Planlar ve Onlara İnananlar -II

3 0 0
                                    

Bölüm 4

Bir aydır burada kalıyordum. O kafesten tek farkı burada rahat bir yatak olmasıydı. Basit bir sedyeydi aslında ama daha kötü yerlerde yattığımı düşünürsek bu cennet gibiydi. Bir de güneş ışığı vardı tabii. Bir daha göremeyeceğimi sandığım ışık şimdi ellerimde parlıyordu. Artık daha iyiydim. Bedenim güçlenmişti ve kafamdaki yara geçmişti. Sadece saçlarımın başladığı yerde ufak bir dikiş izi kalmıştı ama bunu sevmiştim nereden, nasıl çıktığımı bana hiç unutturmayacak bir hatırlatıcıydı. Odanın içinde bacaklarımı güçlendirmek için her gün yürüyordum ve gün geçtikçe hızımı arttırmıştım. Doktor sözünü tutup beni burada tutabilmişti ama fazla zamanım yoktu. Bana verdiği ilaçlar da gün geçtikçe gücümü toplamama yardım ediyordu. En kısa sürede buradan çıkmam gerekiyordu. Kaçmanın bir yolunu bulmalıydım. Bu odadaki pencereden sadece karşımdaki ormanlarla dolu dağları görebiliyordum. Her neredeysem buradan yaya olarak kaçmam mümkün değildi. Mihri'nin kardeşi Alçin'in buraya nasıl geldiğini öğrenmem gerekiyordu. Belki arabayla gidebilirdim -ki sanmıyorum- ama belki arabayla en yakın yerleşim yerine gidebilirdim. En azından saklanabileceğim bir yer bulabilirsem beni arayacakları süreyi orada geçirebilirdim. Sorunları adım adım çözmek gerekir. Önce Doktordan daha fazla bilgi almam gerekiyordu. Şu an kaçacak fiziksel gücümde kaçtıktan sonra ne yapacağıma dair bir fikrim de yoktu. Bu yüzden yapabileceğim en iyi şeyi yapıp Duvar hakkında bilgi toplamam gerekiyordu. Kesinlikle tanıdığım adam değildi onda bir sorun olduğunu hep biliyordum ama böyle bir manyak olabileceğini hiç düşünmemiştim. Para ve güç peşinde hırslı bir adam gibi gelmişti başta ama şimdi bundan çok daha fazlası olduğunu biliyordum. Bu geçen sürede Doktorla da baya iyi arkadaş olmuştuk. Tabii o öyle sanıyordu hala bazen ona bakarken o camın arkasından beni izlediği günleri hatırlıyordum ve o anlarda yapmak istediğim tek şey ses tellerini ellerimle koparmak oluyordu. Hikayesi iç parçalayıcıydı tamam ama aylarca beni o camın ardından izleyip her gün eriyişime şahit olduğu halde hiçbir şey yapmadı. Şimdi hikayesini duymak bana bunları unutturamıyordu. Bu beni kinci yapar mıydı?

"Günaydın Mihri" aniden gelen sesle irkilerek arkamı döndüm. Doktor gülümseyerek bana bakıyordu ve elinde bir tepsi vardı. Yüzüme her zamanki sahte samimi gülümsememi yerleştirdim ve bu kadar derin düşünmek yok dedim kendime. Öyle bir lüksüm yoktu.

"Korkuttum mu? Kusura bakma" dedi bu seferde. Elindeki tepsiyi yatağın üzerine koydu.

"Önemli değil dalmışım öyle." Dedim ve yatağa yürüdüm. Tepsinin üzerinde kahvaltılıklar vardı. Çok bir şey değil ama beyaz peyniri görmek resmen enerjimi yerine getirmişti. Beyaz peynire bayılırdım. Mihri nefret ederdi ama ben bayılırdım.

"Bunlar da nerden çıktı?" dedim sahte bir şaşkınlıkla. Kim bilir ben burada serumla beslenirken onlar orada ne yemekler yiyorlardı. Bu düşünmek beni kinci biri yapar mıydı?

"Bence artık güzel bir kahvaltı yapmanın zamanı geldi. Eskisinden daha iyisin seni ayağa kaldıracak gerçek bir şeylere ihtiyacın var ve bende bayılacağın bir şey var." Dedi ve tepsideki kayısı reçelini ellerine alıp bana uzattı. Sorun şuydu ki: Ben kayısı reçelinden nefret ederdim. Yine de ona bir şey belli etmemek için şaşırmış ve sevinmiş gibi yaptım.

"Sana inanamıyorum kayısı reçeli mi bu?" dedim ve reçeli elinden alıp sanki bir hazineyi ellerimden tutuyormuşum gibi baktım. Kokusu anında burnuma doldu. Kayısıdan nefret ederdim.

"Evet daha önce seninle ilgili bir şeyler öğrenmek için araştırma yapmıştım yani tüm bunlardan önce bir dergide günün ne kadar kötü geçerse geçsin eve gelip kayısı reçeli yediğinde her şeyi geride bırakabildiğini söylemiştin. Ben yardımı olur diye düşündüm?" dedi. Mahcup ve birazda üzgün görünmesi kesinlikle kendisini suçladığındandı. Kesinlikle öyle hissetmesi gerekirdi ama Mihri buna izin vermezdi. Bu yüzden onu teselli etmeliydim.

Ölümcül Şeyler:Bir Psikopatın Doğuşu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin