Onlara krallığın yerini göstermek iyi bir fikir değildi. Orada masumlar da vardı. Sadece saraya saldırmaları gerektiğini söylemek istiyordum fakat beni dinleyeceklerinden emin değildim. Zeus'un emriyle her yeri yakıp yıkabilirlerdi. Yine de onlara söyleyecektim. "Sadece saraya saldıracaksınız. Halka saldırmak yok."
Ordunun komutanı olduğunu tahmin ettiğim keskin hatları olan bir çeneye sahip, siyah dalgalı saçlı , burnunun üst kısmı düz, gri gözlü adam bana cevap verdi. "O anki durumun gidişatına göre değişebilir. Bize saldırmazlarsa bizde onlara dokunmayız. "
"Sualtı halkı cesaretiyle bilinir. Bunu siz de biliyorsunuz. Sarayı korumak için canlarını bile verirler. Etkisiz hâle getirebilirsiniz ama onlara zarar vermenizi istemiyorum. Sadece saraydaki birlikler sizin düşmanınız, halk değil!"
"Söylediğim gibi bize karşı gelmedikleri sürece onlara zarar vermeyiz. Şimdi gidelim. Koca bir ordu senin ardından gelmek için hazır."
Adamın sert ve güven verici bir sesi vardı. Ona cevap vermek istiyordum fakat öyle bir sesi vardı ki karşısındaki kişiyi söylediği şeyi yapmaya mecburmuş gibi hissettiriyordu. Zeus kocaman ordunun başına onu boş yere komutan yapmamıştı. Adeta emrine doğru çekilmiştim. Suyun içinde ilerlemeye başladım. Beni takip ediyorlardı. Sarayın yakınlarına geldiğimizde onlara durmaları gerektiğini işaret ettim ve sarayı gözetledim. Her zamanki gibiydi. Ekstra bir güvenlik önlemi alınmış gibi görünmüyordu. Komutan olan sert bakışlı adam da sarayı gördü ve ordusuna işaret verdi. Zeus'un onun işlerine karışmayacak kadar komutanına güvenmesi gerçekten çok şaşırtıcıydı. Sadece uzaktan hamlelerini izliyordu. Komutan orduya "Ayrılalım." dedi ve eliyle bazı işaretler vererek hepsini ayrı bir yere dağıttı. Saraya sessizce girmeyi planladığını düşündüm. Zeus'un yanına yaklaştım ve sordum. "Ne yapmaya çalışıyor?"
"Sakın ona bir şey söyleme ya da emir vermeye çalışma. Ne yaptığını gayet iyi biliyor."
"Peki onun ne yaptığını sen biliyor musun?"
"Hayır."
"Ne demek hayır?!"
"Hayır işte. Bende onun ne yaptığını bilmiyorum."
"Nasıl yani? Şu anda bir saraya baskın düzenledik ve dahiyane savaş planını komutanından başka kimse bilmiyor mu?"
"Endişelenme Beyge. Daha öncesinde de hep böyleydik ve hiçbir zaman başarısız olmadık."
"Tanrım, size karşı gerçekten hiç şansım yok."
"Bunu bilmen ne güzel."
"Peki ya komutan ölürse ordunun yönlendirmesini kim yapacak? Nasıl olsa planı ondan başka kimse bilmiyor."
"O iyi bir stratejist olduğu kadar iyi bir savaşçı da. Bugüne kadar onu öldürebilecek güç ve zekada kimseye rastlamadım."
"Umarım bugün de rastlamayız."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zamanın Bermudası
خيال (فانتازيا)Ağzımdan dökülen üç kelimelik bir cümlenin bütün hayatımı değiştireceğini kim bilebilirdi? "Size yardım edeceğim." İşte bu cümleden sonra bütün hayatım değişti. Beyge Erkin adlı kadının yani benim karakterim bu üç kelimeyle tamamen değişti...