"Kurudu sanırım."
Hyunjin elleriyle saçlarımı dağıtırken mırıldandığında gerginliğimi görmezden gelmeye çalışarak söylendim.
"Kendim yapabilirdim bunu."
Bana hiç aldırış etmeden kurutma makinesini benimkilerden çekip kendi saçlarına tutmaya başladığında oturduğum sandalyeden ayaklandım derin bir nefes alarak. Ardından eline uzanıp kurutma makinesini aldığımda bana hiç itiraz etmemişti.
"Otur hadi." Sandalyeyi çekerken mırıldandım. "Seninkileri de ben kurutayım."
Kaşları havalansa da bir şey demedi ve onun için çektiğim sandalyeye oturdu, ben de hızla uzanarak yumuşak ve çok da ıslanmamış olan saçlarını kurutmaya başladım. Islak ellerimle saçlarını çekiştirirken ıslatmıştım büyük olasılıkla.
Ona anlatmaya karar vermemin üzerinden çok geçmemişti, ben o cümleyi kurduğumdan beri ikimiz de sessizdik. Ama dediklerimin hoşuna gittiğini davranışlarıyla, bakışlarıyla bile anlıyordum. Beni cesaretlendirmek için herhangi bir cümle kurmamasınıysa anlatmayı seçen tarafın tamamen ben olmamı istediği için olduğunu bilecek kadar iyi tanımıştım onu. Ne cesaretlendiriyordu ne de anlatma diyordu, tam Hyunjin'e göre bir davranıştı bu.
Bense anlatacağımı söylememe rağmen içten içe gitgeller yaşıyordum. Hyunjin'in bana verdiği gri boxer ve ona ait olan bol tişörtü yalnız başıma banyoda giyerken bile sadece bu kararsızlık süslemişti beynimi. Sonrasında banyodan çıktığımda da ara vermemiştim düşünmeye ya da o benim saçlarımı kuruturken de, sonuç olarak şu an onun saçlarını kuruturken bile bunu düşünüyordum.
"Kupkuru oldu."
Kurutma makinesini kapatıp konuştuğumda Hyunjin'in bakışları omzunun üzerinden bana döndü. Bakışlarından kaçmak adına kurutma makinesini masaya bırakmak için uzandığım sırada belime dolanan eliyle neye uğradığımı şaşırdım. Ardından kendimi onun kucağına çekilmiş bulduğumdaysa evimdeki koltuktan çok onun kucağına oturduğuma yemin edebilirdim.
Şaşkınlıkla "Ne yapıyorsun?" diye mırıldandım kucağında oturmaktan gram rahatsızlık duymazken.
Hyunjin'in belimdeki eli parmaklarıyla orada ritim tutmaya başlarken artık aramızdaki sessizliğe dayanamıyor olacak ki konuştu. "Anlatmayı düşündüğünü sanıyordum?"
"Düşünüyorum." dedim fısıldarcasına. Ardından yutkunmam kaçınılmaz olmuştu, bakışları adem elmama kaydı bu hareketimle.
"Sonuç?"
Bilmiyorum dercesine omuz silktim onun ciddi sesiyle. "Anlatmak istiyorum ama korkuyorum." diye itiraf ettim bu yüzden bakışlarımı kaçırırken.
Hyunjin'in bakışları biraz yumuşar gibi oldu, ardından belimde olmayan eli kuruttuğu için kabarmış olan saçlarıma giderken birkaç tutamı zarifçe kulağımın arkasına yerleştirdi.
"Benim yanımdayken hiçbir şeyden korkmanı istemiyorum, sence sana zarar verecek bir şeye izin verir miyim?"
Kafamı olumsuz anlamda salladım, sanki bir şeyler biliyor gibi konuşmuş olmasına sonra kafa yoracaktım. Ona güvendiğimi söylemiştim zaten, bana bir şey olmasına izin vermezdi ama korktuğum şey benim yüzümden ona bir şey olmasıydı.
"Umrumda olan kişi kendim değil ki." diye mırıldandım isteksizce. Onunla iyiliği için çıkmamış olmam kulağa fazla klişe geliyordu ve bunu söylemek beni utandırıyordu ama durum bundan ibaretti. Yapabileceğim başka bir şey yoktu.
Kaşları havalandı kurduğum cümleyle, ardından saçımdaki eli hafifçe orayı okşarken sakin kalmamı istiyor gibi mırıldandı.
"Umrunda olan kişi bensem siktir et," Söylediği şey gözlerimin hafifçe açılmasına sebep olduğunda gözleri benimkilerden ayrılmazken ekledi. "çünkü emin ol hiçbir şey benden uzak durmandan fazla canımı yakamaz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
run away | hyunlix ✓
Hayran KurguFelix'in kaçarak geldiği şehirdeki yeni komşusu biraz problematikti, biraz da arsız. ✓düzyazı ağırlıklı, text ✓minsung