6

99 14 7
                                    

"poe! Bundan da alalım."

Bu kış yıl başı için ikisi alışveriş yapmaya çıkmış, kar ise daha yağmamıştı. Ranponun çocuk gibi etrafa parlayan gözlerle bakmasını derin derin izlerken aklına bir anda neden böyle hissettiği geldi. Neden böyle hissediyor? Ona karşı böyle hissetmesi yanlış geliyordu.
O dünyanın en iyi ve en yetenekli dedektifi! Tabiki de daha iyilerine layık...

Değil mi?

Telefonuna gelen mesajla birlikte irkilmiş, ardından elini cebine atmıştı.

- dışarıdasın bakıyorum? Kar yağıyor biliyor musun?
- hayır yağmıyor
- :)

"Ah.. pardon."

Ranponun yere düşmesi ile kafasını hemen telefondan kaldırmış, o tarafa doğru koşmuştu.

"İyi misin ranpo-kun?"

"Lütfen kusuruma bakmayın..."

Yere çökmüş mor-beyaz saçları olan adam telaşla yerdeki paketleri toplarken kafasını kaldırıp iki adama baktı. Yüzünde garip bir ifade vardı ama sanki bu sadece poeye karşı gibi görünüyordu.

"Ü-üzgünüm.."

Konuşurken sanki bir şeylerden emin olmak istiyormuş gibi bir ifade vardı şimdi de yüzünde.

Poe bunu biliyordu.

Onu tanıyor, evet kesinlikle

Bu sigma!

Birkaç adım geriye gittiğinde ranpo ikisinin arasında olan şeyi izlemeye devam ediyordu. Gözünden bir şey kaçmamış, ikisinin birbirini tanıdığını fark etmişti.

"Tekrardan özür dilerim gitmeliyim" sesi aceleyle çıkmış arkasını döndüğünde kolundan bir el yakalamıştı.

"Nereye?"

Ranpo araya girmeli miydi? İkisinin arasında olan şeyi bilmiyordu girmek istediğine pek emin değildi belkide izlemeye devam etmeliydi.

"Beyefendi bırakın lütfen, işime geç kalıyorum para mı istiyorsunuz?"

Adam bunları söylerken hafif sesi titriyordu. Ranpo kesinlikle bir şeyler sakladığından emin olmuştu.
Poe ise kolu yavaşça bırakmış öylece ona bakıyordu.

"Teşekkürler"

Hızlı gitmek istiyordu, hatta koşmak istiyordu karma saçlı ama poenin bakışları sanki onu delip geçiyordu. Fazla rahatsız ediciydi, kendi içinden kısık bir sesle mırıldandı.

"Değişmemiş"

"Poe?"

Yanındaki dedektifi unutan polis hızlıca ona dönüp bir şey olmamış gibi gülümsedi.

"Eski bir arkadaşım önemli değil." İnandırıcı gelmemişti. Aksine gayet önemli bir durum gibi duruyordu.

"Eminsin?"

"Evet."

ranpo şu anlık boş vermek istemişti. Belkide sadece ona güvenmesi gerekiyordur.
Yanındaki adamın kolundan tutup başka mağazalara götürüyordu. Yılbaşı için heyecanlıydı ve bu sefer tek değil arkadaşı edgarla birlikte girecekti.

Köşedeki küçük ama tatlı olan pembe mağazaya girdiklerinde ranpo gidip siyah bir gömlek gördü ve onu denemek istedi. Poe ise buna hayır dememiş, kenardaki koltuklardan birine oturup telefonu ile uğraşmaya başlamıştı.
Telefonu yeniden çalmaya başladığında ise onu eline aldı.

Kabinlerden çok uzak değildi ama telefonu çalınca uzaklaşmak istedi çünkü bu numarayı tanımıyordu .

"Buyrun?"

"Neden dedektifleydin?"

Duyduğu sesle bir kez daha duraksadı. Bunu gerçekten beklemiyordu numarasını nerden bulmuştu?

"Numaram neden sende var?"

Karşıda oluşan sessizlik her şeyi açıklamıştı
En azından ikisi için olan bir açıklamaydı.

"Yanlış yapıyorsun ve bunu kendin de biliyorsun."

"İşten ayrılmış olabilirsin ama hala benim kararlarıma karşı çıkma hakkına sahip değilsin sigma."

Derin bir iç çekişi ardından karma saçlı adam konuşmak için birkaç kelimeyi bir araya getirebilmişti.

"En azından mutluyum."

En azından mutluyum.

En azından mutluyum?

Hayır edgarın gayet mutlu bur hayatı vardı o ne zırvalıyor?

"İhanet ettin böyle mi mutlusun gerçekten?"

"Patron." Sesi kendinden emin ve daha deminkinden biraz daha boğuk çıkıyordu.

"Pişman olacaksın. Her zamanki gibi seni uyarıyorum ama hep kendi bildiğin şeyi yapıyorsun."

Edgar zaten bu karardan çoktan pişmandı lakin bildiği şeyleri tekrar yüzüne söylenmesi oldukça rahatsız ediciydi.

"Hain."

Telefonun kapanma sesiyle birlikte poe numarayı engelledi ve telefonu cebine koydu.

Sigmanin haksız olduğu bir yer yoktu.

Edgar gerçekten pişmanlık duyuyordu ve bu hayatı boyunca asla geçmeyecek türden bir pişmanlıktı.

Edgar allan poe ilk defa yenilmiş hissediyordu.

Snowfall-RanpoeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin