Yeosang ve Jongho, kapıyı çaldığında San'ın kapıyı açmasını beklediler. Yaklaşık iki dakika sonra San kapıyı araladığında onun uzaktan bile bakılsa büyük bir hayal kırıklığı yaşadığı belli oluyordu.
Jongsang ikilisi, içeri girdiğinde arkalarından kapıyı kapattı San. Eli ile salonu gösterdiğinde beraber salona geçtiler.
"Bize her şeyi düzgünce anlatır mısın San?" Yeosang bir eli Jongho'nun elleri arasındayken sorduğunda, San'ın gözleri bir anlığına onların ellerine kaymıştı.
"Wooyoung ile konuşmuştum. Çok sıkılıyorum, buluşabilir miyiz dedi. Onu evinden aldım ve bara geçtik. Wooyoung aşırı içti. Zorla çıkarttım onu bardan. Daha sonra eve yürüdük. Her neyse, bazı yerleri geçiyorum. Eve geldik, Wooyoung rahat durmadı. Şey oldu... Yakınlaştık biraz"
"Buraları zaten biliyoruz San"
"Her neyse, yatakta 'neden bana güveniyorsun?' dedi. Anlamadım tabii. Daha sonradan söyledi fake hesabın ona ait olduğunu"
"Peki nasıl hissediyorsun? Ne yapacaksın?" jongho'nun sorusuna bir süre düşündü San.
"Garip hissediyorum... güvenim kırılmış gibi, ama çok seviyorum. Ayrılamam, hem de böyle bir şey için. Üzüldüm, kalbim kırıldı. Ama affederim yine... Zamana ihtiyacım var sadece"
"Seni anlayabiliyoruz San. Siz konuşun, ben Wooyoung'a bakayım" Yeosang nefesini dışarı verip ayaklandığında ikisi de onu onayladı.
Yeosang odadan çıktı ve banyonun önüne geldi. Daha sonra kapıyı tıklatıp boğazını temizledi. "Ben geldim Wooyoung"
Yeosang birkaç kez daha kapıyı nazikçe çaldığında Wooyoung ona kapıyı açtı. Kızarmış gözleri ve burnu ile Yeosang'ın karşısında dururken içi sızlamıştı Yeosang'ın.
Yeosang kollarını açıp Wooyoung'a yaklaştığında Wooyoung anında kollarını Yeosang'a dolamıştı.
Yeosang çok üzülüyordu Wooyoung'a. Wooyoung ile beraber büyümüşlerdi ve ne kadar büyürse büyüsün hâlâ çocuk gibiydi. Çocuk gibi seviniyor, çocuk gibi her şeye üzülüp, ağlıyordu.
"Wooyoung, leş gibi kokuyorsun. Uzak dur benden" Yeosang yüzünü buruşturup Wooyoung'ı kendisinden ayırmaya çalıştı.
Wooyoung suratını asıp Yeosang'dan ayrıldığında içeri Jongho girdi. "Wooyoung, bizim eve gelmek ister misin?"
"Sizin ev mi?"
"Yeosang'ın evi yani" Jongho'nun cevabına kafasını salladı Wooyoung. Ne diyorlarsa kabul edecek durumdaydı.
Yeosang, Wooyoung'ın koluna girip kapıya sürüklediğinde kaşlarını çattı Wooyoung. "Nereye?"
"Eve"
Önden Wooyoung ve Yeosang çıkarken, arkalarından Jongho kapıyı kapatarak ilerledi. Woosang ikilisi, dış kapıya ilerlerken Jongho, San'ın yanına gidip eve döndüklerini söylemişti.
San ile vedalaşıp, arabanın önünde bekleyen Wooyoung ve Yeosang'ın yanına ilerledi Jongho. Arabanın kapısını açıp ilk önce arka koltuğa Wooyoung'ı oturtturdular. daha sonra Yeosang'da, Wooyoung'ın yanına oturduğunda Jongho da kendi koltuğuna geçip arabayı çalıştırdı.
Wooyoung kafasını Yeosang'ın omzuna koyduğunda ne kadar kokudan rahatsız olsa da kıpırdamadı Yeosang.
"Neden böyle yaptın Wooyoung?" Yeosang'ın sorusunu duyduğunda ofladı Wooyoung.
"Ağzımdan kaçtı dedim ya" Yeosang, Wooyoung'ın sinirli olduğunu anladı ve daha fazla soru sormadı.
Wooyoung gözlerini kapatıp elini Yeosang'ın koluna doladı. Yeosang ise boş olan eliyle telefonunu aldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Amoureux des imitateur | Woosan
Short StoryCan sıkıntısından ne yapacağını şaşıran Jung Wooyoung, eğlenmek için okulda hoşlandığı ve bir o kadar da gıcık kaptığı çocuğu taklit etme kararı alır. - Dünyanın en saçma kurgusuna hoş geldiniz.