31- gerçekler

336 32 18
                                    

-biliyor musun Thomas, jöle gibi adamsın.

Thomas: anlamadım?

Kaşlarını çatmış bana bakıyordu.

- hayatta nefret ettiğim insan tipisin. Ne istediğini bilmeyen insan. Sürekli farklı davranıyorsun ve ben seni çekemem

Thomas: ben seni gerçekten anlamıyorum?

- İnan benim seni anlayamadığım kadar değildir. Ben bunca zaman seni anlamak için uğraştım ama sen sürekli bana zorbalık yaptın. Istediğini aldın oldu mu canım beraber olduk işte

Thomas: lady cidden benim hakkımda bunu mu düşünüyorsun? Bunca zaman seninle sex yapmak için mi yanımda tuttum seni?

- beni yanında tuttuğun bir eşya sanıyorsun ama yanılıyorsun

Ona karşı olan öfkem yavaş yavaş dışa vuruyordu. Neyse kendime hakim olmalıyım çünkü bundan sonra çok ciddi bir yola çıkıyorum benden supelenmemesi gerekiyordu. Isim bittikten sonra hakkımda ne düşündüğü umrumda bile değildi. Bunca ay onun yanındaydım ve bizim askerlere hicbirsey bildirmemistim bu yüzden bana güveniyordu bu konuda

Thomas: galiba sinirlerin bozuk, kalbini kırmak istemiyorum

- sinirlerim bozuk evet. Bu aralar büyük bir boşlukta hissediyorum

Elimle kolunu okşadım.

- bu aralar beni alttan alabilir misin? Neyse unut gitsin

Diyerek yanından geçip arabaya bindim. Bir kaç saniye boğaz manzarasını izledikten sonra oda geldi arabaya binip arabayı çalıştırdı.

...

2 gün sonra

Lina'nin bebeğini aldırmıştik. Şuan odada linayi bekliyordum. Bana yardım edecektir diye düşünüyorum. Planım beraber yolculuk yapıp Türk ordusuna silah yardımı yapmaktı.

Kapı çaldı Lina gelmişti.
Kapıyı açtım dışarıya kontrol ettikten sonra dina'yı içeri aldım.

Beraber kanepenin olduğu yere gelip oturduk.

Lina: bu kadar önemli olan nedir
Öldüm meraktan

-ben sana yardım ettim senin de bana yardım etmeni bekliyorum sana yardım ettim bir karşılık beklemeden ama şu an senin yardımına ihtiyacım var.

Lima: lafı mı olur tabiki sana yardım ederim

-Ben aslında İngiliz değilim türk'üm

Lina'nın gözleri fal taşı gibi açılmıştı birden ayağı fırlayıp bağırdı.

Lina: NEEEE? TURK MUSUN? CIDDI OLMAZSIN

- SAKIN OLUR MUSUN SES DIŞARIYA KADAR GIDIYOR OTUR

Söylediğim şeyle Lina ne yaptığının farkına varmıştık yerine oturmuştu.

Lina: ne bir İngiliz subay ile nişanlandın o zaman. Ne kadara sattın kendini

-oha lina çüş yani gerçekten sen nasıl genel eve mecbur kaldıysan ben de buna mecbur kaldım

Lina: özür dilerim öyle  demek istememiştim yani anında etkisiyle kelime bulamadım

Lina'ya her şey baştan sona anlattım. Hayret içine Beni dinliyordu bazen şaka yapıyorsun gerçek olamaz bakışlar atıyorlar hatta bence şu an bile inanmamıştı zaman yolculuğu gerçekleşene kadar da inanmayacaktı.
 

Arkadaşlar klavyem birden Arapça oldu 10 saat onunla uğraştım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Arkadaşlar klavyem birden Arapça oldu 10 saat onunla uğraştım. Wnsnsnwnn neyse devam

Sonuçta başka birisi bana böyle bir şey anlatsaydın Ben de inanmazdım. Lina ile plana kurduk yarın Türk subaylarının bulunduğu yere gidecektik onlara silahı yardımı yapacağımızı söyleyecektik tabii nasıl yapacağını söylemiyecegiz. 

Zamanda yolculuk yapacaktık bavuluma silah doldurup getirecektik. Yani 50 60 silahın ne gibi bir değişikliği olabilir diyor olabilirsiniz ama bu dönemde bence çok önemli. En azından da az kayıp verebilirdik. Ve bir planım daha vardı Savaş başlamadan Marshall Brown'u zehirleyecektik. Böylece en yüksek rütbedeki kişi ingilizlerden ölecekti ve belki bu savaşı geciktirebilirdi biz de daha fazla hazırlık yapardık.

...

Lina çoktan gitmişti bende odada tür atıyordum
Gerçekten çok heyecanlıyım çünkü uzun zaman sonra aklım başıma gelmişti. Buraya geldim ilk günden beri kendimi kullandırtmış böyle bir tarihi fırsat elime geçmişken saçma sapan şeylerin peşinden koşuyordum. Vatan benim aşkımdan daha önemli bunu unutmuştum.

Sonunda ne olursa olsun ne başıma gelecekse gelsin bunu yapmayı göze almıştım. Gerekirse thomas'ı bile gözden çıkaracaktım. 

Içim kıpır kıpırdı bir an önce sabah olsun da hareket etmeye başlayalım diye düşünüyordum. O sırada pat diye odaya Thomas girdi.

- selam patlayan şekerim

Belindeki cep saatini çıkarıp komidine bıraktı ve bana kaşık kaşlarla bir yandan da gülümseyerek bakıyordu.

Thomas: patlayan şeker mi O nereden çıktı şimdi?

Hafif gülerek konuşuyordu ama sıkıntılı oldu da çok belliydi.

- bilmem öyle aklıma geldi şeker gibi tatlısın belki patlarsın falan var ya ağızda patlayan şekerler

Thomas: gerçekten kafam çok dolu ve şu an uyumak istiyorum Sabah erkenden kalkıp gideceğim

-ah biz de sana çok meraklıydık git yani Bizim de işimiz gücümüz var

Ceketini çıkarıp yatağın üstüne atmıştı daha sonra ben İşim olduğunu söyleyince ilgisini çekmiştik ya kollarını sıvayarak üzerime doğru geliyordu.

Thomas: ne işiniz var leydi

- hiç yani havadan sudan kalkacağım kahvaltı yapacağım işte giyineceğim falan da filan inter milan

Thomas: Milan? İtalya?

-bilmez misin öyle yani şehri ya İtalya'nın

Thomas: biliyorum herhalde ne alaka şimdi

- Bak benim patlayan şekerim falan filan inter milan böyle kafiyeli oluyor

Thomas: uyumam gerek, duş alıp uyuyacağım

Uyu bakalım uyu Ben senin başına daha neler neler getireceğim

Devam edecek...

İngiliz Subay~ Thomas Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin