3. BÖLÜM

30 11 7
                                    

SEVGİLERLE, İYİ OKUMALAR DİLERİM 💐 🤗

SATIR ARASI YORUMLARINIZI BEKLİYORUM 😊

______________________________________

_ 3. BÖLÜM _

En yakın arkadaşıma yakalanmış olmanın gerginliğiyle ellerimi çıtırdatıyor, ne söyliyeceğimi ve ne açıklama yapacağımı kestiremediğimden susuyordum. Tedirginlikle etrafta gözlerimi gezdirmiş acaba başka kimse görmüş mü diye bakınmıştım. Kimsenin şahit olmadığına emin olduktan sonra benden bir cevap bekleyen arkadaşım Tuğba'ya geri çevirdim gözlerimi. Şuan Tuğba'nın çehresinde gördüğüm tek şey sorguydu, sorgulayan bakışlarla bana bakıyordu:

- Firuze hayatım bu kim?
- ....

Sorusunu iki defa tekrar ettiği halde yine cevaplayamamıştım

- KARAN... Daha doğrusu Karan bey mi demeliyim. Kim bu Karan bey Firuze neden onun resmini çizme ihtiyacı hissetmişsin?
- Tuğba şey; özel bir sebebi yok..
- Bir dakika sen hiç kimsenin resmini çizmez ve çizmek istemezsinki;

Ne diyebilirim ki doğruyu söylemişti Tuğba.
Böylesine özel bir yeteneğim olmasına rağmen etrafımdan yani yakın çevremden kim olursa olsun bana kendi resimlerini çizdirmek isteseler kabul etmez, yoğun ısrarlı tekliflerini geri çevirir ve onlara ben Ressam değil, Tasarım'cıyım arkadaşlar diye cevap verirdim.. Tabiki Tuğba'da bunu bildiğinden ve hatırladığından dolayısıyla şuan bir şaşkınlık yaşıyordu.

Tuğba elinde tuttuğu resme daha bir dikkatli bakmıştı:

- Bir dakika ben bu Beyefendiyi tanıyorum.

Ben ise hâlâ hiç bir açıklama yapmamış ve elindeki kâğıda uzanıp çekip almak istemiştim ama Tuğba buna izin vermemişti:

- Hatırladım! Tabiki bu; Restoran'ın sahibi olan Beyin yakın Koruması.
- Tuğba bana verirmisin o kağıdı lütfen.
- Neden çizdiğini söylemeden vermeyeceğim Firuze, üzgünüm merak ediyorum çünkü. Bir dakika anladım sanırım etkilenmiş olmalısın ondan dimi, etkileyi vermiş seni. Bugüne kadar hiç kimseyi beğenmeyen ve hayatına dahil etmek istemeyen arkadaşım bu beyefendiyi beğenmiş ve etkilenmiş olmalıki unutmamak için resmini çizmiş. Ne diyebilirim ki Firuze sende haklısın ama etkilenilmiyecek gibi değil. Buarada ismini de öğrenmişsin. Tebrik ederim seni arkadaşım.
- Tuğba'cım sana inanamıyorum gerçekten aşkla kafayı bu kadar bozmamalısın.
- Sen şuan kendine bile itiraf edemiyorsun.
- Nasıl itiraf etmemi bekliyorsun ki; sana aşk bana şuanlık uzak demiştim, hatırlıyorsan bunlar benim sözlerimdi.
- Anlıyorum seni merak etme, demek ki son zamanlarda ki durgunluğun ve içine kapanmışlığın hep bu yüzdendi.
- E- evet
- İNANAMIYORUM SANA GERÇEKTEN! Bana daha önce neden söylemedin, neden benimle paylaşma ihtiyacı duymadın, bu kadar mı birbirimize uzağız, bu kadar mı birbirimize karşı güven oluşturamamışız.

Bana kırılmış ve gücenmiş olan arkaşımın omzuna elimi koydum:

- Tuğba'cım lütfen biraz daha sessiz konuşabilirmisin. Biri bizi şuan duyabilir.
- Hanımlar görüyorum ki hâlâ çıkmamışsınız. Bir sorun mu var?

Biz kendi aramızda konuşurken hâlâ burada bulunduğumuzu farkeden Ekrem beyin yanımıza gelmesiyle tüm konuşmuş olduklarımızı duyma ve resmi görebilme ihtimali ile panikleyip arkadaşımın elinde tutmakta olduğu kağıdı hemen alıp çantama atmıştım. Ben kendimi toparlamaya çalışırken Tuğba karşılık vermişti:

- Şimdi çıkıyoruz Efendim.
- Saat geç oldu dilerseniz ben sizi bırakabilirim.
- Teşekkürler ama gerek yo...
- Çok iyi olur Ekrem Bey teşekkürler.

Tuğba arkasını hızla dönüp Ekrem beyi takip ederken bana hiç bir şey söylememişti. Üstelik benim ardından gelip gelmediğime de bakmamıştı. Restoran'dan çıkıp Ekrem beyin lüks spor arabasına yaklaşıp son derece kararlılıkla yüzüme bile bakmadan ön koltuğa oturup kapısını kapatmıştı. Tabiki bana çok kırılmıştı. Arkadaşının gözünde bir yabancıdan farkı olmadığını düşünüyordu büyük ihtimalle. Büründüğü sessizlikle beraber benim gelip gelmeyeceğimi merak ettiğinden dikiz aynasından bana baktığını fark etmem çok uzun sürmemişti. Kısa bir tereddütten sonra aracın arka kapısını açmış ve oturmuştum. Saat gecenin 11'i olduğundan sahil yolundaki cadde de fazla trafik yoktu. Ekrem bey aracı süratli kullanıyordu. Dikiz aynasından göz ucuyla bizim durumumuza bakıyor ve muhakkak tavrımızı çözmeye çalışıyordu. Boş olan yol daha da fazla boşalmaya başladıkça daha da çok sürat yapıyordu. Aşırı hızdan tedirgin olan arkadaşım huzursuzca kımıldamıştı. Onun korktuğunu ve tedirgin olduğunu gördükçe ben de üzülmüştüm. Şüphesiz Tuğba bana kırıldığından ve üzüldüğünden dolayı, sırf bana inat olsun diye hiç düşünmeden böyle bir ani karar vermişti. Hepsi yine benim yüzümdendi. Hissetmiş olduğum pişmanlık ve içimdeki yangınla birlikte daha da çok canım acımaya başlamıştı. Kulaklarıma sesi uğultu halde dolan rüzgar yüzümü okşadığında bir nebze de olsa içimde tüten alevi söndürebilmek için başımı pencereden çıkarmıştım. Başımı cama yasladığımda açık olan saçlarımı rüzgar uçuşturuyor, 
bir sağa bir sola savuruyordu. Havanın dışında her şey çok güzeldi bu gece. Tıpkı adı gibi Sonbahar olması hasebiyle hava ne çok sıcak ne de çok soğuktu. Tatlı bir samyeli esintisi vardı. Eve varmamıza az kalmışken Ekrem Bey Radyoyu açmış ve kendini müziğin ritmine kaptırmıştı:

FİRUZEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin