•••
"Gerçekten sushi mi vereceksin Taeyong Hyung?"
Gözleri mutluluktan kocaman olmuştu. O kadar zamandır sushi çekiyordu ki canı, hemen annesinin yanına gidip lezzetli sushilerinden yemek istiyordu.
Gecenin bu saatinde çok sohbeti olmadığı Hyung'u Ona bunu teklif edince yerinde duramamıştı. Hemencecik kabul etmişti teklifini.
Genç çocuk, küçüğü elinden tutup yataktan kaldırdı ve binadan ayrılarak arkadaki ağaçlık alana doğru yürümeye başladılar.
Bu sırada küçük olan Ona iyi davrandığına inandığı Hyung'unun elini sımsıkı tutmuş, sonunda birisiyle daha iyi anlaşmanın verdiği heyecanla konuşup duruyordu.
"Sus artık Riki."
Aldığı uyarıyla lafları boğazına dizilmişti küçüğün. Sessizleşip topraklı yolda ilerlemeye devam etti. I land için hazırlanan bina gerçekten de merkezden uzak ve ormanlarla çevrili bir yerdi. Küçüğe göre çok güzeldi bu, doğaldı.
Ay ışığı altında biraz ilerledikten sonra binadan epey uzaklaştıklarını düşündü genç çocuk. Onun için yeterliydi.
"Hanbin! Getirdim!"
Riki duyduğu isimle yanındaki Taeyong Hyung'una baktı. Neden Hanbin'e sesleniyordu? O da mı sushi yemek için gelmişti?
Doğrusu Hanbin'i sevmiyordu. Çünkü bazen korkutucu oluyordu ve Heeseung Hyung'u Hanbin'den uzak durması için kendisini uyarmıştı.
"Geldim çatlama."
Çalıların arasından elleri cebinde bir şekilde Hanbin'in geldiğini gördü küçük. Birkaç adım gerilemişti.
"Ne yapıyorsun koskoca ormanda tek?"
"Sidiğim geldi sana mı soracağım ne yapacağımı?"
Taeyong Ona göz devirdikten sonra küçüğü ensesinden yakalayıp Hanbin'e doğru ittirdi. Zayıf bedeni yere savrulmuştu.
Hanbin yanına gelip önünde çöktü küçüğün. Çenesinden narince tutup kendisine bakması için zorladı.
"Dudakların güzelmiş."
Küçük titremesine engel olamadı. Topraklanmış eliyle dudaklarını kapattı görünmemesi için.
Hanbin eline sertçe vurup, çenesini sıktı küçüğün. Daha sonra saçlarını usulca okşadı. Küçük tekrardan zarar görmekten korkuyordu.
"Su-sushi yemeyecek miydik Hyung?"
Zor şekilde Hanbin'in elinden kurtulamadan arkasına dönmüş, kendisini umursamazca seyreden çocuğa bakmıştı.
Genç göz devirip cebinden parlak bir şey çıkardığında, Hanbin çenesinden kendine çevirdiği küçüğü sıkarak.
"O dudakların arasına farklı şeyler de almalısın Rikisan, sürekli yemek yersen kilo alırsın."
Küçük kendisinin çok mu kilolu göründüğünü düşünmeden edemedi. Belki de gerçekten de az yemesi gerekiyordu. Idol olmak istiyordu.
"Ne alabilirim ki Hanbin Hyung?"
Hanbin Ona gülüp çenesinde yerleştirdiği eliyle küçüğün dudaklarını araladı. Küçük Onun gücüne karşı koyamamıştı.
Ağzını açabildiği kadar açtı Hanbin, daha sonra düşünür gibi yapıp Taeyong'a baktı.