etmek. Eğer İkinci Dünya Savaşı'nın sonlarında Almanya'ya girilmemiş olsaydı bunu başarabilirlerdi. Ama Almanya'ya girilmeden önce Hitler'in emriyle bütün bilimsel araştırmalar yakılmıştır ve bugüne hiçbir miras kalmamıştır. Tabi böyle olduğunu bakmayın. İlk bölümde size Ay'da bir Nazi Üssü olduğunu söylemiştim. O araştırmaların hepsi orada güvende. Şimdiki amaç ise bilinçli bir ölümsüzlük yaratmak. Yani zenginler, bilim adamları, devlet başkanları, mason liderleri kısacası bütün nüfuzlu insanları ölümsüz yapmak böylece ölüm korkusu olmadan rahatça işlerini yapabilirler. Çünkü onların en güvendikleri kişiler kendileridir. Kimse işinin, başkası tarafından yapılmasını istemez.

Bu zamanda yapılan araştırmalarda ortaya çıkan sonuç ise gerçek bir zombi serumu olduğu. Yani dizilerde, filmlerde izlediğimiz zombi virüsleri aslında var-bundan bi yerde bahsetmiştim- 28 Gün Sonra ve 28 Hafta Sonra filmlerinde, insanları zombiye çeviren virüs elde edilmiş durumda. Bunu nerede test ediyorlar diye soracak olursanız "Area 51" yani "51. Bölge" derim. Burası dünyanın en korunaklı üssü ve yeri tam olarak bilinmiyor. Onlardan olan devlet başkanları, bilim adamları ancak özel izinlerle girebiliyor 51. Bölge'ye. Çünkü orada bilinmez var. Çünkü orada insanoğluna göstermek istemedikleri şeyler var. Herneyse, bu virüsümüzün adı "Rage" idi filmde. "Rage" Türkçe'de "öfke" anlamında gelir. Yani bu virüs bulaşan insanlar, büyük bir öfkeyle diğer insanlara saldırmaya başlıyorlar. Gerisi malum, filmi izleyenler bilir. Gerçek hayatta bunun örnekleri var. Genel olarak denekleri sokaktan toplarlar. Çünkü sokakta yaşayan insanları kimse önemsemez. Bu deneklere bu serum enjekte edildikten sonra sokağa salarlar ve incelemeye başlarlar. Bir kaç tanesi haberlere çıkmıştı yanlış hatırlamıyorsam ama hemen kaldırıldı gündemden. O görüntüde bir kişi -affınıza sığınarak- başka bir insana saldırıp, iç organları parçalayıp, yemişti. Böyle bir şeyi normal bir insanın yapması imkansızdır. Bunlar Almanların o zaman yaptığı virüsün gelişmiş versiyonudur ve savaş durumunda daha fazla avantaj sağlar.

Sonuç olarak; insanlar ölümsüzlük konusunu araştırdıkça daha çirkin, daha kötü neticelerle karşılaşılmaması elde değil. Çünkü burada Allah'a koşulan bir şirk var ve Allah'ın affedemeyeceği tek günah kendisine şirk koşulmasıdır.