**********
Dondurucu ve kasvetli bir soğuk sabahı yabancı bir kitap dükkanından içeriye girdi. Yabancinin içeriye girmesiyle sömineyi söndürecek boyutta sert bir rüzgar esmişti.Hızlıca kendisini az kalsin sönmek üzere olmasina ragmen tek bir kıvılcımla tekrar yanan şöminenin yanındaki sandalyeye atti.Elleri de ruhu gibi hissizleşmeye baslamıstı.Buraya kadar gelebildigi için şanslı olduğunu düşündü ve güldü:
"Hayır şans diye bir şey yoktur olsa- " diye kendi kendine konuşurken dükkanın sahibi olduğunu tahmin ettiği yaşlı adam yavaşça içeri girdi.Üstüne giydigi o kadar elbiseye bakılırsa da o da çok üşümüştü :
"Ah genç adam görünüşüne bakılacak olunursa sen de üşüyüp sığınmak için burayı bulmuşsun. Bugün gelen yedinci kisi olabilirsin"dedi gülerek ve devam etti:
"Daha Kasım'da olmamiza ragmen kış çok çetin geçecek gibi.Sanirim odun stoğumu arttırmalıyım aksi takdirde beni en fazla haftaya kadar idare edebilecek.Sıcak bir çay ister misin?"
"Teşekkürler efendim aslinda cok iyi olurdu size zahmet vermeyecekse"
"Ne zahmeti evlat ben de konuşacak birilerini arıyorum." Yasli adam iceriye girdiginde genç adam sakince yerinden kalkip eski kitaplarla dolu dükkanda ilerledi ve yavaşça kitapların o tozlu ama başka dünyalara kadar uzanan kokusunu içine çekti. O sırada gözüe severek okuduğu yasaklı bir kitap ilisti, kitabı eline alıp en sevdigi sözün bulunduğu sayfayı açtı ve sanki kafasına bir kere daha sokmak istermis gibi sesli okumaya basladı :
"Geçmişi kontrol eden geleceği kontrol eder, şimdiyi kontrol eden ise geçmişi kontrol eder." demişti George Orwell 1984 adlı kitabında. Peki gelecegi kontrol edebilen biri ne yapabilme kabiliyetine sahipti?
"George Orwell daha uzun yaşasaydı cok daha güzel eserler ortaya çıkarırdı." dedi genç adam farketmeden tekrar elinde iki kupa çayla içeriye giren yaşlı dükkan sahibi.Genç her ne kadar irkilmiş olsa da belli etmemeye çalıştı.
"Belki de erken yaşta ölmesi onu o kadar değerli kılmıştır." diyerek tam tersi bir düşünce ortaya koydu genç.Yaşlı adam hafifçe kıkırdadı ve devam etti:
"Sanırım genç bir kitap kurdu ile karşı karşıyayım.Gel şuraya oturalım." Genç adam uzun süredir ayakta olduğunu ağrıyan beli sayesinde fark edip yüzünü burusturdu, omurgası ona bu aralar çok sıkıntı çıkarıyordu ve genç adamın planlarının arasında yavaşlamak yer almıyordu.Derin bir nefes alarak yaşlı adamın karşısındaki sandalyeye oturdu.Bir gümbürtü kopmasıyla iki adam da başlarını hızlıca pencerenin olduğu tarafa çevirdiler.Tipi yaklaşıyordu bu genç adamın dükkanda daha fazla kalacağı anlamına geliyordu.Yaslı adam çayından bir yudum alarak konuştu:
"Anlat bakalım genç adam nereden geliyorsun, ne iş yapıyorsun ?"
"Ben psikiyatristim. Belçika'da okudum."
"Peki seni hangi rüzgar attı Ukrayna'ya?"
"Biriktirdiğim paranın bir kısmıyla Avrupa'da küçük bir tur yapıp buraya taşındım. Uzun bir süre daha annemin memleketinde yaşamak istiyorum. İlk defa düşünmeden hareket ediyorum"
"Peki burada ne yapmak istiyorsun ,işine devam edecek misin yok-"
"Hayır" diye farkında olmadan bağırarak atıldı genç ve sesini eski haline getirerek devam etti:
"Mesleğimi tam olarak anlamadan seçmek, hayatımı tamamen alt üst eden bir karar oldugunun farkina vardim."
"Anlıyorum," dedi yaşlı adam. "Ben de bir zamanlar gazeteciydim ama bilirsin yaşlanınca insanın takati kalmıyor hastalıklara bogusmaya başlayınca bırakmak zorunda kaldım. Her ne kadar uçsuz bucaksız bir çalışma alanına sahip olsa da bir zaman sonra kaldırılamayacak derece yükü ağır oluyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜ GÖZYASI
General Fiction"En güzel rüyalar bile bir gün kabusumuz olacaktı." Zodiac boynumdaki halat hükümet ise ayağımın altındaki sandalyeydi. Zodiac gitti, hükümet devrildi ama beni kimse o urgandan alamadı.O güvenilen polisler ve hükümet artık en tehlikeli kurumlara dön...