İşte hem korkuyla,hemde sabırla beklediğim o gün gelmişdi. Bugün o gündü. Sabırsızlıkla saat 7 yi bekliyordum. Ona kadar da anneme yani sahte anneme ne uydurupda dışarı çıkıcağımı düşünüyordum. Tabiki ilk aklıma en basit fikir geldi o ise
'Anne dışarı çıkıb arkadaş edine bilirmiyim. Biliyorsun buralarda hiç arkadaşım yok.'Heralde buna bir şey demez. Zaten dışarıdan çok güzel, yumuşak kalpli birisine benziyordu, ancak evde öyle diyil, sürekli kocasına bağırıb çağırıyor.
Ahhh. O sesden bıktım. Sürekli 'Senden nefret ediyorum' 'yeter artık' 'bıktım' gibi kelimeler kulkanıyor.
Bende bıktım yeter.
Birde bağırdıktan sonra tatlım iyimisin diye soruyo. Ahh cidden aşırı saçma sorularr.Şu böyle,o böyle diye-diye kendi kendime konuşurken. Saat 7 buçuk olmuşdu. Saati görer-görmez sahte annemin yanına gidib masum ses tonuyla şöyle dedim:
-Anne biliyorsun benim buralarda arkadaşım yok. Dışarı çıka bilirmiyim? Lütfenn. Söz uzaka gitmiyicem.
-Off. İyi tamam git amma çok uzaklaşma.
-Tamam anne bitanesin öpdüm.
-Gec kalmaa
-Tamam.
Hemen kendimi dışarı atdım. O lanet olası cadıdanda, o evden de bıkmışdım.
Ohh be hava varmış.Hemen köyün çıkışına yollandım. Bir kaç dakika sonra çıkışa vardım. Saat 7 ye yakınlaşıyordu yani bence, saati anca tahmin ede biliyordum çünki, yanımda saat yokdu. Heycanlıydım. Hemen bir ağacın arkasına saklanıb askeri öldürdüyüm hançeri çıkardım. Sabırsızlıkla Niliyayı bekliyordum. Ve o an geldi. Niliyayı uzaktan gördüm. Onun o ikiyüzlü sıfatını gördüm. O masum yüzün altında öyle bir sinsilik yatıyorduki, anlatamam.
Dur durr. Bir sorun var. Niliyanın yanında bir tane kadın var.
Ahhh aptal kafam Niliya nasıl yalnız gelsinki. Şimdi sadece bir çözüm yolu var o da kadınıda öldürmek. Başka çözüm yolu yok. O kadın Niliyaya baktığı için pişman olucak,amma herkesin bildiyi gibi son pişmanlık neye yarar.
Artık yaklaşmışdılar. Kendimi hazır hiss ediyordum. Kadın tam benim saklandığım ağacın yanından geçerken hançeri hiç düşünmeden gözümü kapatarak sapladım.
Masum birini öldürmek çok zor bir şey,amma suçlu birini öldürürken hiç böyle hiss etmemişdim, aksine intikam sinir duygusu yaranmışdı. Onlar bunu hakk.Niliyanın bağırışıyla korkuyla gözümü açdım. Kadın kanlar içinde yerde yatıyordu. Hançeri ise tam göğsüne saplamışdım. Niliya hala bağırıyordu.
Ona baktığımda ise hiç kadın için bağırmadığını anladım. Niliya beni görmüşdü. O benim öldüğümü sanıyordu amma hala hayatdaydım, karşısında dimdik duruyordum. Üstümdeki kanlarla yani kadını öldürdüğümde üztüme sıçrayan kanlarla Niliyaya doğru yürüdüm. Niliya ise geriye doğru yürüyordu. Elimdeki hançeri sımsıkı tutmuşdum. Niliyaya dedim:
-Noldu hain korktunmu. Beni görmeyi hiç beklemiyordun her halde. Benim öldüğümü düşünüb sevindim. O son gülüşünü hatırlıyormusun o sinsi gülüşünü. Şimdi de o gülüşü yapsana. Bırak son gülüşünde sinsi olsun HAİN.
-Larie lütfen isteyerek yapmadım sakit ol.
- Peki niye yaptın?
- Eger yapmasaydım bende ölürdüm.
- haa yani kendin için, kendi çıkarın için. Biliyormusun buna inanırdım, amma inanmıyorum. Eger senin dediyin gibi olsaydı o gülüşü bana niye atardın.
- Larie biz arkadaşız yapamazsın.
-Arkadaş. Haa arkadaş. Arkadaş olduğumuzu şimdimi hatırladın haa. Peki o zaman sen beni ölüme terk etdin, ihanet etdin bana.
-Larie pişmanım lütfen yapma.
Demin dediyim söz Niliyaya da aid 'SON PİŞMANLIK NEYE YARAR'
- Neyse çok uğraşmadan hafifçe sonun gelecek.
Niliya hala geri gidiyordu, ben ise ona doğru. O sırada Niliya bir ağaca çarptı ve geri gidecek yeri kalmadı.
-Ahh ağacı senin pis kanınla pisletmek istemem amma zorundayım diyip hançeri Niliyaya sapladım.
Üstüm kanlarla doluydu.
şimdi bu cesetleri buraya basdırmalıyım. Hemen basdırmak için bir yer aradım ve şansa burada bir sürü çökeklikler vardı. Niliyayı iterek çökekliye atdım ve hemen üstünü örte bilicek kadar kum döktüm. Kadınıda aynı şekilde.
Bu benim baya bir vaktimi aldı. Hemen çantamda sakladığım temiz, güzel prenses elbisesini çıkardım. Bir ağacın arkasına saklanıp üstümü değişdirdim. Bu elbiseler çok rahatsız ediciydi, amma bir o kadarda güzeldi.Kanlı elbiselerimi ise yakındaki çöpe atdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VARİSLERİN SAVAŞI
FantasyLarie Elli küçük yaşlarda ailesini kayb etdi. İki ayrı krallık vardı. Bu krallıklar birleşmişdi ve Aura krallığı yaranmışdı. Amma bir gün Slon krallığının kraliçesi Saria'nın ölümü ile Slon krallığının kralı Maykx sinirlenip Oplin krallığına saldı...