17

183 31 25
                                    

"Hoş geldiniz"

Yeosang ve Wooyoung içeri geçerken kapıyı arkalarından kapattı Seonghwa.

Jongho'nun, yanlış anlaşılmadan kaynaklanan her şeyin doğrusunu anlatabilmesi için Seonghwa'nın evinde toplanmışlardı.

Wooyoung ne kadar istemese de Yeosang için kabul etmişti isteğini. San ile görüşmek istemiyordu.

Salona girdiklerinde koltukta oturan San ve Jongho ayağa kalktı. Jongho gergince olduğu yerde dururken San, Wooyoung'a gülümseyerek bakıyordu.

Wooyoung kafasını 'ne var' anlamında salladı. San'ın gülümsemesi solmuş koltuğa geri oturmuştu.

Yeosang'ın dediği gibi soğuk davranacaktı. Ciddi olacaktı ve hemen yumuşamayacaktı. Bunu sürekli tekrar ediyordu.

San'a fazlasıyla kızgındı. Özellikle de kendisine açıklama yapmadan gittiği için kızgın ve üzgündü.

San farkındaydı sevdiği çocuğu üzdüğünü. Evet, yapmaması gerekiyordu ama Seonghwa aradığında sesi telaşlı geldiğinden endişelenmişti.

Ortada önemli bir konu yoktu. Yani San ve Wooyoung'ı ilgilendiren bir sorun değildi.

Herkes bir koltuğa oturduğunda Seonghwa boğazını temizledi. "Evet, bazı yanlış anlaşılan konular var. Öncelikle Yeosang, Jongho ve Hamyeol arasında hiçbir şey yok. Bizimle bazı konuları konuşmaya gelmişti ve bunun Jongho ile alakası yoktu. Neden yaptıysa bir anda yakınlaştı"

Yeosang kafasını salladı "beni niye ilgilendiriyor ki zaten? Ne yapıyorsa yapsın" dedi. İnanmıyordu dediklerine.

Seonghwa derin bir nefes alarak ayağa kalktığında tüm gözler ona dönmüştü.

"Jongho ve sen burada bu konuyu konuşup anlaşmanızı istiyorum. Şimdi diğerlerini yanıma alıp gidiyorum ve geldiğimde sizi barışmış şekilde göreyim"

Seonghwa kapıya ilerlerken Wooyoung ve San'ın omzuna dokundu. Onlarda ayaklanıp Seonghwa'nın arkasından ilerlediler.

Hepsi odadan çıktığında Seonghwa kapıyı kapattı ve Woosan ikilisine döndü.

"Benim işlerim var dışarı çıkıyorum. Yarım saate gelirim ama gecikirsem size haber vereceğim. Size yazdığımda Jongho ve Yeosang'ı kontrol edersiniz. Büyük ihtimalle barışmış olacaklar"

Wooyoung ve San kafalarını salladığında Seonghwa üzerine bir mont aldı ve dış kapıya ilerledi. Wooyoung'da arkasını dönüp San'ın yanından geçti ve mutfağa ilerledi.

San'da arkasından gelirken ne demesi gerektiğini düşünüyordu. Wooyoung'ın ona fena şekilde trip atacağını biliyordu.

Wooyoung eline bir bardak aldı ve su doldurdu. Suyu bir yudumda içerken masaya geri bıraktı ve onu izleyen San'a döndü.

"Ne var?" Wooyoung kafasını tekrar salladığında San onun bu davranışına sadece göz devirdi.

"Özür dilerim"

Wooyoung, San'ı umursamadan kapıdan dışarı çıkacağı sırada San onun kolundan tuttu ve kendisine çevirdi.

"Çocuk musun Wooyoung? Biraz bekle ve söyleyeceklerimi adam gibi dinle"

Wooyoung kolunu San'ın elinden kurtardı ve duvara yaslanıp San'ın diyeceklerini bekledi. 

"Seni orada bırakmamam gerekirdi ama Seonghwa sanki Jongho'ya bir şey olmuş gibi tepki verdiğinde gerçekten korktum. Beni arayıp yanlarına çağırdıklarında hemen giden bir tip değilim. Bu yüzden bir şey olmuş gibi davranıp 'acil gel' dedi. Bu da beni korkuttu, seni de korkuturdu. Emin ol benden daha çok tedirgin olurdun. Seni biraz bile tanıdıysam arkadaşlarına bağlı birisin"

Amoureux des imitateur | WoosanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin