Sabah saatlerinde ranpo masasında uyuya kalmış, başını kollarına gömmüştü.
Uykusu biraz derin olsa gerek ki çalan kapı sesini duymamıştı.Bu saatte gelen kişi kim olabilirdi? Sabahın daha saat yedisiydi.
Kapı yavaşça açıldı ve tekrar kapatılma sesi tüm evde yankılandı. Ranpo gözlerini hafif araladığında başında bekleyen silüeti görmesiyle birden başını kaldırdı ve arkasını döndü.Gelen kişi poeydi ve ranponun ani hareketine korkmuş görünüyordu.
"Korkutmak istememiştim ranpo-kun.."
Ranpo ellerini gözlerine götürerek ovaladı ve tekrar edgara bakındı. Onda bir anahtar olduğunu bilmiyordu sahi eve nasıl girmişti ki?
"Anahtarın olduğunu bilmiyordum."
Menekşe gözlü, onu daha iyi görebilmek için saçlarını kenara çekti ve gülümsedi.
"Sen hasta olduğunda bir tane almıştım. Hatırlıyorsun değil mi? Bir kaç gün sana bakmak için burda kalmıştım."
"Hatırlamaz olur muyum..?"
Ranpo'nun hastalıkları normal insanlardan biraz daha uzun ve ağır geçiyordu. Sıradan bir grip olsa bile bu ranpoyu kötü etkiliyor, yataktan kalkmasına izin vermiyordu. Edgar ise bunu geçen ay kendi gözleriyle görmüştü. Kesik bir iç çekip kafasını biraz eğdi ve onun zümrütleriyle buluştu.
"Kahvaltı hazırlamamı ister misin?"
"Aç hissetmiyorum."
"Kahvaltı yapmak önemli ranpo-kun.. böyle yapma."
Dedektif kafasını olumsuz yönde sallayınca edgar yüzünü astı. Aslında hep böyle yapıyordu ve onun için doğru değildi.
"Gece burda mı uyudun?"
"Neden beni sorguya çekiyorsun..?"
Ranponun bu ani sorusu poeyi oldukça şaşırtmıştı. Sorguya mı çekiyordu? Bunun farkında değildi veya ranponun gerçekten morali bozuktu. Ya da sadece çok yorgundu.
"Özür dilerim."
"Özür dilenecek bir şey yok."
Dedektif yerinden kalkıp yatağa yüz üstü yattı ve kollarını iki yana açtı.
"Seninde yorgun olduğunu biliyorum."
Poe susup başını ranpoya doğru çevirdi. Onun yanına uzanmak istiyordu. Şu an bunu düşünecek kadar yeterli enerji bulamadı ve ranponun yanına uzandı.
"Ajansta durumlar nasıl ranpo-kun?"
"Herkes iyi. Yeni bir iş geldi onun üzerine kafa yoruyorlar."
"İş?"
Ranpo bu iş üzerine biraz düşünmeye başladı aslında detaylarını tam olarak bilmiyordu.
"Zengin bir iş adamı sanırım..."
Ranpo durup düşündü. Buda bir suikasttı, her hangi bir kanıt yoktu ve olay bu gece ranpoya mail olarak gelmişti. Belkide olay tam anlamıyla meleklerin çürüyüşü değildi. Belkide suikastcılardan oluşan bir topluluk..?
"Suikasta uğramış, Sen bunun hakkında bir şeyler biliyor musun?"
"Ha.. evet bugün öyle bir şey gelmişti ama ben görevli değildim."
Ranpo üşümüş hissettiğinde edgara yanaştı ve kafasını onun yanına gömdü. İkiside susup sadece odadaki saatin tik tak seslerine kulak kesildiler. İkiside bir birine bir şey dememişti.
"İyi uykular ranpo-kun."
"İyi uykular edgar."
Dediğim gibi yeni bir ranpoe serisi hikayenin sonunu az buçuk kafamda hazırladım. Bu bölüme kadar gidişi nasıl buldunuz? Çok mu sıradan bilemedim ama bunu da yazmak istedim
İyi okumalaar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Snowfall-Ranpoe
FanfictionEn iyi dedektifin gönlünü alan sıradan bir polis mi? Bu sadece basit bir hikaye olurdu. En azından onlar için.