Söylediği şey sinirimi acayip bozmuştu. O kadar laf söylemişti bana ama bu kadarını beklemiyordum. Gerçekten bu kadar ileri gidebileceği aklımın ucundan bile geçmiyordu. Azıcık tanımış olsaydı bu şekilde konuşmazdı. Aslında ben de onu tanımıyordum ve onu beni tanımamakla suçlayamazdım. Bana bazen Umut verip bazen de bana karşı duvar örüyordu. Ruh halini anlamak imkansızdı. Bazen o kadar derin ve anlamlı bakıyor ki gözlerinde kayboluyorum o an zaman benim için durmuş oluyor. O kadar boş bakıyor ki sanki karşısındaki beyaz bir duvara bakıyor gibi... Şu an ne söylesem boştu uçup gidecekti sözlerim kırılan yine benim kalbim olacaktı. Buraya beni geri götürmek ya da evdeki söyledikleri yüzünden özür dileyeceğini düşünüyordum ama karşıma geçmiş küstahça söylediği kötü seviyesiz konuşmalara bir diğerini daha ekliyordu. Tokat attıktan sonra aramızda bir sessizlik olmuştu Ben düşüncelere dalıp giderken o sinirli biraz şaşkın biraz durgun bakıyordu. Yani her zamanki gibi boş bakıyordu ne söyleyeceğini ne yapacağını kestiremiyordum.
- yazıklar olsun sana, o kadar beraber zaman geçirdik ama sen beni tanıyamamışsın
Thm: Yanlış anladın soylemek istediğim şeyi
- ben anlayacağımı anladım. Sen zaten kendini bana yeterince evde açıkladın. Beni yeterince incittin.
Thm: Ben senin incittiğimi bilmiyordum
- o şekilde benimle konuşurken mutlu olmamı ya da gülmemi bekliyordun
Thm: Bak gerçekten yanlış anlaşılmışım özür dilerim
- sen hiç özür dileme. özür dilemene gerek yok ki... Suçlu olan sen değilsin, suçlu olan benim. Şu hayatta bir sürü şey yaşadım bir sürü insanla karşılaştım ve hala senin gibilere inanmaman gerektiğini öğrenemediğim için buradaki suçlu olan benim. O yüzden asıl ben özür dilerim senden sana inandığım için
(Yine dizi replik nsnxsj)Thomas biraz duraksamıştı ve yüzü düşmüştü. Acaba söyledim şeyleri anlamış mıydı yoksa yine her zamanki gibi bir kulağından girip diğer kulağından çıkıyor muydu?
Thm: ben kendimi bazen yanlış ifade ediyorum. Buda öyle oldu.
- en başından beri senin güvenilir biri olmadığını ortadaydı. Ne kültürlerimiz ne etnik yapımız ne dönemimiz hiçbir şey uyuşmuyor. En başından beri böylesin bir iyi bir kötü oluyorsun. Ama belki de ben inanmak istediğim için seni kendi gözümde iyi biri olarak görmüşümdür. Yani benim küçük bir hoşlantı içine girdim adam aslında sen değilsin benim kafamda kurduğum Thomas.
Söyledim şeyleri şok içinde dinliyordu bu kadar dürüst olmamı beklemiyordu belli ki.
Thm: yukarı çıkalım sakin kafa konuşalım böyle koridor köşelerinde konuşulacak konu değil
- belki böyle koridor köşelerinde konuşulacak konu değil ama sen koridor köşelerinde konuşulacak bir adamsın.
Artık ona karşı acımasız olacaktım onun bana karşı acımasız olduğu gibi... Benim ne hissedeceğimi düşünmeden beni kıracağını bildiği halde kötü kötü cümleler kurup utanmadan yüzüme söylüyordu. Ona hak ettiğini verecektim. Bana nasıl davranıyorsa ben de ona öyle davranacağım.
Thm: evet sinirlisin lady, ama konuşmamız lazım. Bu olanları Marshall bile biliyor
- evet biliyor Ben anlattım çünkü hatta beni bu otele o yerleştirdi. Ben senin için hayatımdan vazgeçmişken sen benim gitmeme izin verdin gitmeme sebep oldun o adamdan olmasaydı şu an sokaklardaydım. Bir daha da bana Leydi deme Ben Leydi falan değilim. Ben bir Türk kadınıyım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İngiliz Subay~ Thomas
Historical Fictionzamanda yolculuk yapıp kurtuluş savaşı dönemine giden ve İngiliz subay ild tanışır. Yaptığı şeyled sadece onu değil ülkenin geleceğinide etkiler. Pera palas'ta gece yarısı dizisinden alıntı uyarlama