Sabah saat yedi gibi çalan alarmımla yataktan doğruldum. Bugün için bir çok plan yapmıştım. Kendimi çok enerjik hissediyordum. Heyecanla yataktan doğrulup bir güzel gerildim. Ayaklanıp ,evin her yeri gibi, mavi renklerle donattığım mutfağıma girdim. Sabah güneşi mutfağıma vurmuş ve çok güzel bir görüntü ortaya çıkarmıştı. Yüzümde kocaman bir gülümsemeyle ocaktaki çaydanlığı alıp kendime çay koydum. İçim içime sığmıyordu. Evdeki her şeyi hızlıca bitirip günün geri kalanında planladığım her şeyi yapabilmek istiyordum. Çay olurken bir yandan da kendime menemen yapıp sofraya koydum. Kahvaltılık, bardak, tabak, çatalları da çıkartıp ,masaya, menemenin yanına koydum. Çayımı da doldurduktan sonra sofraya oturup kahvaltımı yaptım. Saat tam sekizde bulaşıkları da yerleştirip giyinmek üzere odama geçtim. Dolabımı açıp giyebileceğim en renkli kıyafeti aradım. Gözüme ilk çarpan yeşil kapüşonluyu aldığım gibi üstüme geçirdim. Altıma da beyaz bol bir pantolon giydim. Yüzümün güzel gözükmesini istiyordum. Bu yüzden aynanın karşısına geçip hafif bir makyaj yapma kararı aldım. Mosmor olmuş gözlerimin altına kapatıcı sürerek başladım. Kapatıcının üstüne pudrada geçtikten sonra şeftali tonu bir allık sürdüm. Rimelde sürdükten sonra yine şeftali tonunda bir rujla kapanışı yaptım. Aynadaki yansımama bütünüyle baktığımda gerçekten güzel görünüyordum. Kahkahayla 'Gerçekten çok hafif bir makyaj oldu Özgür.' dedim aynadaki yansımama. Çünkü makyajım oldukça fazla görünüyordu. Ama önemli değildi. Güzel görünüyor olduğu için dert etmeyip ayaklandım. Montumu ve atkımı giyip, bel çantamı da taktıktan sonra dışarı çıktım. Bugün Şevval Ablayla öğlen iki buçukta randevum vardı. O zamana kadar dışarıda planladığım her şeyi yapacaktım. İlk işim bir kitapçıya gitmekti. Otobüse binip bana en yakın olan kitapçıya gitmek üzere yola koyuldum. Bir süre sonra yanıma benim yaşlarımda olduğunu düşündüğüm bir kız oturdu. İçimden delicesine konuşmak, sorular sormak geliyordu. Yaklaşık 5 dakika sonra içimdeki bu isteğe yenik düşmüştüm.
-Merhaba.
Çekingen bakışlarla bana dönüp, beni bir güzel süzdükten sonra, karşılık verdi.
-Merhaba.
-Adınız ne acaba? Benimle yaşıt gibi görünüyorsunuz. Yirmi üç yaşında mısınız? Nereye gidiyorsunuz? O kadar enerjiğim ki bugünü en güzel şekilde değerlendirmek istedim. Erkenden kalkıp hemen kendimi dışarı attım. Önce bir kitapçıya gideceğim. Sonra güzel bir yemek yemeyi düşünüyorum. Peki siz ne yapacaksınız? İşiniz yoksa benimle gelmek ister misiniz? Bir de eğer yaşıtsak siz demesem olur mu?
kız sorularıma karşılık gülmeye başladı.
-Niye gülüyorsunuz?
-Özür dilerim. Kötü bir niyetle gülmedim. Art arda sorduğunuz sorular güldürdü. Hangisine cevap vereceğimi şaşırdım açıkçası. Ben 21 yaşındayım sizden küçüğüm. Anlayacağınız siz demenize gerek yok. İsmim Ada.
Heyecanla elini sıktım.
- Ben de Özgür. benimle konuşmana çok şaşırdım. Normalde herkes korkup kaçıyor. Yani çok da haksız sayılmazlar tabi ama... Neyse seninle tanıştığıma çok sevindim. Lütfen sende siz deme bana.
- Açık konuşmak gerekirse ilk başta korktum ama sanırım sosyal birisiniz...Birisin.
Yüzümde çok aptal bir sırıtma olduğunu hissedebiliyordum. Muhtemelen karşımdaki kız ,yani Ada, deli olduğumu düşünüyor olmalıydı. 'Özgür kızım sil şu aptal sırıtmayı yüzünden. Hayır! silemiyorum.' Allah'ım!! Sanırım arkadaşım var şuanda. Mutluluktan delireceğim.
- Şuan aşırı mutluyum. Ne yapalım? Bence kesinlikle bir şeyler yapmalıyız. Sinemaya mı gitsek? Ah, ama önce kitapçıya uğrayacaktım. O zaman önce kitapçıya gidelim sonra sinema sonra yemek? Ne dersin?
- Bence çok iyi olur. Kesinlikle hepsini yapmalıyız.
-Çok mutluyum şuan! Mükemmel bir gün olacak.
- Allah aşkına ne diyorsunuz?
-Ne?
- Deli midir nedir?
Ada yanımdan kalkıp giderken etrafımdaki gülüşme seslerine ilişti kulağım. Herkes benzer şeyleri fısıldıyordu. 'Deli mi bu kız?, uyuşturucu falan mı kullanıyor? , hasta mı acaba? ' Neler olduğu hakkında hiçbir fikrim yoktu ve gerçekten delirmek üzereydim. Ada neden yanımdan gitmişti? Neden bir anda bana böyle bir tepki vermişti? Neden herkes bana gülüp deli olduğumu söylüyordu? Allah aşkına şuanda neler oluyordu? Otobüsün içinde dehşetle etrafıma bakarak bunları düşünürken boş kalmış yanıma bir adam oturdu.
-İyi misiniz?
-Bilmiyorum. Ne olduğunu anlamıyorum.
- Az önce karşınızdaki kadınla kendi kendinize konuşuyordunuz.
- Ne?
- Sizin yanınıza oturduğundan beri onunla konuşup sanki oda size cevap veriyormuş gibi davranıyorsunuz. Ama sizinle hiç konuşmadı. Beni yanlış anlamayın ama sanırım bir doktora görünmelisiniz.
Elim ayağım titriyordu. Zorlanarak ayağa kalktım.
-Bir sonraki durakta ineceğim de geçebilir miyim?
-Tabi buyurun.
Düğmeye basıp otobüsün durmasını bekledim. Aşağı iner inmez bir taksi çevirip hastanenin yolunu tuttum. Hala ellerim titriyordu. Bugün çok mutluydum , iyiydim , enerjiktim hiçbir sorunum yoktu. Ben iyiydim. Ama... Bir şeyler oluyordu ve size yemin ederim neler olduğu hakkında en ufak bir fikrim bile yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Noktalı Virgül
Aktuelle LiteraturNoktalı virgüldü onlar. Tek onlar değil, hepimiz. Zihniyle savaşanlar, kendine düşman olanlar, ağlayanlar, korkanlar, hayatından vazgeçenler, ruhuna yabancılaşanlar... Biliyorum, en yakından tanıyorsunuz hepsini. İşte bu yüzden noktalı virgülüz biz...