•••
" Sana söyleneni yapmalısın. "
Her kelimede karnına yediği tekmelerle artık kendini koruyacak gücü de yoktu gencin.
Tek istediği bir an önce değerli küçüğünün yanına gitmekti. Onunlayken iyileşirdi. Onu kolları arasına alır ve sabaha kadar öyle kalırdı. Sonra da iyileşirdi.
Tekrar yediği tekmeyle gözlerini kapattı. Belki öyle korkar ve dururlardı. Belki acısı hemen biterdi.
" Şu orospuya bak... Aç o gözlerini! " Daha sert bir tekme yeni bu sefer. Yüksek acı dolu bir inleme bıraktı. Gözyaşları da istemsiz düşüyordu güzel gencin.
Sımsıkı sardı karnını ve geçmesini bekledi acısının. Büyük eller tutup kaldırdı bedeni yerden, başka eller tarafından daha tutulurken sert bir tokat yedi bu sefer.
" 1...2...3... " Her attığı tokat da yüzü daha çok kızarken gözyaşlarını engellemeye çalıştı. Onlar daha çok acıtıyordu canını.
Geonu, son yarışmadan aldığı sıralamaya kadar vurdu güzel gencin yüzüne. Sinirini ondan çıkarıyordu çünkü yarışmacılar için birer oyuncaktı.
...
" Hyung, çok acıyor mu? " Gülümseyip hızla kafasını iki yana salladı. Çok acıyordu ama belli edemezdi. Belli ederse küçüğü çok ağlardı.
" Ben de gidip vurayım mı O'na? " Duyduğu şeye karşı kaşlarını çattı genç. Şiddete özenmemeliydi. Bu saf, temiz kişiliğinde şiddete yer vermemeliydi.
" Olmaz Riki, bir daha duymayayım. " Küçük kardeşi dudaklarını büzüp onaylarcasına kafasını salladı. " Özür dilerim... "
Güzel oğlana yavaşca tişörtünü giydirdi Riki, sonra canı yanmasın diye kollarını açan çocuğu göğsüne çekti.
Bugün yatma sırası güzel oğlandaydı. İzin verdi kardeşinin onu küçük bedenine çekmesine ve sessizce gözyaşlarını döktü.
Ne Riki konuştu ne de Heeseung. İkisi de sustu.
...
" Seni neden bu zamana kadar beklettim merak etmişsindir... "
Mırıldanıp sağ bacağını sol bacağının üstüne attı. Nefret kusan bakışlara elindeki bardağı kaldırdı ve sonra yudumladı şarabını.
" 11... 11. Kişi olmayı seversin. " Gülümseyip bardağı masanın üzerine bıraktı ve yürüdü O'na doğru.
" Seni öyle kolay öldürmeyeceğim. " karşısına geçip sert bir tokat attı temiz yüze.
" Düzgün say, 11'in 10 katı kadar vuracağım. Sayıyı kaçırırsan daha fazlasını yersin. "
Sonra tekrar çenesini tuttu çocuğun. Gözleri hâlâ kinle bakıyordu. Hiç değişmemişti. " Matematiğin var dimi? Kaçırma. 10 katı. "
Saatlerce tokat attı. Karşısındaki beden sayıyı kaçırdı ve ölene kadar vurmaya devam etti.
...
Çalan zille elindeki bulaşık eldivenlerini çıkarıp kapıya ilerledi Heeseung. Kimin geldiğine baktığında ifadesini alan komiseri gördü ve sonrasında hemen kapıyı açtı.
Adli tıpa kadar herkesi görünce sevdiği çocuğun onu söylediğini hatırladı. Olsun dedi kendi kendine. Eğer ki bu arama onları birbirlerine bağlayacaksa sorun değildi O'nun için.
Bir şey demeden kapıyı sonuna kadar açıp içeri girmelerine izin verdi. Herkes hızla bir yere giderken ilk saniyeden ev dağılmaya başlamıştı bile.
Yeni topladığı koltuk minderleri yerdeydi. Geçenlerde düzelttiği çekmece dağınıktı. Tezgâha biraktığı bulaşık eldivenini birisi inceliyordu.
Olanları izlemeye devam etti. Belki de bundan sonra rahatlayacaktı. Suçlu konumundan çıkacak ve Riki ile güzel bir hayat yaşayacaktı.
Tüm bu karmaşa sona erdiğinde Komiser Mingyu ile göz göze geldi. Bir şey bulamadığı için sinirli olan bakışları karşısında gülümsemekten başka bir şey yapmadı.
" Umarım bir daha rahatsız edilmem, iyi günler..? Ya da iyi çalışmalar. " Kapıyı evini boş yere mahvedenlerin yüzüne kapatıp dağınıklığa baktı.
Her şey yerle bir olmuştu, iç çekip koltuğun minderlerini dizdi. Uzanıp gözlerini kapattı. Dağınıklık umrunda değildi. Artık Riki ile mutlu olacaklardı.
•••
Çok güzel delireceğim şimdi