⁷⚜KABUS⚜⁷

213 185 111
                                    

Gözlerimi açtığımda kendimi karanlık bir yerde buldum. Burası çok soğuktu. Yetimhane olmadığı belli. İşin qarip yanıysa gözlerimi açtığımda yerde yatıyordum.

Ellerimi yerde gezdirdim, yerler yapraklarla doluydu.

Of. Başım çok ağrıyor. Nerdeyim ben? Burası neresi? Neden burdayım?

Aklımda min bir çeşit soru vardı.
Ayağa kalkdım. Başım dönüyordu. Sanki yere yığılacaktım.

Silia ordamısın? Silia, nerdesin?

Öne doğru yürüdüm ve bir ağaca çarpıb yere düştüm.

Ahh. Bu acıtdı.
Ağaçın burada ne işi var. Etraf çok karanlık. Her ne kadar dik durmaya çalışsamda korkmuştum.

En son yatıyordum. Gözlerim açtığımda karanlık bir yerde buluyorum kendimi. Başım ağrıyor. Hareket etmek istesem de ağaca çarpıyorum.Bunlarda ne böyle.

Kim benimle oyun oynuyorsa ortaya çıksın!

Bir anda etrafdan sesler gelmeye başladı, amma bu insan sesi diyildi. Hayvan sesiydi. Köpek sesi ve tilki sesiydi.

Nasıl yani, ben ormadamıyım. Olamaz. Ben nasıl... nasıl buraya geldim.

Karanlıklarlar dolu bir ormandayım
Ne yapmam gerekiyor. Her yer karanlık. En iyisi etrafa göz gezdiriyim bir işık varmı diye.

Etrafa baktım, baktım ve bu karanlıkta göre bildiyim tek işık ay işığıydı.

Hayvan sesleri beni daha da ürküdüyordu.
Ayağa kalkdım. Etrafa baktığımda, daha doğrusu dokunduğumda bir şeyler anladım.

Ağaçlar... Ağaçlar etrafımda çember kurmuş ve aralarında minik minik mesafeler var.

Buraya haps olmuşdum!

Artık öyle korkuyordum ki, yere yığılıp ağlamaya başladım.

Ben nerdeyim. Korkuyorum. Kendimi çok kötü hiss ediyorum. Sanki en başından beri bunların hiç birini yapmamalıydım. Sanki artık bir geri dönüşü olmayan yola çıkmıştım. Anne, lütfen geri gel. Kardeşimide getir. Özledim sizi.

Artık tek bir çözüm yolu vardı, sabahı beklemek. Gün çıkınca etraf aydınlanırdı. Yani hemen buradan çıkıb giderdim, amma nereye. Neyse bunu çıkınca düşünürüz.

Yere uzandım ve bu karanlıktaki tek işığı yani ayı izlemeye başladım.
Bir anda yüzüme bir şey sıçradı. Hemen ayağa kalkdım ve elimi yüzüme vurup yüzüme sıçrayan şeyin ne olduğunu anlamaya çalıştım, amma karanlıktan hiç bir şey belli olmuyordu. Elimi aya tutdum ve dikkatle baktım. Bu şey kırmızı bir su.... hayırr.... bu kandı!

Hemen ani hareketle etrafa baktım. Derin nefes alıyordum.

Kim var orada? Bu da neyin nesi. Birisi mi öldü. Ne istiyorsun.

Ben bağırırken yüzüme ve sadece yüzüme diyil her yerime kan sıçradı.

Aaaaa. Bu ne. Yardım edin. Kimse yokmu. Silia. Nerdesin. Lütfenn. Birisi beni duyuyormu.

Yere yığıldım. Gökyüzündeki aya baktım. Artık gözlerime sıçrıyan kanla ayıda kanlı görüyordum. Kızılay.

Gözlerimi kapatdım.
İnsanlar gözlerini kapatırken karanlığı görür, amma ben kan görüyordum.

Kanların arasında annemi gördüm. Bana doğru geliyordu.

Larie nasılsın benim güzel kızım. Güçlü dur Larie. Kimseyi sakın amma sakın sevme. Kalbinde bırak sadece biz olalım.

T...tamam anne.

Şimdi göz yaşlarını sil ve ayağa kalk. Sen benim kızımsın güçlü durmalısın. Larie ismini de sana bu yüzden koydum. Larie güçlü dur manası taşıyor. Şimdi sende güçlü dur. Ağlama.

Ağlamıyıcam. Ben güçlü kızım. Herkesden, bunu size yapanlardan intikamımı alıcam. Görücüksin anne. Benimle gurur duyucaksın.

Ben seninle her zaman gurur duydum Larie. Diyerek yok oldu.

Dur gitme.
Tam ağlıyacaktım ki hayır dedim. Ağlamıyıcam. Ayağa kalkdım.

Yüzüme hala kan sıçrıyordu.

Heyy! Beni duyuyorsunsa ki, zaten duyuyorsun senden korkmuyorum. Kan... kann... kannn. İstediğin kan olsun. Korkak çıksana önüme. Beni haps ederek korkutamazsın. Ben her kimse diyilim. Ben Larie'yim! Bu yüzden hemen karşıma çık seni korkak herif.

Uzaklardan tamam diye ses geldi. Bu ses çok tanıdıktı.

Çıktım,şu an senin yanındayım diyerek bir elini çiynime koydu.
Az tırsmadım diyil. Hemen arkama döndüm.

Bu ses... kime ait... dur hatırlıyıcam.

Niliya dedi

Ne.... Niliya bu senmisin. Amma nasıl.

Deminden beri üstüne sıçrayan kan benim kanım. Sen beni öldürdüyün kan. Nasılda iştahla öldürüyordun beni.

İştahla. Sen hainsin Niliya anla. Bana ihanet etdin. Ölmeyi hak ediyordun.

Sende hak etdin.

Sesi gerçekci diyil sanki ölü bir ruh konuşuyordu.

Niliya arkasında sakladığı kılıncı aldı ve dedi:

Şimdi bende iştahla birini öldürücem.

Beni mi öldürüceksin. Öldür.

Hayır. Anneni öldürücem sonra sıra sana gelicek.

Annemi. O zaten yok dedim üzgün bir ses tonuyla.

Üzülmene bayılıyorum amma annen ne zamandan beri yok dedi ve bir anda onun yanında annemi gördüm.

Anne. Senn nasıl. Lütfen bu bir kabus olsun. Niliya annemi öldüremezsin.

Artık çok geç dedi ve elindeki kılıncı anneme sapladı bunu yaparken çok korkunc bir kahkaha atdı.

Annem hafifce dedi: kaç.

Niliya yapma. Amma Niliya beni dinlemiyordu.

Artık Niliyadan tamam nefret ediyordum. Anneme kaç defa kılıncı sapladı bilmem. Ve son sapladığı kılıncı çıkarırken ohh dedi. Şimdi sıra sende dedi ve kılıncı bana sapladı....





Larie uyan. Larie iyimisin. Larie. Larie.

Aaaaaaa.

VARİSLERİN SAVAŞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin