15. ÇARESİZLİK

18 2 0
                                    

Ocean uzun bir süre ağladıktan sonra yavaş yavaş sakinleşmeye başlamıştı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ocean uzun bir süre ağladıktan sonra yavaş yavaş sakinleşmeye başlamıştı. Omzumdan kafasını kaldırdı ve "Sanırım artık fikrini dinleyebilirim." dedi.

"Söyleyeceğim fikir sana pek uygun olmayabilir ama tahtı istiyorsan beni dinlemek zorundasın. Anlaştık mı?"

"Ne olursa olsun söylediğin şeyi kabul edeceğim."

"Babana karşı gelmek zorundasın. Tahta geçtikten sonra sana emir vermeye devam edecektir. Onu dinleme ama şöyle bir durum da var. Sen onu dinlemesen bile halk babanı dinleyecektir. Bu yüzden onu zindana atmak zorundayız."

"Ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu senin? Nasıl olur da babamı zindana atarım? Hadi babam olmasını geçtim. Nasıl olur da bir kralı zindana atabilirim?"

"Unutma! Artık kral sensin. Senin yetkilerin herkesten daha fazla. Şimdi sana soruyorum. Beni dinleyecek misin?"

"Kabul ediyorum. Peki ya sonra ne olacak?"

"Senden ayrılacağım ve tahtta söz sahibi olan tek kişi sen olacaksın."

"Anlaştık."

"Hadi şimdi taht odasına geri gidelim. Herkes yeni kralın kim olduğunu görsün."

Söylediğim cümleye ekleme yaptı. "Ve kraliçenin."

"Hadi ama yapma bunu. Bu işi hallettikten sonra ayrılacağımızı biliyorsun."

"Kim bilir? Belki ayrılmak istemezsin."

Yüzümün kızardığını hissettim. Filmlerde ve kitaplarda bahsedilen kadarda harika bir his değildi. Ocean'ın fark etmemesi için birkaç adım ileri geçtim ve yürümeye devam ettim.

Taht odasının dev kapısının önüne geldiğimizde onu uyardım. "Sadece sakin ve evlilik konusunda olumlu davranmaya çalış. Zindan konusunda en ufak bir şey fark etmemesi gerekiyor."

"Aslında bunu söylemene gerek yoktu. Babam ben tahta geçmeden önce bunu öğrenseydi hepimizi öldürürdü. Fark ettirmemeye özen gösterirdim."

"Pekala, rol yapmaya hazır mısın?"

"Evet, hazırım. Girebiliriz."

Odanın kapısını ikimiz aynı anda ittirerek açtık. Bir anda tüm bakışlar üzerimize çevrildi ama aralarında biri dikkatimi çekti. Mert sanki bu tarafa bakmamaya çalışıyordu.

Aklımdan geçirdim. "Lütfen böyle yapma. Bana bak. Gözlerime bak."

"Ne için bakmamı bekliyorsun?"

"Onunla evleneceğim ama sonrasını hiç düşünmüyorsun. Aklımda bir plan var. Ayrıca benim onunla olmam seni neden bu kadar ilgilendiriyor?"

Zihninde derin bir sessizlik yaşandı. Cevap vermiyordu. Bende ondan bir cevap beklemiyordum. Ona yardım etmeye çalışıyordum, ölümümüzü engellemeye çalışıyordum ancak verdiği tepki beni hiçte tatmin etmiyordu. Neyse ki zihnimizden geçen diyaloglar , düşünce akışımız çok hızlı olduğu için fazlasıyla kısa sürüyordu. Aksi takdirde şu ana kadar çoktan fark edilmiş olurduk.

Zamanın BermudasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin