(Rahatsız olan bu bölümü okumayabilir.)
•
•
•Jungkook'un evine gelmiştik. Evi neredeyse full siyahtı. Dekorları herşeyi siyahtı. İçeriye adım atacağım sırada beni holde duvarla kendi arasına almıştı. Göğsüm heyecandan hızla kalkıp iniyordu.
Jk: Bir şeyler içmek ister misin bebeğim? Yoksa birbirimize mi odaklanalım?
Dudaklarımı yavaşça yalayıp sırıtmıştım. Kollarımı onun boynuna sararak düşünür gibi yapmıştım.
Yg: Bilmiyorum ki. İçsek mi?
Bir elini gömleğimin içine sokup parmağını bel çizgime sürterek beni huylandırmaya başlamıştı. Belimi ona doğru bükmüştüm. Bundan etkilendiğimi biliyormuş gibi hareket ediyordu. Diğer elini kalçama yerleştirmişti.
Jk: Beni içebilirsin kediciğim.
Çok açık sözlüydü. Tamam ben de öyle olacaktım. Yani olmaya çalışacaktım. Belimle oynaması yüzünden huylanıyordum. Bir türlü bırakmıyordu. Hoşuma gitmiyor değildi. Bir elimi yanağına yerleştirip ona bakmıştım.
Yg: Jeon, öp beni.
Bunu benden beklemediği apaçık belli ediyordu. Ensemden tutup sertçe dudağıma yapışmıştı. Sırtım duvara vururken onun dudaklarını emmeye başlamıştım. Dudağındaki piercingi arada dişime çarpıyordu. Bir elim saçlarını çekiştiriyordu. Şuan ona ihtiyacım vardı. Jungkook dudaklarımı parçalarcasına öperken beni kucağına almıştı. Beni duvara yaslayıp kalçama sürtünmeye başlamıştı. Dudaklarına doğru boğuk bir mırıltı bırakmıştım. Bende aynı şekilde kalçamı ona sürtmeye çalışıyordum. Beni duvardan ayırıp hızlı adımlara yürümeye başlamıştı. Dudaklarımdan ayrılıp boynumu yalayıp emmeye başlamıştı. İki elimde saçını tutuyordu. Başımı geriye doğru atıp ufak bir inleme bırakmıştım. İçim titriyordu. İçim onun için yanıyordu. Nereye gideceğini bilercesine bir odanın kapısını açmıştı. Odada gözümü gezdirmiştim. Kendi yatak odasıydı sanırım. Yatak örtüsü beyazdı. Evinin tam tersi bi yatağı vardı. Boynumdan ayrılıp baygın gözlerle bana bakmıştı.
Jk: Yoon bundan sonra yapacaklarımızdan pişman olmayacağına emin misin? Bunu son kez soruyorum.
Ne kadar benimle olmak istese de ve bunu hep belli etmesine rağmen bunu soruyordu. Başımı ağırca sallayıp bu sefer ben onun boynuna odaklanmıştım. Boynun da ağırca dilimi gezdirip gözlerimi kapatmıştım. Bu kararımdan emin olduğumu gösteriyordu. Mırıldanıp yatağa doğru adımlamıştı. Sırtım yatakta hissetmemlr boynundan ayrılıp ona bakmıştım.
Jk: Tenin ne kadar hassas güzelim. Çoktan boynunda izim çıkmış bile. Vücudunun süt kadar beyaz olduğuna adım gibi eminim.
Gözleriyle vücudumu incelemeye başlamıştı. O beni incelerken kalbim o kadar hızlı atıyordu ki. Üstüme doğru eğilip dudaklarımı öpmeye başlamıştı. O sırada elleri boş durmuyordu. Pantolonumun düğmesini açıp yavaşça onu çıkartmaya başlamıştı. Yattığım yerden hafifçe doğrulup pantolonumu daha kolay çıkarmasını sağlamıştım. Bende onun üstündeki gömleğinin düğmelerini açıyordum. Dudaklarımız o kadar aceleci hareket ediyordu ki, sanki dudaklarımız acele edince üstümüzdekiler hızlıca çıkacaktı. Gömleğini açmayı bitirince omuzlarından aşağı indirmiştim. Omuzları çok genişti. O çıplakken kendimi çok küçük hissetmiştim. Ellerimi omuzlarına yerleştirip mırıldanmıştım. Omuzu çok hoşuma gitmişti. Pantolonumu çıkatıp bir köşeye atmıştı. Üstümdeki gömlekten de hızlıca kutulup dudaklarımdan ayrılmıştı. O beni incelerken, ben de aynı şekilde onu inceliyordum. Kolundaki dövmelere elimi götürüp gezdirmiştim. Çok hoş duruyorlardı. Ona çok yakışmış. Gözlerine baktığımda sadece arzu ve istek vardı.