19*

220 32 25
                                    

Choi Jongho elindeki telefonu cebine koydu ve kapı zilini çaldı. Heyecanla Yeosang'ın açmasını beklerken etrafı inceliyordu.

İlk gelişi değildi ama beklerken etrafı incelemekten başka ne yapabilirdi ki? Yeosang'ı özlemişti. Evet, dün sabah görüşmüş olabilirlerdi ama bu özleyemeyeceği anlamına gelmezdi.

Jongho insanlara çabuk bağlanırdı. Kime, ne kadar bağlanırsa bağlansın en sonunda üzülen Jongho oluyordu. Bunun tekrarlanmasını istemiyordu ama Yeosang'ın diğerleri gibi olmadığına inanıyordu. Yeosang onun için farklıydı. Tanıdığı tüm insanlardan farklıydı. Yeosang'dan gerçekten etkileniyordu.

Yeosang ile beraber takıldıklarında, konuşup sohbet ettiklerinde heyecanlanıyordu Jongho. Herkese karşı soğuk olsa da Yeosang'ın yanındayken yavru köpeğe dönüşüyordu.

Yeosang'ı birçok kez çıplak, altında inlerken hayal etmişti. Son zamanlarda sık sık rüyalarına da girmeye başlamıştı. Her yakınlaştıklarında aklına gelmesine engel olamıyordu.

Kapı açıldığında onu gülümseyerek Yeosang karşıladı. Jongho'da ona gülümsediğinde içeri girdi.

Her buluştuklarında ilk başta aşırı gergin oluyorlardı ama daha sonradan alışıyorlardı. Yine aynısı oluyordu. Jongho gergince salona geçtiğinde arkasından Yeosang gelmişti.

"Madem kahve için geldin, ben kahve yapmaya gidiyorum. İstersen balkona çıkarız"

Jongho kafasını salladığında Yeosang ona gülümseme sunmuş mutfağa geçmişti. Jongho ve kendisine bardak çıkarttığında kapıdaki bedeni fark etti Yeosang.

Eli ile yanına çağırdığında Jongho minik adımlarla Yeosang'ın yanına geldi ve yaptıklarını izlemeye başladı.

Yeosang, Jongho'nun öylece dikildiğini fark ettiğinde onu dürttü. "Arkamdaki masaya otur. Boşuna ayakta bekleme"

Jongho onaylayıp masaya oturdu. Yeosang'ı arkadan izlerken gözleri istemeden dolgun kalçasına kayıyordu.

Gözlerini kaçırıp başka şeyler düşünmeye çalıştı Jongho. İstediği gibi olmuyordu. Yine gözleri Yeosang'a kaydığında ayağa kalktı ve yanına ilerledi.

Yeosang ne olduğunu merak edip Jongho'ya döndüğü sırada Jongho, Yeosang'ı tamamen kendisine çevirdi ve hızla dudaklarını birleştirdi. Yeosang anında karşılık verirken Jongho'nun belinden tuttu ve yerlerini değiştirdi.

Jongho tezgah'a yaslandığında Yeosang onun havada kalan ellerini indirdi. Daha sonra Jongho'nun kalçasından tutup onu kaldırdı ve tezgah'a oturttu.

Jongho'nun elleri Yeosang'ın yanaklarına çıktığında kendisine daha çok yaklaştırdı.

Daha sonra dudaklarını ayırıp oturduğu yerden atladı Jongho. Yeosang başını arkaya atıp derin nefes aldığında Jongho kafasını onun boynuna yaklaştırdı. 

Dolgun dudaklar Yeosang'ın boynuna değdiğinde vücudunun titremesine engel olamadı.

O sırada Jongho'nun telefonu çalmaya başlamıştı. Jongho umursamadan odağını Yeosang'a çevirdiğinde üst üste gelen bildirim sesi onu daha çok sinirlendirmişti.

İstemeyerek Yeosang'dan ayrıldı ve masanın üstündeki telefonunu alıp arayan kişiye baktı. San aramıştı.

San önemli değilse onu rahatsız etmezdi ama sürekli bildirim gönderip arada arayarak önemli bir şey olduğunu kanıtlıyordu.

Kaşlarını çatarak San'ın aramasını yanıtladı.

"Efendim?"

"Neden bu kadar geç açtın?"

Amoureux des imitateur | WoosanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin