Anne ablam nasıl diyerek ağaçlarla dolu bir ormanda yürüyordum. Bu ormana aid çok kötü hemde iyi olan bir hikayem vardı.
İnsanlar benim delirdiyimi sanıyordu. Kendi-kendime ölen annemin ve ablamın ismini söyleyerek yürüyordum. Hayat böyledir hem sevinirsin hem üzülürsün. Herşeyin bir sonu vardır sevdiklerinizimde.
Bilmiyorum benim hikayemi duymak istiyormusunuz yoksa duymak istemiyormusunuz. Ben gelin size anlatıyım.
Normal bir gündü. Kış günüydü. Etraf karla doluydu. Annem küçük ablam ve ben bir-birimize sarılmıştık. Fırtına kırık penceremizden içeri girerek etrafdaki eşyaları uçurtuyordu. Bir anda etrafda bağırış sesleri duyulmaya başladı. Silah,bomba,bağırış, çocuk ağlama sesleri bir-birine karışmıştı. Annem kırık penceremizden etrafa göz atdı ve hemen bizi alıb bir köşeye saklandı ve dedi:
- çocuklar bakın şimdi saklambaç oynuyucaz. Sakın ses etmeyin yoksa oyunu kaybedersiniz. Bundan sonra eve bir kaç tane asker girdi etrafa iyice kontrol etdikden sonra tam çıkacaktılarki, küçük kardeşimin ağlama sesiyle geri döndüler. Annem ise hayır hayır lütfen lütfenn diyordu.Askerlerden birisi dedi:
-aha demek burdasınız,alın bu veletleri.Bundan sonra üçümüzüde dışarı atdılar. Bembeyaz olan kar şimdi kıpkırmızı kanla bürünmüşdü. Bembeyaz olan bir şeyi kırmızı görmeye alışık diyildim. Askerlerden birisi küçük kardeşimi aldı ve götürdü. Annem bağırıyordu
Hayırr o daha çok küçük onu bırakın beni alın lütfen yalvarıyorum size.
Askerse acımasızca dedi:
- merak etme senin canını alıcayız dedikten sonra kemerinde bulunan kılıncı çıkararak defalarca annemin bedenine saplandı. O sıradaysa ben fark etmeden asker beni kanlı karda sürütlüyerek aparıyordu. Bense sadece annemin acımasızca ölümünü izliyordum. Etrafdaki bağırış sesleri beni oyatdı. Hemen didinmeye başladım amma bir yardımı yoktu. Elimi kanlı karda gezdirdim ve bir tane metal buldum metalı elime alır-almaz hiç düşünmeden askere sapladım. İşte ilk öldürdüğüm kişi bu askerdi bundan sonra ise hiç düşünmeden nereye gitdiğimi bilmeden koşuyordum. Koşarken etrafda arkadaşlarımın ölümünü izledim ve nefesim daraldı. Yakın arkadaşlarımdan biri olan Dora'nın annesi Sana'yı nasıl acımasızca öldürdüklerini gördüm. Bunları yaşamamak için etrafıma bakmadan daha hızlı bir şekilde koşmaya başladım. Hemen ağaçlık bir ormana kedimi fırlatdım. Ormanın derinliklerine doğru koşarken hemen bir ağacın arkasına saklandım. Derin bir nefes aldım. Artık kurtulmuştum, ama ne annem vardı ne de ablam. Bu arada söylemeyi unutmuşdum benim babam a ben küççükken ölmüş. Daha 1 yaşıma bile girememişken bir kazada ölmüş. Daha babama baba bile diyememişken ölmüş babam.
Neyse bunları düşünmeğe vakit yoktu. Kendi-kendime plan kurdum. Büyüyücem ve kendi krallığımı kurucağım ve annemi ablamı tüm sevdiklerimi öldürenlerden intikamımı alıcam. Artık eskisi kadar saf olmuyucam. Hayatda kalmak istiyorsak savaşmalıyız. Bunu ben seçmedim onlar seçdi. Dünyada adalet diye bir şey kalmadı. Bir anda sağıma baktım ve orada birisi vardı. O bana bakıyordu ben ona bakıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VARİSLERİN SAVAŞI
FantasyLarie Elli küçük yaşlarda ailesini kayb etdi. İki ayrı krallık vardı. Bu krallıklar birleşmişdi ve Aura krallığı yaranmışdı. Amma bir gün Slon krallığının kraliçesi Saria'nın ölümü ile Slon krallığının kralı Maykx sinirlenip Oplin krallığına saldı...