"Felix, bırak beni artık."
Hyunjin'in olduğunu şu an bile anlayabildiğim sese aldırış etmezken kollarımı daha sıkı doladım boynuna, aynı zamanda bacaklarım da belinde sıkılaştırmıştım. Sinirlendiğim için kontrolsüz çıkan sesimle söylendim.
"İstemiyorum işte ya! Beraber uyuyalım."
Elleri bacaklarımın hemen altından tutup beni kucağında bir kere zıplatarak yerimi sağlamlaştırdı. Ardından sinirden mi bilmesem de onun da benim gibi söylendiğini duydum.
"Delirtmek istiyorsun sen beni."
"Hayır bir kere! Ben sadece beraber uyuyalım istiyorum."
Hızla itiraz etmem etkili oldu mu bilmiyordum, Hyunjin'in kucağındaydım ve boynuna sıkı sıkıya sarıldığım için sadece saçlarını görebiliyordum. Hyunjin derin bir iç çekerken adımlamaya başladı.
"Nereye gidiyoruz?"
Heyecanla sorduğumda Hyunjin'in güldüğünü duydum. "Oyun odama."
Gözlerim sarhoşluğuma rağmen ardına kadar açılırken "Siktir! Cidden mi?" diye bir tepki verdim.
Cevaplarım kahkaha atmasına sebep olduğunda ben hâlâ anlamıyordum durumu, oyun odası mı vardı?
"Oyun odam yok Felix, seni biraz ayıltacağım sadece."
Açılan gözlerim oyun odasının olmadığını söylemesiyle tekrar kısıldı. Yine de mırıldandım. "Nasıl ayıltacaksın?"
"Birazdan öğrenirsin."
Kısaca cevaplamaktan başka bir şey yapmadığında ona aldırış etmeyerek kollarımı daha sıkı doladım boynuna. Beni bırakmasından korkuyordum.
Hissetti mi bilmiyorum ama bacaklarımın altından destekleyen elleri sıkılaştı. Kucağında oyuncak bebek gibi gezmek ayık halimle düşündüğümde biraz utanç verici olsa da şu an o kadar hoşuma gidiyordu ki, elimde olsa hiç inmeyi düşünmüyordum.
"Geldik, in bakalım."
Hafifçe aralık olan gözlerimle geldiğimiz odayı inceledim, fazlasıyla tanıdık olan bu yer birkaç gün önce Hyunjin'in saçlarımı yıkadığı banyosundan başka bir yer değildi.
"İnmek istemiyorum."
Ayıltmaktan kastı neydi, buna dair bile hiçbir fikrim yoktu. Tek derdim kucağından inmemekti. "İnmen gerek seni ayıltmam için."
Hyunjin iç çekerek mırıldandığında görmeyeceğini unutarak başımı iki yana salladım. Kollarımı daha da sıkılaştırıp hemen yüzümün yanındaki kulağına doğru fısıldadım.
"Ayılmak istemiyorum."
Hyunjin yüzünü hafifçe geriye çekerek yüz yüze gelmemizi sağladığında şaşkınlıkla gözlerimi kırpıştırarak ona baktım. Derin bir nefes almasının ardından söylendi.
"Rahat dursan ben de seni ayıltmaya çalışmam zaten." Neyi kast ettiğini anlamayarak dudaklarımı büzdüğümde Hyunjin hafif bir sinirle güldü. "Hiç öyle masum bakma, kendini bana sürtüp duruyorsun geldiğimizden beri."
Öyle mi yapıyordum? Hiç ama hiç fark etmemiştim.
Çatılı kaşlarımla ona bakarken biraz cilveli bir şekilde söylendim. "İstemiyor musun ki beni?"
Hyunjin'in kaşları çatıldı, sarhoş olmama rağmen kasılan omuzlarını net bir şekilde ellerimin altında hissettim. Uyluklarımı kavrayan elleri sıkılaşırken "Sen benim sınavım olmalısın..." diye mırıldandığını duymuştum sadece.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
run away | hyunlix ✓
FanfictionFelix'in kaçarak geldiği şehirdeki yeni komşusu biraz problematikti, biraz da arsız. ✓düzyazı ağırlıklı, text ✓minsung