Göz kapaklarım, üzerine vuran gün ışığıyla hafifçe aralanacak gibi oldu. Ancak her şeye rağmen dün gecenin ve bu sabahın yorgunluğu yüzünden uykuya yenik düştüler ve tekrar kapandılar.
Tam tekrar uykuya dalacağım sırada aralık olan cam sayesinde olabildiğince net duyabildiğim gürültüyse, irkilerek uyanmamı sağladı. Gözlerim ardına kadar açılırken hissettiğim korkuyla hızla etrafıma bakındım, kalbim bir anda deli gibi atmaya başlamıştı artık en ufak sese tetiklendiğim için.
Etrafıma bakındığımda Hyunjin'in hemen üzerinde uzandığımı fark etmek ve onun beni dikkatle izleyen gözleriyle karşılaşmak, güven duygusunun yavaşça kanıma karışmasına sebep oldu. Farkında olmadan Hyunjin'in çıplak göğsüne geçirdiğim tırnaklarımı kendime çektim hızla. Gözlerimse rahatlama hissiyle kendiliğinden kapanmıştı ki Hyunjin'in beni rahatlatmak ister gibi mırıldandığını duydum.
"Korna sesiydi, sıkıntı yok."
Başımı onaylarcasına sallasam da kalbim hâlâ o kadar hızlı atıyordu ki, ona anlatmak beni bir yandan rahatlatırken bir yandan daha kötü hissettirmişti. Şimdi sadece bana bir şey olacak mı korkusuyla yaşamıyordum, ona bir şey olacak korkusuyla da yaşıyordum. Üstelik bu korku, çok daha ağır geliyordu.
Etrafa bakmak için kaldırdığım başımı derin nefesler alırken çıplak göğsüne geri yasladım. Gözlerimi hâlâ açmamıştım, kalp atışımın normale dönmesini bekliyordum bunun için.
Hyunjin'in elini saçlarımda hissettiğimde de ona bakmadım, bunun yerine yanağımı iyice göğsüne bastırdım. Oysa neden korktuğumu artık biliyor olmasının da bilinciyle sessizce saçlarımı okşadı kalp atışlarım normale dönene kadar. Hemen üzerinde olmamdan kaynaklı, kalp atışlarımı hissedebildiğine yemin edebilirdim.
"Aylardır... Her duyduğun sese korkarak mı uyanıyorsun?"
Nefeslerim düzene girdiği ve kalp atışlarım normale döndüğü sırada Hyunjin'in sesiyle kırpıştırarak araladım göz kapaklarımı. Ona bakmak yerine odanın ışık alan penceresine bakarken hafifçe başımı olumsuz anlamda salladım.
"Yanımda sen olduğun için daha fazla tetikteyim..." Açıklayamamış gibi hissetmemle derin bir nefes alırken başımı kaldırdım ve onunla göz göze gelmek için göğsünden destek aldım dirseklerimle. "Sana bir şey olur diye korkuyorum."
Hyunjin'in bu dediğimle kaşları çatıldı, ardından dün geceden kalma yer yer yaralar olmasına rağmen hâlâ mükemmel biçime sahip olan dudaklarını araladı.
"Felix, daha kaç defa diyeceğim? Bu endişelenmen gereken son şey bile değil."
Omuz silktim istemsizce ve hızla ufak morluklarla süslediğim boynuna bir öpücük kondurdum, ardından yüzümü boyun girintisine gizlerken mırıldandım.
"Ama endişeleniyorum."
Kolları anında tüm bedenimi sarıp bana sıkıca sarıldı, boyun girintisinde derin nefesler aldım ben de o bunu yaparken.
"Bana şirketin adını söylersen endişelenmene hiç gerek kalmaz."
Hyunjin'in hafif imâlı çıkan sesiyle hızla olumsuz bir mırıltı çıkarttım. "O şirketlerle uğraşılmayacağını söyledim sana Hyunjin," Derin bir nefes almamın ardındansa ekledim. "Hem en yakın zamanda yeterli parayı toplayıp yurt dışına çıkacağım, bu iş ancak böyle çözülür."
Hyunjin'in sırtımı hafifçe okşayan eli duraksadı, ardından alaylı gülüşünü duyduğumda sırtımdaki ellerinin belimden kavrayarak beni yanındaki boşluğa bırakması bir olmuştu. Şaşkınlıkla ona baktığım sırada o oturduğu yerden hızla doğrulmuş ve yatağın ucunda oturur pozisyona gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
run away | hyunlix ✓
FanfictionFelix'in kaçarak geldiği şehirdeki yeni komşusu biraz problematikti, biraz da arsız. ✓düzyazı ağırlıklı, text ✓minsung