Şaşkın şaşkın bakarken ne olduğunu anlamaya çalışıyordum. Böyle birşey nasıl olabilirdi. Dört binli yıllarda doğmuş olamazdı. Hem ayrıca böyle bir teknoloji daha icat edilmemişti ki... Ekranlar nasıl görünmez bir el tarafından kontrol ediliyormuşçasına değişebilirdi ki?
Ela gözlü yakışıklı gayet normal bir şeymiş gibi rahat bir şekilde bize bakıyordu. Benim ona kocaman açılmış iri gözlerle baktığımı fark edince bileğinin üzerinde beliren ekranı bileğine yeniden dokunarak hemen kapattı. Hafifçe öksürdü ve "Bunu görmemiş gibi hayatımıza devam etsek sizce de daha güzel olmaz mı?" dedi.
Muhtemelen az sonra oradaki görevlinin "Güvenlik!!!" diye bağıracağını tahmin edemediği için bu gördüklerimizi unutmamızı söylüyordu. Ancak ben bunu tahmin etmiştim. Ona doğru yaklaştım ve yakasındaki tozu silker gibi bir hareket yaparak "Bizim arabamız 34 BYG 2060 plakalı araç. Buradan kaçarken onu bulun ve yanına saklanın." diye kulağına fısıldadım.
Tam "Nede..." diye soruyorduki oradaki görevlinin "Güvenlik!!!" diye bağıran sesi kulağımda yankılandı.
"İşte bu yüzden." dedim ve arkalarından "Söylediklerimi unutma!" diye bağırdım.
O sırada Tunay da "Kaçın!" diye onlara sesleniyordu.
Güvenlikler yanımıza geldiğinde onlar çoktan kaçmıştı. Saçını sıkıca topuz yapmış , kahverengi saçlı , görevli kadın "Bu kızlar da onlarla beraberdi. Nerede olduklarını biliyorlardır." dedi.
Yapmacık bir tavırla "A-aa , ne münasebet. Sizde gördünüz , sadece bavulları taşımamıza yardım ettiler." dedim.
Kadın ses tonuma sinir olmuştu. "Yalan söyleme! Sadece bavulları taşımanıza yardım etseler o genç adamın yakasına dokunarak öyle yakın bir tavır sergileyemezdin." dedi.
Yapmacık tavrımı sürdürerek "İsterseniz kamera kayıtlarına bakın. Bavulları taşımakta zorlanıyorduk. Onlar da geldi ve yardım ettiler." dedim.
Bu şekilde konuşurken resmen kendimden tiksinmiştim. Söylediklerim yalan değildi fakat kadını sinir etmek ve güvenlikleri inandırmak için kullandığım bu ses tonu bana çok cringe geliyordu. Aaahh , iğrenç bir ses tonu!
Ben kendimden tiksinmeye devam ederken güvenlikler söylediklerimi düşünmüş ve bana inanmaya karar vermişlerdi. Mutluydum. Tunay'a döndüm ve gitmemiz gerektiğini işaret eden bir el hareketi yaptım. Tunay hâlâ çok sessizdi. Bu kız böyle ortamlarda nasıl bu kadar sessiz kalabiliyordu. Varlığı bile hissedilmiyordu adeta. Kafamı kaldırıp etrafa bir göz gezdirmesem onun oradaki varlığını bile unutabilirdim. Aslında casusluk için mükemmel bir yetenekti fakat günlük hayatta işe yaradığını kesinlikle söyleyemezdim.
Beraber arabanın yanına doğru ilerliyorduk. Tunay sonunda "Şimdi onlar bizimle mi gelecek?" diye sordu.
Kimlerden bahsettiğini gayet iyi anlamıştım. O üç mükemmel yabancıdan bahsediyordu. "Yardım edeceğimizi söyledik. Onları yarı yolda bırakamayız. Şu an bize karşı bir beklenti içinde olmalılar. Bu beklentiyi karşılamalıyız. Sözümüzden dönmemeliyiz." dedim.
Tunay haklısın dercesine gözlerini kırptı ve arabamıza doğru ilerlerken bir daha hiç konuşmadık. Arabanın yanına geldiğimizde bizi bekleyen yabancıları gördük. Güzel kız yanıma yaklaştı ve "Şimdi nereye gidiyoruz?" diye sordu.
Tunay gözlerini devirerek "Nereye gitmemizi isterdin , hanımefendi?" diye sordu.
Ela gözlü yakışıklı kızın sorduğu sorunun küstahça bir soru olduğunu anladı ve onun önüne geçerek "Siz nereye giderseniz biz de oraya gideceğiz." dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zamanın Bermudası
FantasiAğzımdan dökülen üç kelimelik bir cümlenin bütün hayatımı değiştireceğini kim bilebilirdi? "Size yardım edeceğim." İşte bu cümleden sonra bütün hayatım değişti. Beyge Erkin adlı kadının yani benim karakterim bu üç kelimeyle tamamen değişti...