6• VERYANSINLAR SUSTUĞUNDA

403 34 109
                                    

Sellam✨

Nasılsınız?

Bölüme geçmeden önce oy vermeyi ve satır aralarında bol bol yorum yapmayı unutmayın olur mu?

Keyifli okumalar🥂

🃏🎲

Niks'ten selamlarla...

Bu yazıyordu fotoğrafların üst kısmındaki harfleri, Çetin'in dizdiği sırayla okuduğunuzda. Bu ne anlama geliyordu?

Çetin kollarımdaki ellerini çekip belimin iki yanına yerleştirdiğinde kendi içimde sorduğum bu sorulara mantıklı bir cevap bulmaya çalışıyordum.

Çetin kollarını ileri doğru uzatıp ikisini birden belime sardığında, bir an kollarının arasında yok olacağım sandım. Dokunuşu içimdeki yangına doğru esen bir rüzgârdı, söndürmeye çalışıyordu belki ama daha da harladığından haberi yoktu. Bedenimi bedenine yasladı. Ilık nefesini kulağımda ve boynumda hissettim.

"Bunun aynısını Kanada'da da duydum Aymar..." diye fısıldadı. Fısıltısına rağmen baskın olan sesinin ne anlama geldiğini biliyordum. Anlamamı istiyordu ve sona eklediği ismim, sinirini yansıtıyordu. Öfkesinin bana olmadığını anlayacak kadar tanıyordum onu. Çetin bana hiç kızamazdı ki zaten, -muş gibi yapardı yalnızca...

"Niks'ten selamlarla... Adamımı öldüren şerefsizin hesabına bu notla yüklü bir miktar para yatmış. Kaza süsü verdikleri o şey cinayetten başka bir şey değildi. Kendi gözlerimle gördüm, kuryenin taşıdığı tozu götürüp denize döktüler. Üstelik gizli saklı da değil, bunu görebileceğimden emin oldukları şekilde yaptılar. Biri ya da birileri, Aymar... Benimle uğraşmaya çalışıyor ve bu resimler yalnızca oyunun bir parçası, bir aldatmacadan başka bir şey değil..."

Kafamı karıştırıyordu, mantığım sanki beni terk ediyor gibi hissediyordum. Hep övündüğüm o zekâm şimdi neden bir işe yaramıyordu? Anlattıkları gerçekler mi yoksa asıl bunlar mı bir aldatmaca ayırt edemiyordum. Neye inanmalıydım ben? Kalbim bas bas açıklama yapıyor işte, ona inan diye bağırırken mantığım, çok acı çektik, nasıl körü körüne ona inanmak isteyebilirsin diye veryansın ediyordu.

İkisi de haklıydı...

İkisinin tam ortasındaki o ipte duruyor, hangi tarafa atlamam gerektiğine karar vermeye çalışıyordum. İpte kalmayı tercih ettim. Henüz bir tarafa atlamaktansa ipte kalmayı ve bir tarafın beni içine çekmesini beklemeyi... Ama yine de bu durum, sorgulayacağım gerçeğini değiştirmiyordu.

"Peki dövmeler?"

Çetin belimdeki kollarını ikimizin de görebileceği şekilde ileri doğru uzattı. Siyah gömleğinin kollarını birkaç kat kıvırdığı için beyaz tenini süsleyen siyah mürekkepler gözler önüne serilmişti. Her biri benim eserim, ince işçiliğimdi. Acemiliğimi Çetin'de atmıştım ben.

"Bilmiyorum..." diye mırıldandı. "Belki beni yakından tanıyan biridir, dövmeleri kopyalayabilmiştir. Belki de..." durdu. "Belki de ne?" diye ısrar ettiğimde kollarını iki yanımdan çekip etrafımda dolandı ve önüme geçti. Hafif mentol kokusu ciğerlerime dolduğunda kalbimin özlemle sızladığını hissettim. Dudaklarımın da... Kehribarlarını, lensleri çıkardığım için artık kahverengi olan gözlerime dikti, kısık bakan bakışlarında daha önce hiç şahit olmadığım bir acı vardı ve içime işliyordu. "Bana yaptığın dövmelerin tasarımlarını ayrı bir dosyada tutuyordun, o dosya nerede?"

Ne demek istediğini anladım, o belki de'nin altında ne yattığını... Tasarımların olduğu o dosya çalınmış olabilirdi. Yutkundum, bedenim bakışları altında gerilirken "Ofisimdeydi." diye mırıldandım.

KÖREBE (+18 - Dark of Pink Romance)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin