Evetttttt,yeniden merhaba bebişlerimmm. Yeni bir bölümle daha sizlerleyim. Bakalım beğenecek misiniz?
Öncelikle şu konudan bahsedip sizi hemen okumaya almak istiyorum. Ama öncelikle şunu söylemeliyim ki yazdığım bölümlere verilen oy ve yorum sayısının neredeyse hiç olması. Sizden ricam beni motive edebilmek amacıyla düşüncelerinizi yorumlarda belirtmeniz ve benimle beraber kitap hakkında yorum yapmanız. Aynı zaman da emeklerim karşılığını vermek amacıyla o küçük yıldıza basmanız. Bunlar benim için çok önemli.
Daha fazla uzatmadan sizi okumaya alıyorum. Âlâ için hazırladığım postere bakıp fikirlerinizi yorumlarda belirtiniz lütfen efenim..:)
4.BÖLÜMBUGÜN HİÇBİR ŞEY, YARIN HER ŞEY
Pansumanımı yapan Melek abla bana ıhlamur hazırlamak için aşağıya inmişti. Dün yağmur da ıslandığım için üşütmüştüm ve boğazım ağrıyordu. Kafamı koltuğun arkasına yaslamış tavanı izliyordum. Olacakları düşünüyordum. Ama hâlâ babamı düşünüyor olmak kendimden nefret etmemi sağlıyordu. O adamı niye düşünüyordum ben. O beni satmıştı. O çok alçak bir insandı.Melek ablanın içeri girmesiyle kafamı kaldırdım ve gülümsedim. Çok tatlı bir kadındı. Anne hissiyatı vermişti bana. Topuz yaptığı saçlarından tokanın dışında kalanlar dağınık bir görüntü sunuyordu ama o bu yaşında, bu haliyle bile gençlere taş çıkarırdı. Çok güzeldi.
"Âlâ,ıhlamurunu hazırladım,al iç bakalım." Gülümsedim ve elindeki bardağı aldım. Bardağı dudağıma götürdüm ve küçük bir yudum aldım. Annemin yaptığı ıhlamur çok güzel olurdu,bu da ona benziyordu. Dudağımın hafif kıvrılmasıyla içimde bir şeylerin kıpırdandığını hissettim. Annemi hatırlamak şu karışıklıkta bile beni mutlu etmişti.
Melek abla odadan çıktıktan sonra ıhlamurdan daha büyük bir yudum aldım. İçtikçe mutlu oluyordum. Ihlamurum bittikten sonra bardağı komodinin üstüne bıraktım ve kollarımı bacaklarıma dolayıp çenemi dizlerime yasladım. Ama pozisyonu rahat bulamadığım için ayağa kalktım ve yatağa geçtim. Her ne kadar pencereden dışarıyı izleyemesem de burası rahattı.
Yaklaşık yarım saat sonra uykuya dalmak üzereyken bir gürültüyle yerimden sıçradım. Korkuyla yataktan kalktım ve duvar kenarına,pencereden en uzak köşeye geçtim. Melek abla kapıyı kilitlediği için koridora çıkamıyordum.
Ellerim arasına aldığı kafamı olası bir kurşundan korumak adına yere eğmiştim. Evet bir kurşundu, pencereme bir kurşun sıkılmış ve paramparça etmişti. Hâlâ da dışarıdan o sesler geliyordu. Odamın içine sıkılan ikinci bir kurşunla çığlık atmam bir oldu. Daha önce silahları,kurşunları sadece dizilerde görmüş biri olarak şu an titremek ve çığlık atmak en büyük hakkımdı. Yani hayatımda sadece bir defa görmüştüm ve o da iyi olmamıştı,o günü yok sayıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MERHAMET
Ficção Adolescente"Bir insanın en büyük kaybı merhamet göstermesidir. Bende bugün kaybettim,ben bugün sana yenildim."