8. KOVALAMACA

31 4 2
                                    

Köşeye sıkışmıştık ve elimizden hiç bir şey gelmiyordu. Ayrıca karşımızda gördüğümüz kişiler de bizi çok şaşırtmıştı. Nicole denilen adamın öldüğünü zannediyordum ama sapasağlam karşımda dikiliyordu. Lale'ye gelince ise onun hakkında söyleyecek bir şey bulamıyordum zaten. O kızın burada ve onların yanında ne işi vardı? Nasıl gelmişti buraya?

Mert'e döndüm ve "Şimdi ne yapacağız?" diye sordum.

Bana döndü ve bir süre baktı ama cevap vermedi.

Onun sessizliği devam ederken Zeus "Benden neden kaçtığınızı tahmin edebiliyorum ama bu yaptığınız korkakça bir şeydi. Şimdi size bunu zorla yaptırmak zorundayım. Gerçi Mert'e zorla yaptırmıştım zaten ama şimdi sana da zorla yaptırmak zorunda kalacağım Beyge." dedi.

Zeus bunları söylemesine rağmen Mert hâlâ tepkisiz kalıyordu. Tahminlerime göre Lale'yi burada görmenin şokunu hâlâ atlatamamıştı. Ben ise biraz önce karşılaştığımız yaşlı kadının nereye kaybolduğunu düşünüyordum. Kadın  , Zeus'un onun oğlu olduğunu söylemişti. Ancak aklıma başka ihtimaller de geliyordu. Ya öyle bir kadın yoksa? Ya bizi buraya çekmek için kullandıkları bir halisünasyondan ibaretse?

Aklımdan bir sürü şey geçiyordu ama doğru olup olmadığından emin değildim. Biz elimiz kolumuz  bağlı hiç bir şey yapmadan orada beklerken Zeus küçük bir baş hareketiyle yanındaki adamlarına işaret verdi ve adamlar bizim üzerimize doğru gelmeye başladılar. Ne yapacağımı gerçekten bilmiyordum. Mert desen o zaten kendine gelememişti. Bir şeyler yapmalıydım ama resmen beynim durmuş gibiydi. Beynimi hissetmiyordum. Gerçi güçlere sahip bir sürü yaratığa karşı ne yapabilirdim ki? Biraz düşündükten sonra Mert'in artık kendine gelmesi gerektiğini düşündüm. Bunların hepsini düşünmem sadece bir saniye sürmüştü. Elimi hızla kaldırdım ve Mert'in suratına okkalı bir tokadı yapıştırdım ama bu sefer onun iyiliği için yapıyordum bunu.

İlk başta biraz afalladı ama hemen sonra kendine geldi. Şu an elinden gelebilecek tek şeyin kaçmak olduğunu o da biliyordu. Bir kumaş yırtılma sesi duyulduktan sonra dino kuş yine gözler önündeydi ve beni omuzlarımdan  tutuyordu. Sanırım yine bir kaçış macerası yaşayacaktık. Biraz sonra ayaklarım yerden kesilmişti. Mert ile birlikte insanların olduğu meydana doğru ilerliyorduk. Zeus ise adamlarıyla beraber "Bu sefer aynı plan işe yaramayacak. Önceki sefer hazırlıksız yakalanmıştık." dedikten sonra dönüşmeye başladı. Şaşırtıcı bir şekilde Lale de dönüşüyordu. Demek ki o da bu güçlere sahipti. Biraz sonra hep beraber bizim peşimize düştüler.

Beni pençelerinde taşıması Mert'i yavaşlatıyordu. Ona beni bırakmasını söyledim ve "Benim değil senin peşinden gelirler." diye ekledim ama beni dinlemedi. Zeus ve ekibiyle aramızdaki mesafe gitgide azalıyordu. Yakalanacağımıza emindim. İnsanların olduğu meydanın üstüne geldiğimizde Mert'in pençelerini zorlukla açtım ve kendimi aşağı bıraktım. İnsanların beni tutacağına emindim. Aşağı doğru düşerken bir yandanda aşağıdaki kalabalığa sesimi duyurmaya çalışıyordum. Aşağı doğru bağırıyor ve havada çırpınıyordum. Ben düşerken yukarıda dino kuş formunda olan Mert ise durakladı ve bana bakmaya başladı. Ona elimle gelmemesini işaret ettim ama beni dinleyecek gibi durmuyordu.

Bizim aramızdaki bu iletişim devam ederken Zeus  , ekibiyle beraber bize doğru yaklaşmaya devam ediyordu. Onları umursamamaya çalışarak gözlerimi insanlara çevirdim. Beni fark etmişlerdi ve düşeceğim yere geniş bir tente germişlerdi. Ancak Mert beni bırakacakmış gibi görünmüyordu. Ben aşağı doğru yaklaştıkça o da bana doğru yaklaşıyordu ama insanlar olayı tamamen yanlış anlamıştı. Bu dev gibi dino kuşun bana zarar vermek istediğini düşündüler ve kuşu ok yağmuruna tuttular. Lanet olsun! İnsanlar neden bu kadar aptal olmak zorunda!?

Zamanın BermudasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin